At izi, it izine karışınca

Benzemez bildiklerimiz,

Birer birer birbirine benzediler.

Onur, iffet, soy sop gibi erdemler

Ayakaltına alınmış.

Şahıs insanı kimdir, nasıl olunur?

Hepten unutulmuş.

Hayat keyfiyetten uzak,

Kemiyeti baz alarak kurgulanmış.

Şuur altına yerleşmiş olan sıradan zanlar,

Beterin beteri

Bir yanlışı yanlıştır değil de

O yanlışı doğru bilip,

İşleme zehabına kapılan

Güdülmesi zor olan bu sürüyü,

İkna etme, edebilme yolları tıkanmış.

Çünkü ağzı olan konuşuyor.

Ve her bir ferdi

Neredeyse küçük dağları ben yarattım,

Diyebilme şımarıklığına düşmüş.

Feleğin çarkının dönmesi,

Açımızdan;

Pek bir mana ifade etmiyor.

Zira kimse ayranım ekşi,

Bu yol sakat

İnadımdan vazgeçeyim, konusunda

En ufak bir eleştiriyi,

Özümseyip kabul etmiyor.

İstikametini kaybetmiş sürüde

Ticari ahlak bozulmuş.

Babanın oğula güveni,

Göstermelik de olsa kalmamış.

Misyon ve vizyonsuz

Maddi çıkar ile menfaatten öte

Tek mefkûresi olmayan,

Bir hamlede

On yalan üfüren,

Robotluğa rahmet okutan, bir toplum türedi.

Bir saatliğine al telefonu elinden,

Sudan çıkmış balığa döner.

Dünyası kararır zavallının

Daha düne kadar yoktu bu, dersen

Olur mu yahu? Der.

Bakar yüzüne bel bel,

Ve hazırdır itirazı ahmağın,

Hangi asırda yaşıyoruz?

İtirafında bulunur zannınca

Örf, adet, geleneklerimizi yansıtan

Ne varsa eskidi diye,

Gözümüzü kırpmadan, pervasızca attık.

Çıkan her yeni melanete de

Hop deyip, atlayarak

Mal bulmuş mağribi gibi

Kar, zararını düşünmeksizin

Hane-i saadetimizde

Başköşeye oturturduk.

Neredeen nereyee?

Hani şerefli bir mazinin ahfadı idik,

Burnumuzdan tek kıl aldırmaz.

Gücümüze göre tasadduk etmede,

Yarışırdık birbirimizle.

Ya şimdi,

Bekliyoruz ki gelsin

Bizi güdecek,

O meçhul çobanı.

O taatımızın hayattaki,

Yansımasına nazar eyler.

Eğer doğrudan hileye taraf

Milim kayma varsa,

İşte bu kadar hatim indiriyorum,

Bilmem umreye kaç defa gittim,

Hikayesini anlatmanın İndillah'ta

Hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.

Ucuz etin tiriti olmaz,

Kendimizi kandırmanın da anlamı yok.

Gelsin de nasıl gelirse gelsin, yerine

Helal yoldan kazanmanın şiarını,

Tez elden yakalamak erdemliktir.

Bu sürüleşmiş topluma,

Azgın kurtların dalmasına, gerek kalmadı.

Zira sürünün her bir ferdi,

Aç bir kurt kesilmiş.

Ya yangın yerine dönen

Aileye ne denmeli?

Eşler arasındaki sevgi, saygı, dostluk gibi;

Hasletler eriyip gitmiş.

Aile, kin ve adavet kusan

Bir barınak halini çoktaan almış

Vefa denilen kavram ise

Gözden ırak bazı buruk mekanlara,

Verilen isimden ibaret kalmış.

Tepeden bakıp kendilerini

Sirk aynasından seyreden hokkabazlar,

Nedir fikriniz?

Kömürcü körüğü misali

Nefes alıp veren,

Canavar tinetli

Bu insan müsveddeleri hakkında,

Bir çözüm yolunuz ya da öneriniz var mı?

Sanmam;

Zira onu düşünecek halimiz de kalmamış.

Ve heyhat ki heyhat

Aha işte manzara!

Buyrun beyler cenaze namazına…

Vicdansızlıkta sırtlanları bile,

Geride bıraktık.

Her tarafa sıktığımız

Zehir, kir yüzünden

Karada ve denizde ölçü, denge bozuldu.

Tükendi masum, zavallı hayvanat taifesinin nesli

Belalar, birbirini takip etmeye başlayınca

Kendimizi aklayarak,

Tüm bu hadisatın

Müsebbibi biz değilmişiz misali,

Yüzümüzden akan sahtekarlık, riyayı gizleyerek

Yakınmaya, şikayet etmeye başladık.

Bu gerçeğin gerçeği, yutulmadığı gibi,

Alnımızda tüm çıplaklığıyla sırıtıyor.