Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca'nın, Koronavirüs salgınıyla ilgili Perşembe gecesi yaptığı açıklamada; 1 hafta öncesine kadar 359 olan hasta sayısının 3.629'a, yine 1 hafta önce 4 olan can kaybının 75'e yükseldiğini öğrendik.

**
Bu rakamlar virüsün ne kadar hızlı yayıldığını gözler önüne seriyor. Yapılan onca hazırlığa ve alınan önemli tedbirlere rağmen insanımız laftan anlamıyor. 'Mecbur kalmadıkça evden dışarı çıkmayın' uyarılarına rağmen çarşı-Pazar dolu. Toplumumuzun anlama güçlüğü çeken o küçük bölümü, yaşanan olağanüstü durumu bir 'Tatil' olarak algılıyor ve çoluk çocuk gezmeye, dolaşmaya, piknik yapmaya devam ediyor.

**
Önceki gün ilaç yazdırmak için aile hekimine gittim. İlgili personel tedbir kapsamında gelen hastaları sırayla merkeze alıyordu. Sırasını bekleyen aile hekimliği merkezi önünde bekliyordu. Görevli önümde bekleyen hanımefendiye şikayetini sordu. Cevap şu: 'Elimi kıymık çizdi pansumana geldim'

**
'Kıymık çizdi' dediği elinde gözle görülür bir şey de yok. Görevli kızgın, doktor kızgın, diğer hastalar kızgın… Bir şey söylemedi kimse. Ne söylene bilir ki zaten? Ortada salgın dolaşırken sağlık görevlisini ekstra meşgul etmekten utanmayan insanlara ne söylenebilir?

**
Dünyanın dört bir yanından her gün görüntüler geliyor. Hindistan'da Polis dışarda gezenleri sopalarla dövüyor. Bizim Polisimiz şefkat nazarıyla, evinden çıkmayan yaşlıların, kronik hastaların market alışverişini yapıyor. Gerekmedikçe sokağa çıkmamak için sopalarla dayak mı yemek gerekiyor!

**
İmrenerek baktığımız Avrupa'da; sağlık sistemi çökmüş, hastalar yerlere serilmiş tedavi edecek doktor bulamıyorken, elimizdeki imkanın kıymetini neden bilmiyoruz? Sağlık sistemimizin, tam teşekküllü hastanelerimizin, ilgi ve alakalarıyla bu zorlu mücadelede en ön safta görev yapan hekim ve sağlık personelimizin çabalarına neden nankörlük ediyoruz?

**
Dün sosyal medya hesaplarında 'Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesine bağlı Haliliye Ek Bina acilinde çekilen mahşer yeri video görüntüsü' gibi paylaşımlarla büyük bir provokasyona imza atıldı. Aslını bilmeden, görmeden, gerisini düşünmeden bu yalan yayıldı. Daha sonra yapılan açıklama ve çekilen görüntülerde ise bunun art niyetli bir provokasyon olduğu anlaşıldı.

**
Toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz birlik ve beraberliğe neden zarar veriyoruz? Neden sürekli bir açık bir yanlış arama ihtiyacı hissediyoruz? İnsanları paniğe sevk ederek, galeyana getirerek elimize ne geçiyor?

**
Söyleyecek pek bir şey kalmıyor başka. Bizler bu ülkeyi seven, bu ülkenin bireyi olmaktan gurur duyan vatandaşlar olarak dikkat edelim. Hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için kurumlarımızın yaptığı uyarıları dikkate alalım. Devletimizin yükünü hafifletelim. Kişisel temizliğimize her zamankinden daha fazla dikkat ederek, salgının bulaşma riski bulunan toplu alanlarda tedbirli davranalım.

**
Selam ve dua ile Kalın sağlıcakla…