Bilindiği üzere son yüzyılda çıkan iki büyük dünya savaşının temelinde hammadde kaynaklarını sömürmek ve kontrol etmek vardır.

Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya, Japonya, Amerika gibi ülkeler dünyayı sömürmek konusundaki yarışında sömürü pastasından daha çok pay alabilmek için birbirlerini boğazlamaktan geri durmamış bundan sonra da bu boğazlamanın şekli şeması değişse de yine durmayacaklardır.

Yüzyılın başlarında temel problem altın, kömür, demir filizi, kauçuk, kereste gibi hammaddeler iken daha sonra bu hammaddeler yerini daha çok petrol, doğalgaz gibi enerji kaynaklarına bırakmıştır. Artık günümüzün en temel ihtiyacı ve sanayi üretiminin temel taşı enerjidir. Enerjiniz yoksa hiçbir şey üretemezsiniz. İşte yüz yıldır devletler arasındaki bütün itiş kakış bu enerji kaynaklarının paylaşımından ve kontrolü ele geçirmekten kaynaklanıyor.

Bu kısa hatırlatmadan sonra sorumuzun cevabına gelirsek; Öncelikle Rusya ve İran ekonomilerinin temel taşını petrol ve doğalgaz oluşturuyor. Her iki ülkenin de en büyük ihracat kalemlerini petrol ve doğalgaz oluşturuyor. İhracat kalemlerinin % 70'ini petrol ve doğalgazın oluşturduğu Rusya'nın petrol ve doğalgazdan elde ettiği gelirin düşmesi Rusya ekonomisine ciddi darbe vuruyor ve ekonomisinin darboğaza girmesine sebep oluyor. Bu rakamın son iki yıldır 450 milyar Dolardan 220 Milyar Dolara gerilediğini söylersek Rusya'nın kaybının ne kadar büyük olduğunu görmek mümkün.

İran'a gelirsek Şah Rejiminin yıkılması ile birlikte yaklaşık 35 yıldır Batı ve Amerika tarafından ambargo uygulanan, üstelik Irak ile 8 yıl boyunca ekonomisi yerle bir olan İran son zamanlarda Batı ve Amerika ile anlaşmak zorunda kalmış yerle bir olan ekonomisini düzeltmek için çabalamaktadır.

Şimdi; Petrolün varil fiyatının sürekli düştüğünü ve bugünkü haberlere göre son 7 yılın en düşük seviyesi ile 41 Dolara kadar gerilediğini söylersek Rusya ve İran'ın Suriye'de ne işlerinin olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.

Rusya ve İran ekonomilerinin temel taşı olan petrol ve doğalgazın fiyatını artırmak için başta Irak olmak üzere bölgede petrolün kontrolünü ele geçirmek, Kuzey Irak'ta bulunan yüz milyarlarca doğal gazın Türkiye ve Türkiye üzerinden Batıya ulaşmasını engellemektir. Buna Rusya'nın Akdeniz'de petrol sevkiyatının güzergahlarını sağlama almak ve Kıbrıs açıklarında keşfedilen doğalgaz rezervlerini işletmek- kontrol etmek amacını da eklersek Tartus Üssüne binlerce asker, uçak, helikopter yığan, Akdeniz'deki donanmasını ha bire takviye eden Esed ile birlikte IŞİD'i bahane ederek mazlum Suriyelilerin üzerine bomba yağdırmaya devam eden Rusya ile Hizbullah ile birlikte on binlerce paralı asker ve hatta 15. 000 civarında Devrim Muhafızı ile birlikte bizzat Esed'in yanında savaşan İran'ın Suriye'de neden bulunduğunu anlamış oluruz.

Ülkeler arasında dostluk yoktur, çıkarlar vardır. Doğru ya da yanlış bu iki ülke de kendi çıkarlarını korumak amacı ile Suriye'de her şeyi göze almışlardır.

Ölen mazlumların ise bunlar için hiç mi hiç önemi yoktur. Bu ülkeler için önemli olan petrol ve bundan elde edecekleri gelirdir.