Yahudiler, Bereketli Hilal’in kadim halklarındandır. Musevilik, üç büyük semavi dinden biri olsa da Hz. Süleyman zamanında (M.Ö: 970-930) Diyarbakır Eğil’e kadar uzanan sınırları ve bugün Mescidi Aksa’nın bulunduğu yerde olduklarına inanılan tapınak ve sarayın, bugünkü İsrail’le hiçbir alakası yoktur.
Bugünkü İsrail, Musevilikle alakası olmayan Siyonizm ideolojisi, İngiliz-Yahudi ırkçılığı, küresel sermaye ve satanizmin ürünüdür. Bu nedenle gerçek Yahudiler, İsrail’in kuruluşuna, politikalarına ve varlığına karşıdırlar. Musevilerle, Müslümanların bir arada yaşamakla ilgili bir sorunu yoktur ve Museviler, İslam tarihinin hiçbir döneminde soykırıma ya da zulme uğramadıkları gibi, sığındıkları ve mutlu yaşadıkları tek yer, Fas-Osmanlı-Endonezya ve Kudüs gibi İslam toprakları olmuştur.
Museviler, Filistin’den Babilliler tarafından (M.Ö: 587) tarihinde dağıtıldıktan sonra, Persler tarafından 70 yıl sonra geri dönmelerine izin verilmiştir. Romalılar tarafından miladi ilk iki asır içinde yapılan sürgünlerden sonra dünyaya dağılan Yahudiler, yaklaşık 1700 yıl boyunca Rusya, İngiltere, Çin, Hindistan ve İslam ülkelerinde dağınık olarak yaşamışlardır.
Roma’nın 313 yılında resmen Hıristiyan olmasından sonra özellikle Roma-Pers sınır karakollarında paralel devlet kurmuşlardır. Bunların başında ise benim ilk kez medyaya verdiğim Diyarbakır-Mardin arasındaki Zerzevan kalesi gelmektedir.
637 yılında Kudüs’ü fetheden Müslümanların hâkimiyetine giren Yahudiler, Hayber’deki ihanet ve mağlubiyetlerine rağmen, cizye vermek şartıyla askerliğe alınmamış, din ve ekonomik özgürlük içinde yaşamışlardır. Bu dönem hakkında Siyonist Bernard Lewis’in iddialarının aksine Yahudiler, İslam Dünyası hariç Rusya ve Avrupa’da katliamlara uğramışlardır. Ancak Haçlı ve Moğolların Bereketli Hilali işgalinde (1099-1258) Yahudiler, Haçlılara ve Moğollara yardım etmişlerdir.
Selahaddin’i Eyyubi (1187) ve Kutuz ve Sultan Baybars (1260) tarafından bu iki işgalci gücün bölgeden çıkarılmasından sonra Yahudiler, ellerindeki hazinelerle önce Paris-Tample semtine (Tapınakçılar), ardından Avrupa’daki yüzyıl savaşında hazinesi boşalan Fransa kralının hazinelerine el koyacağı korkusundan, onları çağıran Londra (London City) kaçmışlarladır. Bu dönemde ortaya çıkan Küreselciler, esasen 15.yy’dan sonra İngilizlerle kurdukları ittifak sayesinde yani devlet olarak İngiltere’ye (London City-16.’da kurulan Batı, Orta ve Doğu Hint şirketlerinden itibaren) ancak özünde ordusu ve bayrağı dahi olan bu şirketler üzerinden paralel devlet kurdular.
Bu hazine ve İngiliz-Yahudi ittifakı, bugün başkenti Kudüs olan tek dünya hedefiyle Küresel çeteyi oluşturmuştur. Rockefeller ve Rothschild gibi büyük Yahudi ailelerin desteğiyle, 29 Ağustos 1897 Bassel Kongresi düzenlenmiş ve bu buradaki stratejiye göre 50 yıl içinde İsrail, 100 içinde ise Toros dağlarına sırtını dayamış Zağros ve Süveyş Kanalı arasında Büyük İsrail kurulacaktır. Burası Dünyanın jeostratejik merkezi olup, su, toprak ve enerji merkezidir. Bu amaca ulaşmak için Yinon ve BOP uygulanmaktadır. 11 Eylül 2001 kumpası da bu amaçla kurulmuştur.
1980’lerden itibaren uygulamaya konulan Oded Yinon Projesine göre, 1918 yılında ulus devletlere bölünen bu coğrafya, mezhep ve şehirlere bölünecektir. Türkiye, Suriye, Mısır, Pakistan, Irak ve Libya ilk hedef ülkeleridir. Örneğin, bu projeye göre Irak, İsrail için önemli bir tehdit görülmüş, 1980’de Irak’a saldıran İsrail için, Irak- İran savaşı başlatılmış ve bu savaş dokuz yıl sürmüştür. Buraya 2003 yılında MOSSAD’ın, Şam Sayednaya hapishanesinde kurulmuş ve diğer adı ISIL (DAİŞ) olan sürülmüş ve bu terör örgütü ABD’nin mancınığı olarak halen aktif olarak çalışmaktadır. Yine bu projeye göre Lübnan da beş parçaya bölünmüştür.
Suriye ise 839 yabancı askeri üssüyle şimdilik en az beş parçaya bölünmüştür. Fırat’ın doğusu, PYD üzerinden parçalanan Suriye’nin Şam-Lazkiye arasını Esed-Alevi devleti yani Akdeniz kıyısında Şii bir Alevi devleti, Halep bölgesinde Sünni bir devlet, Şam'da Türkiye'ye düşman bir PYD-PKK devleti, Havran ve Kuzey Ürdün de bir Dürzi devleti olacaktır. Tıpkı Irak’ın Şii, Sünni ve Kürt olarak üçe bölünmesi gibi Dünyanın kalbgahı olan Bereketli Hilal’in çekirdeği olan Suriye, patlatılmıştır. Çünkü Körfezdeki çöl enerji kaynakları bitmek üzere ve sırada Akdeniz enerji havzası var.
Yunanistan’daki ABD askeri üslerinin başlıca sebebi Doğu Akdeniz enerji havzası görülmektedir. Menderes ve Zorlu’nun hayatıyla aldıkları Kıbrıs’taki başarısına rağmen, Türkiye’nin Akdeniz’de enerji araması durdurulmuş durumdadır. Libya da bu nedenle üçe bölünmüştür. Sudan ise sudan bahanelerle parçalanmaktadır. Bereketli Hilal’in güneyi olan Yemen de parçalanmış durumdadır. Rusya-Ukrayna savaşının esas sebebi de Wagner üzerinden Afrika ve Suriye’deki üslerdir. Çünkü Siyonistlerin yedek lastiği olarak görülen Ukrayna üzerinden, Batı Rusya’yı kutuplara hapsetmek istemektedir.
11 Eylül 2011 yılında İkiz Kule olaylarıyla Afganistan ve Irak’ı işğal eden ABD, yine İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Haçlı koalisyon ortaklarıyla 7 Ekim Hamas saldırıları bahanesiyle Bereketli Hilal’i işğal etmeye hazır görülüyor. Oysa dirense de eğilse de İsrail zaten her gün Filistin halkının acımasızca öldürmektedir.
Türkiye’nin siyasi, askeri ve insani gücü, İran ise nüfus, petrol ve doğalgazı ile Pakistan ise nükleer gücü ile İsrail'i tehdit etme yeteneğine sahip devletlerdir. Mısır da Mursi iktidarında benzeri durumdaydı. Bu nedenle Muhammed Mursi devrildi. 15 Temmuz darbesi ve çukur savaşlarının sebebi de bu olduğu düşünülmektedir. İsrail’le uçak gemisi, PYD’ye onlarca ton silah, Suriye-Irak’taki 21 askeri üsle Türkiye’yi güneyden kuşatmaya çalışmakta, Yunanistan’a 9 askeri üs kuran ABD ve İsrail Bereketli Hilal’de bütün adımlarını bu plana göre atıyorlar.
Burada sahaya sürülen PYD ve DAİŞ başta olmak üzere bölgedeki terör örgütleri ise Küreselcilerin at sinekleridir. Aynı şekilde başta BBC, CNN, Reuters, Fransa ve İsrail aynı güçlerin sert ve yumuşak elleri olup, narsist bir psikopat hasta gibi kendini mağdur gösteren İsrail’i utanmazsa desteklemektedirler. Amaçları ise Armageddon savaşı çıkartıp, Çin’i de bölgeden paketlemeye çalışan AB, ABD, İsrail ve Hindistan’ın Baharat yolunu güvence altına almaya çalışmaktadır. Çünkü Gazze, Çin karşıtı Hint-Batı yolunun da kontrol noktasıdır ve Hamas yer altında da olsa burada aktif olduğu müddetçe bu hat kurulamaz.
Bu amaçla bugüne kadar binlerce kişiyi öldürüp, cami, okul ve hastane vurup tek kalemde 500 kişiyi öldürmekte ve 2 300 000 kişiyi bebeğine ve ölüsüne kadar terörist görmektedir. Bu, hasta ve suçlu bir ruhun psikolojisidir.
Görüldüğü kadarıyla burada medeniyetler çatışmasının ana hatları da ortaya çıkmıştır: Asya–İslam (Rusya, Çin ve Müslümanlar) ve Küreselci çete (AB-D/İsrail) medeniyetler çatışmasına doğru sürüklenmekte ve İsrail burada pimi çekilmiş bomba gibi soykırım uygulanmaktadır. Hindistan, mankurt olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Unutulmasın ki; Hitler’in babası pek belli değilse de anne tarafında Rothchild Yahudilerinden olup ve II. Dünya savaşı boyunca Yahudileri bölgeye sevk eden çoban köpeği görevi görmüş ve ölümü dahi şüphelidir.
Bereketli Hilal, 900 yıl önceki gibi Müslümanlardan alınmak istenmekte ve Moğollar yerine Hintliler ikame edilmek istenmektedir. Çünkü Küresel çetenin amacı İsrail’den çok başkenti Kudüs olan ve şirketlerin kontrolündeki tek bir dünya devletidir. Bu nedenle bu savaş İsrail’in savaşı de değildir. Pearl Harbour (7 Aralık 1941) veya 11 Eylül’den kim kazanç elde ettiyse onun savaşı olarak görülmektedir. Çünkü Suriye ve Irak’ı dolduracak İsrail nüfusu olmadığı gibi, 100 yılda sınırsız güce rağmen Hamas ve Hizbullah gibi örgütlerden korkan İsrailli yerleşimcileri serbest bıraksanız, İsrail bugün boşalır.
Bu yazıyı yazdığım sırada Filistin’deki tek güvenli yer olarak halkın sığındığı hastaneyi vuran ve tek kalemde an az 500 kişiyi ve 12 günde binlerce kişiyi öldüren İsrail, aynı günde kimyasal ve nükleer silah da kullanabilir. Buna karşı insanlığın ve özellikle Müslümanların, Türkiye, İran, Mısır ve Pakistan hattında derhal birleşmesi gerekir. Bugün km kareye hırsız İsrail’de 400 kişi düşerken, dünyanın en kalabalık açık hava hapishanesi olan Gazze’de 6000 kişi düşmektedir.
Cidde‘de İslam ülkeleri dışişleri bakanları toplansa da henüz devlet başkanları toplanamadılar. Oysa İslam Ülkeleri aşağıdaki kararları acilen alabilmelidir: Ülkelerindeki Batılı askeri üsleri kontrol altına almak, Batılı ülkelerin mallarına ambargo koymak ve İsrailli destekleyen ülkelere petrol ve gaz ihracatını kesmek, gerekirse kuyuları ateşe vermek, stratejik yolları Batıya kapatmak, İslam adalet divanı ve ortak bir İslam ordusu kurmak… vs.
Yapay zekâ ve teknolojiyi kontrol eden Küreselci Çete, savaşların dışında kovid kumpası ve deprem gibi yapay doğal fay hatlarını da tetikleyerek dünyayı felakete sürüklüyor. Milyarca dolar harcayarak uzayda bir dünya arayanlar, güzelim dünyamızı bir yumurta için yakıyorlar. Tanrı’nın toprağını ve malzemesini kullanıp onunla yıldızlara sapanla taş atan zavallılara karşı diyoruz ki; Dünya insanlığı ama özellikle Müslümanlar küresel çete ve onun terör örgütü olan İsrail’e karşı birleşiniz.
Küresel Çete, BOP ve Ukrayna-Rusya savaşı başta olmak üzere III. Dünya Savaşı için, Tanrı’yı kıyamete zorluyorlar. Beyin ölümü ve varlık sebebi ortadan 33 yıl önce kalkan NATO’yu neden genişletsinler? Uyuşturucu ve LGBT sapkınlığını neden destekliyorlar? Kadın ve erkekten oluşan insanı fıtratını neden bozuyorlar ki, kadını erkek, erkeği kadın yapıyorlar?...vs. Kısaca bu sapıklar, şeytanın yolundan giderek Kur’an-ı Kerim’i okuyup tersini yapıyorlar. Çünkü bunlar şeytan liderliğinde Batı(l) Çetesidir. Bu bir Hak ve Batı(l) savaşıdır. Ve Batı(l) batmaya mahkûmdur. Azimle ve sabırla direnelim. Çünkü direnmesek de biz onların sapkın dinine girmediğimiz için bizi zaten kabul etmezler ve öldürmeye devam edecekler.