' Günah Ķeçisi' ifadesini açıklamaya gerek, yok. Herkes bilir, adeta. Yine de hatırlatalım, özetle...

Yaptığı suçları, işlediği günahları başka bir canlıyı hunharca öldürerek, kendi vicdanını rahatlatma, bir inançta halen yer alır.

Yoksul iseniz keçi yerine bir tavuk da vazifenizi tamamlamak için yeterlidir, günümüzde.

Para vererek kendi günahını başkasına en ince ayrıntıları ile anlatmaya da ' Günah Çıkarma' denir, farklı diğer bir inançta.

***

İstanbul, önemine binaen yüz yıldır günah keçisi mi seçildi?

Her yapılan hatadan sonra şehirden özür dilemek, günah çıkartmayı mı, çağrıştırır oldu?

Bir devlet nüfusuna ulaşan, nüfusu aşan şehirde olumsuzluklar sınırı belli şehirde niçin mutsuz?

Bu şehrin coğrafyası, bunca nüfusu kaldırır mı?

Buna rağmen fabrikalar, sanayi yatırımları neden gözde?

Bu şehir, başka bir anlayışla yönetilseydi ne olurdu?

Neden şehir günah keçisi konumunda?

***

Şehrin meseleleri, niçin çözümsüz?

Bunun için milyonlarca lira harcayıp AR- GE çalışması yapmaya gerek var mı?

Hazırlanan raporlar, çözüm reçetesi sunar mı?

***

İstanbul'a Anadolu'nun nüfus olarak yığılmasının sebepleri ele alınmıyor.

Niçin bunca nüfus yığılması söz konusu?

Milyonlarca insanın bir şehre istif edilmesi ne anlam taşır?

Bir şehrin her tarafı binalarla dolmuş, her yerde gecekondular kasımpatiler gibi çoğalmışsa, insanlar caddelerde ve sokaklarda yığınlaşmışsa, araba park edecek yer, yeşil alan yapılacak mekan kalmamışsa ne demeli?

Önceki ve şimdiki belediyeyi eleştirmek değil, maksadımız.

Kar yağdığı için trafik ve ulaşım felç.

Sorgulanması gereken bunca sanayi ve fabrika yatırımının neden bu şehre yapıldığıdır?

Deniz yolu ile ulaşım kolaylığı öne sürülebilir.

Denize kıyısı, limanı çok şehir vardır, Marmara'da, Ege'de, Batı Karadeniz'de.

İstanbul'da üretilip Doğu'nun ücra şehirlerine gönderilen tekstil, gıda ve diğer ihtiyaç maddeleri için fabrikalar açılıp, istihdam bölgede sağlanamaz mı?

İş bulma ümidiyle şehre sığınan, kira ve ulaşım ile aldığı maaşı tırtıklanan çalışanın biriktirip memleketinde para bekleyen ailesine göndereceği ne olabilir ki, asgarî ücret üzerinden?

Susuzluk çeken şehir, denizi kirlenen şehir, solunum hastalıklarının eksik olmadığı şehirdir, İstanbul.

Tarihî dokusunun yer yer ortadan kalktığı, mevcut yapılanmalarla kimliğini kaybeden şehirdir, İstanbul.

Deprem korkusuyla yirmi milyona yakın söylenen nüfus ve bu nüfusla akrabalık bağlarının en az o kadar olduğu, ülke nüfusunun yarısından çoğunu alakadar eden bir şehirdir, İstanbul.

***

Ne yapmalı?

Yapılacak olan, bu nüfusun çoğunun diğer bölgelerde istihdamını sağlayacak fabrikaların bir kısmını nakletmek mi devretmek mi olmalı?

Sivas'ın mevcut şehir nüfusundan fazlası Istanbul'da. İlçesi Su şehri aynı konumda.

Aksaray il olmanın yanında İstanbul'da ikinci şehir.

Diğer iller hakkında eminiz ki sizin de bilginiz, bizden fazladır.

Konya'da mevcut işletmeler, ürettikleri ürünleri, ülke çapına deniz yoluyla mı ulaştırır?

***

Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok, aslında.

İstanbul, bir dünya şehri mi?

İstanbul, bir medeniyet merkezi mi?

İstanbul, bir gecekondu istilasında mı?

İstanbul, halen taşı ve toprağı altın şehir mi?

İstanbul, tarih ve kültür şehri olma vasfını sürdüren şehir midir?

Sorular çok ve çoğu cevapsız.

İstanbul, günah keçisi mi seçildi?

***

Yetkililer toplu konut yapmalı da istihdamı sağlayacak üretim alanındaki yatırımcıları Doğu'ya, Güney'e, İç Anadolu'ya yöneltmeli.

Mardin'de alınan makarna, Diyarbakır'da tüketilen yağ, Artvin'de giyilen gömlek, Kars 'ta kardan kaymamak için satın alınan ayakkabı, Bingöl'de kullanılan deterjan İstanbul markalı.

***

Desek mi?

Şimdi İstanbul'da olmak vardı...

Yollarda günün ömürden dört saati geçecekti.

Maaşın yarısı kiraya gidecekti.

***

Martılar bile denize atılan simite hasret iken, vatandaş için ne diyelim?

Her kimse doğduğu şehirde doymalı.

Bu tabiî bir haktır, aslında.

Bilmeyen nazarında ehemmiyetsiz bir ifade.

Şehre değer katan her düşünce sahibine selam olsun!..