Vakt-i zamanında ' Ibibikler öter ötmez ordayım.' Şarkısını dinlerdik, sanat müziği formunda.

Bir hasret vardı, bir kavuşma özlemi.

Horozların öttüğü zaman denilmiyordu, yanlış anlaşılmasın.

Horoz ibibiğe karşı kaba ve saba durur.

Ibibik, narin bir kuştur.

Rengarenk vücut libasında tüylerinin estetiği, insanı ruhen dinlendirir.

Bakın, Tavus gibi evcil değildir, İbibik.

Tavus, ayaklarının ve sesinin çirkinliğini, renk cümbüşü olan yelpazesiyle kapatır.

Tavus kuşunu canlı görmeyene İbibik'i anlatma, eziyete dönüşür.

Çok nadir kalan ibibik neslinin korunmaya alınması gerekir ki gelişini insan, öttüğü vakte ayarlasın.

Kalkıp bülbülü, kanaryayı anlatacak kadar bilgi sahibi değiliz.

Serçelerin ve kumruların şehir hayatımızdan çekilmesi, acı ihtardır, bizim için.

Hüthüt'ü bilen var mı?

Efsanevi Anka Kuşu?

İspinozlar?

'Hachacık' diyebildigimiz kırlangıçların eski yaşantımızdaki yerini bilen, hatırlayan var mı?

Kırlangıç küçük hacı olur da Leylek, doğrudan iri gövdesiyle hacı olur: Hacı Leylek!...

Mağara girişinde yuva yapan güvercin, gökten nimet gönderilen bıldırcın...

Daha da yazılabilir de ibibik, bizim için önemli.

Unutmayın aptal bildiğimiz karga, kuşların en akıllısı.

Kartal, ömrünün yarısında gagasını ve pençelerini düşürmezse, yerinden oynatıp atmazsa ölür, gider.

Turnaların soyunu tüketenler, neslini kurutanlar halen haberlerine turnayı postacı bilir.

Ya posta güvercinleri.

Şehirlerde, konaklarda, köşklerde, camilerde, hanlarda, köprülerde kuşların sığınacağı evler yapılırdı: Kuş Evleri.

Etrafınızda böylesi yapılar kaldı mı?

Avcının saçmalarına, güllesine hedef olan narin bedenleriyle hangi güvercin ya da keklik hayatta kalır?

Siz yine de kuşlar, insan, merhamet ve medeniyet arasındaki ilişkiyi sorgulayın.

Şehir Araştırmaları Merkezi anlayışımızda her canlı muhteremdir, değerlidir, kıymet taşır.

Hz. Süleyman'a edilen itirazda, avcının üzerindeki giysiye dikkat vardır.

Kuşun kanadı darbe almıştır da kendisini aldatan avcının üzerindeki dervişlik hırkasıdır.

Biz, birçok diyar gezdik, dolaştık, gezdik.

Kuş seslerini ninni bildik.

Ömer ne derdi: Dağlara, taşlara buğday serpin!..

Ne içindi, bu emir?

Tabiatta hayvanlar aç kalmasın, kuşlar telef olmasın.

Günümüzde insanlık telef olurken merhamet damarından tutup çekiştiren anofel cinsi olan kimi kan emici tayfa mevcut.

İster, Ebabilleri Yaşatma ve Koruma Derneği olsun, İster Kanarya Muhipleri Cemiyeti'ne benzer oluşumlar olsun, değişmez kararımız var.

Çekin, kirli ellerinizi kuşların üzerinden!..

'Medeniyet' ve 'Şehir' derken kuşları kendi elimizle yetiştirme tecrübemiz var.

Ebabil tanımaza kalkıp Fil Sûresi'ni okusan ne anlar, ne bilir?

Onun talan edilen yalan hayatında kuşlar, daima kafeste yaşamıştır, uçmayı unutmuş kuşun acısını hatırlatmak, kafesin kapağını açmak bizim için aslî görevdir.

Her kuş, kanatlarıyla gökyüzünde süzülmeli, uçmalıdır.

İBİBİK KUŞUNUN KUYRUK TÜYLERINDE RENK CÜMBÜŞÜ

Vakt-i zamanında ' Ibibikler öter ötmez ordayım.' Şarkısını dinlerdik, sanat müziği formunda.

Bir hasret vardı, bir kavuşma özlemi.

Horozların öttüğü zaman denilmiyordu, yanlış anlaşılmasın.

Horoz ibibiğe karşı kaba ve saba durur.

Ibibik, narin bir kuştur.

Rengarenk vücut libasında tüylerinin estetiği, insanı ruhen dinlendirir.

Bakın, Tavus gibi evcil değildir, İbibik.

Tavus, ayaklarının ve sesinin çirkinliğini, renk cümbüşü olan yelpazesiyle kapatır.

Tavus kuşunu canlı görmeyene İbibik'i anlatma, eziyete dönüşür.

Çok nadir kalan ibibik neslinin korunmaya alınması gerekir ki gelişini insan, öttüğü vakte ayarlasın.

Kalkıp bülbülü, kanaryayı anlatacak kadar bilgi sahibi değiliz.

Serçelerin ve kumruların şehir hayatımızdan çekilmesi, acı ihtardır, bizim için.

Hüthüt'ü bilen var mı?

Efsanevi Anka Kuşu?

İspinozlar?

'Hachacık' diyebildigimiz kırlangıçların eski yaşantımızdaki yerini bilen, hatırlayan var mı?

Kırlangıç küçük hacı olur da Leylek, doğrudan iri gövdesiyle hacı olur: Hacı Leylek!...

Mağara girişinde yuva yapan güvercin, gökten nimet gönderilen bıldırcın...

Daha da yazılabilir de ibibik, bizim için önemli.

Unutmayın aptal bildiğimiz karga, kuşların en akıllısı.

Kartal, ömrünün yarısında gagasını ve pençelerini düşürmezse, yerinden oynatıp atmazsa ölür, gider.

Turnaların soyunu tüketenler, neslini kurutanlar halen haberlerine turnayı postacı bilir.

Ya posta güvercinleri.

Şehirlerde, konaklarda, köşklerde, camilerde, hanlarda, köprülerde kuşların sığınacağı evler yapılırdı: Kuş Evleri.

Etrafınızda böylesi yapılar kaldı mı?

Avcının saçmalarına, güllesine hedef olan narin bedenleriyle hangi güvercin ya da keklik hayatta kalır?

Siz yine de kuşlar, insan, merhamet ve medeniyet arasındaki ilişkiyi sorgulayın.

Şehir Araştırmaları Merkezi anlayışımızda her canlı muhteremdir, değerlidir, kıymet taşır.

Hz. Süleyman'a edilen itirazda, avcının üzerindeki giysiye dikkat vardır.

Kuşun kanadı darbe almıştır da kendisini aldatan avcının üzerindeki dervişlik hırkasıdır.

Biz, birçok diyar gezdik, dolaştık, gezdik.

Kuş seslerini ninni bildik.

Ömer ne derdi: Dağlara, taşlara buğday serpin!..

Ne içindi, bu emir?

Tabiatta hayvanlar aç kalmasın, kuşlar telef olmasın.

Günümüzde insanlık telef olurken merhamet damarından tutup çekiştiren anofel cinsi olan kimi kan emici tayfa mevcut.

İster, Ebabilleri Yaşatma ve Koruma Derneği olsun, İster Kanarya Muhipleri Cemiyeti'ne benzer oluşumlar olsun, değişmez kararımız var.

Çekin, kirli ellerinizi kuşların üzerinden!..

'Medeniyet' ve 'Şehir' derken kuşları kendi elimizle yetiştirme tecrübemiz var.

Ebabil tanımaza kalkıp Fil Sûresi'ni okusan ne anlar, ne bilir?

Onun talan edilen yalan hayatında kuşlar, daima kafeste yaşamıştır, uçmayı unutmuş kuşun acısını hatırlatmak, kafesin kapağını açmak bizim için aslî görevdir.

Her kuş, kanatlarıyla gökyüzünde süzülmeli, uçmalıdır.