Salı günü Üniversitemizin Osman Bey kampusünde idim. Yeni rektörümüz Prof.Dr.İ.Halil Mutlu'nun düzenlemiş olduğu ve köşe yazarları ile haberci arkadaşların iştirak ettiği basın toplantısını izledim. Rektörümüzün sunumunu takip edip, soru-cevap faslına katıldık. Prof.Dr.Mutlu'yla üniversitemiz üzerine biraz da sohbet ettik.

Sohbet sonrasında M.Talat Akay'la birlikte Naci İpek ve Mehmet Göncü ağabeylerimizle kampüse bu yıl taşınan bir fakültemize gidip, dekan yardımcısı arkadaşımızı da ziyaret ettik. Harran Üniversitesi ve Urfa üzerine bir saat da orada sohbet ettik. Çıkışta hazır gelmişken kısa bir kampus gezisi yapalım dedik ve Osmanbey'i turladık.

Günün manşetini atmam gerekseydi 'Harran Üniversitesi inşaatı devam ediyor' başlığı; Salı günkü toplantı ve izlenimlerimin özeti olurdu. Evet, Ziraat Fakültesi ve MYO ile ilk defa 1977 yılında 'üniversite şehri' olan Şanlıurfa'da; o tarihten bu yana 30 yıl, Harran Üniversitesinin 1994 yılında resmen kurulmasından bu yana da aradan neredeyse 14 yıl geçmesine rağmen hala bina inşaatlarıyla uğraşıyor.. Üniversitemize bugüne kadar reva görülen 'büyük' kaynaklarla Osmanbey kampusü 10 yıl sonra tamamlanırsa çok büyük bir başarı sağlamış oluruz.

Binası olmayan bir üniversiteden kimin, ne isteme hakkı olabilir? Oysa 10 yıldır ben neler istemedim ki..

GAP'ın merkezindeki bu üniversiteden tohum, ilaç, bitki sağlığı, türler geliştirilmesi, biyolojik alanda somut yeni bilimsel ve teknik üretimler, sulama alanında tarla ve sanayiyle bütünleşen teknik ve bilimsel üretimler,

Sosyal alanda bölgenin zenginliğini üniversite kanalıyla tüm Türkiye'ye yaymış; Türkiye'nin birikimini topluma aktarabilmiş projelere imza atan bir üniversitemiz olsun istedim. Kendi ismi gibi kadim Urfa'da; uluslar arası bir dil, tarih, uygarlık ve bilim merkezi olmuş bir üniversite.. Kurulmasına öncelik yaptığı teknoparklarla Türkiye'nin güneş enerjisi, seracılık, tarla ve bahçe bitkileri, tarımsal sanayi gibi alanlarda merkezi olabilecek bir Üniversite..

Tıp Fakültesiyle yalnız Urfa'nın değil (Adana-Ankara-İstanbul'a taşınan hastalarıyla) tüm Güneydoğu'nun sağlık problemine çare alacak bir üniversite.. Ama ekmeden biçilmiyor..

Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Demirel'le birlikte önceki ve sonrakilerin de GAP ve Harran Üniversitesiyle ilgili onca okkalı laflarından bugüne kiminin daha temeli atılmamış, kiminin iskeleti yarım kalmış bir düzine inşaat halinde bir üniversitemiz var..

1992 yılında kendisiyle birlikte kurulan 14 üniversiteden yalnızca Harran Üniversitesi bu durumda.. Osmanbey'de bu yıl bitirilen bir fakülte binasına şu an 3 fakülte ve bir kütüphane sıkıştırılmış.. kampüste kongre merkezi yok.. GAP/BKİ'nin sözünü verip de 15 yıldır yapmadığı rektörlük binası bu yıl Üniversite imkanlarıyla kısmen açılmış.. Şehir merkezindeki Tıp Fakültesi minik binası bakımda olduğu için acil servise bile hasta alamıyor.. Buradaki hastalar Yenişehir'deki polikliniklere her gün otobüslerle taşınmak zorunda.. Osmanbey'deki 600 yataklı hastane binasının bitirilip, iç donanımına geçilmesi için acilen 2,5 trilyon'a ihtiyaç var.. Yeni açılan bölümler için mekan bekleniyor..

Hem de 15 yıldır.. 10 Yıl önce 10 bin olan üniversitedeki öğrenci sayımız bugün de aynı sayıda.. Isparta'da bugün 45 bin üniversite öğrencisi bulunuyor.. Kars-Kafkas Üniversitesi bile Urfa'nın iki katından fazla.. Yani mekan problemi Üniversitenin en önemli sorunu..

Her şeye rağmen Osmanbey kampusündeki açılan fakültelerimiz ve yapımı devam eden çalışmalar insanımıza gurur veriyor. Herkesin, özellikle de Urfanın sorumluluğunu üzerlerine almış olan siyasi ve bürokratların her fırsatta buraya uğramaları lazım. Yoksa kendilerinden öncekiler gibi tarihe 'haramzade' olarak geçeceklerdir.

Selefi Büyükburç gibi Mutlu hoca da 16 km'lik duble yolu acilen bekliyor.. Hoca ve binlerce öğrencimiz hergün tek şeritli bozuk yolda tır-tanker ve kamyonların arasında üniversiteye gelip gidiyorlar..

Güneydoğu için yeni bir yatırım açılımı işareti veren hükümete de bir –iki sözüm var: Konuşulanlardan öne çıkan üç alan (Turizm-Organik tarım ve alternatif enerji) makro düzeyde üzerinde durulması gereken önemli ama bölgemiz için çok marjinal konular. GAP'ı bu üç alana indirgemek, Türkiye ile alay etmek demektir. GAP'ta bugün beklenen en önemli konular sulama projeleri..

Tarıma dayalı sanayinin önündeki engellerin kaldırılması. Şanlıurfa'daki organize hayvancılık projesi ve Organize seracılık projeleri bir çırpıda onbinlerce insana istihdam ve ekonomik kazanç yolu açacak işler. Önce 15 yıldır temelde bekleyen fakülte binalarımızı bitirin..

İhale bitim tarihi geçen duble yollarımızı bitirin. Çevre yolumuzu, otobanımızı bitirin.. Sulama projelerini bitirin.. Tarıma dayalı sanayinin önünü açın.. Pamuklarımız çuvallar içinde batıya gidiyor.. İplik fabrikalarımızın, dokumanın önünü açın.. Şehirlere yığılan binlerce köylü ve işçinin istihdamını mümkün kılacak bir sanayi – teşvik uygulaması geliştirilsin..

Şehirdeki ve OSB'deki elektrik kesintilerine çözüm getirin.. 10 Yıldır kurulamayan 2. OSB'mizi açın.. Kapatılan, dağıtılan fabrikalarımızı çalıştırın.. Batıya giden sanayicimizin buradaki problemlerine ilgi gösterecek, onları dinleyecek, dertlerine ortak olacak idareciler bekliyoruz..

Devletimiz devlet olsun, hükümetimiz halkın olsun istiyoruz.

İlk yayın: 2007