Yıkılan eski belediye binasının güneybatısında, Damat Süleyman Paşa Camiinin güneydoğusunda, Karakoyun iş merkezinin kuzeyinde, Millet Hanı'nın doğusunda. Yani şehrin en merkezi yerlerinden birinde. Fakat üç tarafı dükkanlarla çevrili, bir tarafı kapalı olduğu için görmüyoruz.
1900 yılında Kürkçüzade Ahmet Bican/Becan Efendi tarafından iki katlı olarak yaptırılmış. Üst katı Ahmet Bican Efendi'nin misafirhanesi olup, şehre gelen yabancılar burada ücretsiz olarak konaklarmış. Bu misafirhane bir yangın sonucu yıkılmış. 1960'lı yıllarda Ahmet Naci Türkmen tarafından yazlık Türkmen Sineması olarak işletilmiş. Sonra yeni bir yangınla o da yok olmuş.
Güneyden bu kata çıkan kapısı ayakta duruyor. Taş işçiliğinin çok güzel bir örneği. Üzerindeki kitabesi de duruyor: Sağdakinde 'Misafirhane-i Umumi, Sene 1318'; soldakinde ise 'Dedim Gevher gibi tarihine remz-i letafetle/Bu mihmanhaneye cümle gelen çıksın saadetle' beyti yazıyor.
Düzgün kesme taslardan inşa edilmiş olan hanın zemin katına doğudaki tonozlu kapıdan giriliyor. Kare şeklindeki avlunun etrafı çapraz tonozlu odalarla çevrelenmiş. Sonraları el değiştiren han, sahibine göre 'Yemen Askeri Mustafa Ağa Hanı' ve 'Ahmet Naci'nin Garajı' ya da 'Türkmen Garajı' adlarını almış. Bu arada yapılan müdahaleler ve ilavelerle orijinal biçimi bozulmuş. Kuzey ve güneyindeki odaların iç taraflarına duvar çekilmiş, dış duvarları da yıkılarak dükkana çevrilmiş.
Atatürk Mahallesi yürüyüşüm sırasında gördüm. Giriş kapısı kapalı. Güneydeki kapıdan dama çıkıp han kısmını fotoğrafladım. Çok güzel. Ancak durumu hiç iyi değil. Taşlar yer yer kararmış, kurumuş çalı çırpı, çer çöp her yeri kaplamış. Etrafta kediler, köpekler dolaşıyor.
Kısaca han, gözlerimizin önünde yok oluyor.
Bir eski fotoğraflarına baktım, bir şimdiki halini düşündüm.
Bizde çok diye kıymetini bilmiyoruz.
Çok yazık ediyoruz