Ekmekçilik tarihi 8 bin yıl öncesinden; insanların hububatı taşlar arasında kırıp ufaladığı, sonra da bunlara su katıp elde ettiği hamuru yassı bir kaya üzerine yayarak ateşte pişirdiği günlere kadar uzanır.

İlkel insan topladığı hububatı ufalardı, aksi takdirde ne çiğneyebilir ne de yumuşatmaksızın sindirebilirdi. Ekmekçiliği ve fırıncılığı ilk geliştiren insanların, bir dizi deneme yanılma sürecinden geçtiği kesindir. Beli bir süreden sonra ekmek kıvama geldi. Ekmek sofranın vazgeçilmez, zaruri bir ihtiyaç halini aldı.

Ekmeğin en çok tüketildiği ülkeler Ortadoğu ülkeleridir. Savaşların yaşandığı Ortadoğu ülkelerinin en çok ihtiyaç duydukları temel bir gıdadır, ekmek.

Savaşın ağır şartlarından dolayı, sınır komşumuz Suriye'den Türkiye'ye sığınan iki milyon muhacir, misafirimiz vardır. Bu muhacirlerin büyük bir kısmını Urfa'da ağırlıyoruz. Suriyeliler bizim misafirlerimizdir. Bu misafirlerimize; Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu, Urfa Büyük Şehir Belediyesi, İstanbul AK Parti il teşkilatlarının, sağladığı destekle Suriyeli muhacirlere günlük, yüzlerce aileye damak tatlarına uygun Suriye ekmeği yapılıyor ve Urfa' da iki noktadan İhtiyaç sahibi ailelere dağıtılıyor.

Ekmek nimetlerden bir nimettir. Nimet şükür ister, şükür edilmezse nankörlük edilir, en büyük şükür ekmeği paylaşmaktır. Aklından geçir! Gel bak; kimler ekmek kuyruğunda ekmek bekliyor? Her birisinin dramatik bir hayat hikayesi vardır.

Bu misafirlerimizden birisi ile hasbi hal ettik, sohbetimizde bazı sorunlardan bahsetti.'İngilizce öğretmenliği yapıyorum ve diğer vaktimi özel olarak kurslarda İngilizce dersi veriyordum. Evim, arabam vardı, hayatım çok iyiydi.

Biz daha önce fakirlere, ihtiyaç sahiplerine yardım edip ekmek dağıtıyorduk. Şimdi biz ekmeğe muhtaç olduk. Ekmek için sıra bekliyorum. Yaşadığımız bu sıkıntıyı Allah kimseye yaşatmasın. Allah bu yardımı ulaştıran ve sağlayanlardan razı olsun. Sizin için basit görünebilir ama bizim için bu yardım çok önemlidir.

Evde yiyecek bulmadığımızda, yiyecek ekmeğimiz olmuş olur. Biz, Suriye'de iken, ekmek bulamıyorduk, kuru, bayat ekmeği bulduğumuzda su ile yumuşatıp yerdik. Bazı yerlerde kuru ekmek bile bulunmuyordu. Kuşatma altında kalan birçok kasaba ve köy sakinleri, şimdi açlıktan ve soğuktan ölüyorlar'.

Sokak dedikodusu…' Suriyeliler ekmeğin kıymetini bilmiyorlar, çöpe atıyorlar'. Bu zorlu hayatı yaşayan bir insan ekmeğin kıymetini bilmez mi? Bir ekmek almak için, ekmek kuyruğuna girip, sıra bekleyen insan nasıl ekmeğin kıymetini bilmez? Ortadoğu halklarının kültüründe ekmeğin önemli bir yeri vardır. Kim bir ekmeği yerde bulursa öpüp başına koyar ve yüksek bir yere indirir ki, kuşlar yesin. Bu basit örnekle bölgemizde kişilerin nasıl ekmeğe önem verdiklerini anlıyoruz.

Bu minvalde örnek teşkil eden 'Ekmek nimettir, yeri çöp değildir' sloganı ile yola çıkan Haliliye Belediyesi, 32 mahallede yer alan 400'e yakın bayat ekmek kutusu aracılığı ile bayat ekmekleri toplayan Haliliye Belediyesi, günde ortalama 1 ton ile 1,5 ton aralığında ekmeğin çöpe atılarak israf edilmesinin önüne geçmiş oldu.

Ülkemizde her gün ortalama 5 milyon ekmek çöpe atılıyor. Bu israfın günlük maliyeti 3,5 milyon, yıllık maliyeti ise 1 milyar 277 milyon TL'yi buluyor

Bayat ekmek kutularının kullanımının yaygınlaşması, israfla mücadele açısından çok önemli… Böylece bugüne kadar çöpe atılan ekmekler temiz ve kurtarılabilir şekilde kurtarılarak, ihtiyaca göre belediyelerce değerlendirilebiliyor.

Haliliye Belediyesi kampanyasının devamlılığını sağlamak adına sadece bayat ekmek kutuları ile değil, farkındalık çalışmaları gibi farklı kampanya ayakları ile de ekmeklerin çöpe atılmasını engellemeye çalışıyor. Bu da toplumsal olarak ekmeğe verilen değerin bir göstergesidir.