Meydana gelen olaylar sonrası yıkılan, özelliğini koruyamayan sur mimarîsi ve ortaya çıkan manzara ortada.

Kentsel Dönüşüm'de yazıyla bazı hususlarda görüşümüzü dile getirdik. Yerel birçok gazetede bu makale yer aldı, birçok milletvekiline yazı ulaştırıldı, ilgili odalara gönderildi, sitelerde yer aldı. Bir müddet yasaklanan bazalt soygunu yeniden başladı.

Şimdi dediğimiz yerine getirilseydi- isim bizim için önemli değil- onlarca yapı mimarî özelliklere göre restore edilir, kalenin bir çok burcu ve sur eklentileri için malzeme arayışına girilmez, çalışmalar uzamazdı.

En azından on yıl öncesinden bu güne bakışta akla gelen bu tespit, belirttiğimiz diğer hususlardan sadece biri.

BAZALT SOYGUNU SON BULSUN
Yıkımlar sonrası bu taşların değerlendirilmesi söz konusu olmaz mıydı? Demek ki olmamıştır veya düşünülememiştir. Peki biz, bu konuyu ele aldıktan sonra bu alandaki eksiklikler giderilecek mi? Bu da tahminden oldukça uzaktır. Çünkü oldukça işçilik gerektiren ve bir kısmı Diyarbakır Klaesi'ne ait olan burçlardan ve surlardan sökülen taşların akibeti meçhul!... Elbette her bazaltın yeni yapılarda kullanılması söz konusu değil.

İsteriz ki Diyarbakır Kalesi'nin onarımı için yıktırılan yapılardan arta kalan taşların korunmaya alınması ve ileride yapılacak onarımlar için gerekli hazırlıklarda bulunması oldukça önemli bir husustur.

Yıkıma başlanmamış yapıların taşların korunması ve bir alanda toplanması gerekmektedir. Bu yapılmadığı taktirde ileride temini mecburi olan bazalt yapı malzemesi için oldukça masraf edilmesi söz konusudur.

Diyarbakır Kalesi onarımlarında görülen mekanik bazalt, görünümü ciddî manada rahatsız etmektedir. Bir yanda elle yontulmuş bazalt öbür yanda el emeğinden yoksun, makinalarla yontulmuş bazalt. Buna birilerinin dur demesi lazımdır.

Edindiğimiz duyumlar doğru ise, bu taşların kimilerince toplu biçimde alınarak, ileride değerlendirilmesi söz konusu. Kimi yapacağı turistik tesisleri için kimisi de kendi adlarına yapacakları malikhaneler için bazalt taşlarını hiçbir yerden ve kurumdan izin almadan istedikleri biçimde alıp götürmektedir.

Bu husuta herhangi bir tedbirin alınıp alınmadığını açıkça bilmiyoruz. Tedbir alınmış ise Ali Paşa Mahallesi'nde bunca bazalta ne oldu? Tedbir alındığını hiç sanmıyoruz.

Bu konuda hiçbir yetkili ile görüşmemiz olmadı. İsteriz ki bu bazaltın değerlendirilmesi ve ileride Diyarbakır Kalesi onarımında kullanılması. Bu olur mu olmaz mı bilmekten uzağız. İstediğimiz bu teklifimizin acilen göz önüne bulundurularak değerlendirilmesi. Yarın, öbür gün kimi rantçıların bu bedavaya getirdikleri bazaltı, müthiş fiyatlarla satmasıdır. Bizim, kimsenin zenginliğine diyeceğimiz yok, aslında. Amacımız bu şehre ait olan, bizim olan bazaltın heba olmamasıdır.

Diyarbakır Kalesi'nin onarımında kulanılabilecek bazaltın getireceği kolaylık, hem devlete hem onarımı üstlenecek firmalara gereken kolaylığı sağlaması önemlidir. "Yok" deniliyor ve kale onarımında tornadan çıkan taşların kullanılması isteniyorsa, ortaya çıkacak görüntülerin orijinallikten uzak olduğunu, şimdiden belirtelim.

Kimi binaların dışının kaplanmasında mahsuru olmayan yapma bazalt, Diyarbakır Kalesi'nde şık görünüme sahip olmayacak ve kim olursa olsun, bu şekilde onarıma imza atarsa atsın, biz bu şehrin yerlisi olarak yapılanın sadece göz boyama olduğunu belirteceğiz, yazılarımızda, sohbetlerimizde, açıklamalarımızda.

Bu şehirde birçok alışveriş merkezi yapıldı, bir çok toplu konuta imza atıldı, bir çok site inşa edildi. Hiçbirinde şehrin mimarisine sadakate rastlanmadı.Kimi sitelerde site girişlerinde bazalt kullanıldı, ortaya çıkan görünüm de arzulanandan oldukça uzaktır. Dicle Üniversitesi'nin girişine betondan yapılan giriş kapısı, bazalt ile kaplanmışsa da şehrin kalesini çağrıştıracak derecede önemli görünmüyor.

Sözü fazlaca uzatmanın manası yok, açıkçası. İl Valiliğimiz, Büyükşehir Belediyemiz, Dicle Üniversitemiz, gönlü bu şehir için çarpan yazarlarımız, sevgili basın emekçileri, televizyon ve radyo kanalları ve Sivil Toplum Kuruluşları- örgütleri bu teklifimize arka çıkmalıdır.

Biz, bu teklifimizi sunarken TOKİ'ye de sesleniyoruz: Bazalt Soygunu Son Bulsun!..