Abdurrahim Karakoç daha çok bir dava ve kavga şairi.
Bu türden şiirleri dillere pelesenk olmuş.
Hepsi halk ve hece şiirinin usta örnekleri.
Ancak benim için bir tek 'Mihriban' yeter.
Mihriban'ın şiiri mi, bestesi mi daha güzel diye tartışanlar olmuş.
Ben ayrılmaz ikilidir, hatta bütündür, diyorum.
Fakat tabii o güzel besteye, o güzel mısralar ilham vermiştir.
'Yar deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban!'
Elbette Karakoç'a şiiri yazdıran aşk daha güzeldir.
O da 7 Haziran 2012'de göçmüş.
Rahmetle…
ZARİF ADAM
Elbette büyük şair.
Ancak şiiri benim için fazlasıyla soyut ve kapalı.
Onun için itiraf edeyim, bana göre değil, o yüzden pek ilgilenmedim.
İlk okuduğum zaman ezberlediğim iki mısraı var:
'Kim baş eğik girdi de
Eli boş döndü'
Aslında birçok edebiyatseverin durumunun benden farklı olduğunu düşünmüyorum.
Zira, bakın vefat yıldönümünde ondan söz edenlerin çoğu şiirinden değil, onun hayattan damıtılmış sözlerinden örnekler verir.
O'nda benim esas hoşuma giden, kişiliği, adamlığı samimiyeti ve soyadında somutlaşan zarafetidir.
7 Haziran 1987'de göçmüş. Bugün yıldönümü.
Rahmetle yad ediyorum.