Eskiden çok yaygındı. Köylerde başlık parası alınır ve kıza kesinlikle harcanmazdı. Şehirde ise o para genellikle kızın çeyizine harcanırdı.
Zamanla şehirde tamamen kalkarken, köylerde kıza harcanmaya başlandı.
Hala parayı alıp yiyen var mı, bilmiyorum.
Okuduğum kitapta 19. yüzyıl Urfa'sı için ilginç bir örneğe rastladım:
'Başlığın sicil kayıtlarında fazlaca yer alması toplumda yaygın olarak bulunduğu izlenimi vermektedir.
Kim aşiretlerde vazgeçilmesi mümkün olmayan bir töre halinde bulunduğu da bir gerçektir.
Ancak aşiret mensubu bazı kızların başlık vermek istemeyen sevdikleriyle evlenmek için bu geleneğe açıkça karşı çıktığı sicillere yansıyan hususlardandır.
Nitekim Kanberiye Mahallesi'nden Rabia, mahkemeye müracaat ederek 'bikr-i baliğa' olduğunu ve aynı mahalleden küfüvveten denk olduğu Salih'le evlenmek istediğini ancak babası İbrahim'in bu evliliğe karşı çıktığını belirterek, babasının 'tenbih' edilmesini talep etmiştir.
Mahkemeye çağrılan İbrahim kızı Rabia'nın buluğa erdiğini ve evlenmek istediği Salih'in dinen kendisine denk olduğunu ikrar ettikten sonra, ancak 'aşairce adet' olduğu üzere evlenilecek kız için başlık parası ödendiğini ancak Rabia'ya talip olan Salih'in buna yanaşmadığı için kendisinin de bu evliliğe karşı çıktığını belirtmiştir.
Mahkeme başlık parasının şer'an ve kanunen yasal olmadığını belirterek kızın rızası olduğu sürece babanın evliliğe karşı çıkmasının caiz olmadığına karar vermiş; Salih'in Rabia'ya sadece mehr-i misliyle mehir vermesi gerektiğine hükmetmiştir.
Bir sonraki belgede evlilik akdinin gerçekleşmiş olması, babanın bu evliliği kabul etmek zorunda kaldığını göstermektedir.'
(Dr. Yasin Taş, 'Osmanlı Döneminde Urfa'da Sosyal Hayat- Mahkeme Kayıtlarına Göre 1850-1900, s. 92-93)
Çeşitli yönleri ile üzerinde düşünülecek bir örnek:
Kız, sevebiliyor.
Babasına itiraz edip mahkemeye bile verebiliyor.
Mahkeme kızı haklı buluyor.
Ve baba kızının kararına uymak zorunda kalıyor.