Geçim ve yaşam gayesine dalarak sosyal ilişkilerin asgari seviyelere inmiş olduğu günümüzde, eşler arasındaki problemlerin arttığına ve eşlerin 'Aynı evin içinde yaşayan yabancılar' olarak birbirlerinden uzaklaştığına şahitlik ediyoruz.
******
Bu uzaklaşma, çiftlerin birbirlerine karşı duydukları kırgınlıkları göz ardı etmeleriyle başlıyor belki de… Görmezden gelinen bu duygular birer damla misali birikiyor, zamanla sele dönüşüp güzele dair ne varsa önüne katıp sürüklüyor. Çiftler daha az konuşuyor, daha az paylaşıyor, daha az vakit geçiriyor ve birlikte azalıp gidiyor.
******
Daha önce yazılan makaleleri inceleyerek kaleme aldığımız bu yazıda, evli çiftlerin aile içindeki rollerini ve birbirlerine karşı olan sorumluluklarını işledik. Bu rol ve sorumlulukları sıklıkla hatırlamak gerek. Aksi halde rahmet ve muhabbeti bir ömür paylaşmak için kurulan yuvalar, çiftler için kabir azabına dönüşüyor. Çiftler arasındaki hoşnutsuzluk, zaman içersinde çocuklara ve akrabalara da yansıyarak mutsuzluğun sınırları genişliyor. Bu nedenle çizilen sınırlara riayet ederek aile saadetinin muhafaza edilmesi büyük önem arz ediyor.
******
Toplumu oluşturan en küçük yapı taşı olan aileler, erkek ve kadının nikah akdi ile bir araya gelmeleri ile inşa edilir. Evlilik bağı ile bir araya gelen çiftlerin duygu ve düşünceleri birbiriyle tamamen örtüşmez. Bu nedenle saygı ve hürmet, huzurla geçinebilmenin anahtarıdır. Farklı düşünce ve duygulara sahip insanların aynı ortamda yaşamaya başlamaları karşılıklı fedakarlıkları da beraberinde getirmelidir.
******
Ataerkil toplumların düşünce sisteminde erkek, kadına göre daha özgür resmedilmektedir. Özellikle yaşadığımız coğrafyada erkeğin yanlışları, toplum tarafından idare edilebilmekte, 'Erkektir, yapar' zihniyetiyle, kadının uğradığı haksızlıklar meşrulaştırılmaktadır.
******
Dinimiz, sorumluluk noktasında kadın ve erkek arasında fark gözetmemiş, anne ve baba olarak yükümlülükleri belirlemiştir. Bu görevlerden hiç biri çiftlerin birbirine karşı bir üstünlük belirtisi değildir. Üstünlük her durumda olduğu gibi Allah'a karşı ödevlerin yerine getirilmesinde aranmalıdır.
******
Yüce kitabımız Kur'an'da, Rabbimiz bu hakikati şu şekilde ifade eder: 'Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerli ve en üstün olanınız, ona karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.'(49/Hücurat, 13)
******
Aile fertleri ne kadar nitelikli olursa bu evsaftaki fertlerin oluşturacağı toplum da o derece seçkin olacaktır. Toplumun temel dayanağı olması yönüyle aile bireylerinin hayata yetiştirilmesi uzun, zorlu, yorucu hatta yıpratıcı bir süreçtir. Anne ve baba yetiştirdiği evlat üzerinden de mahşerde hesap verecektir. Bu önemine binaen Kur'an ve Sünnet, evliliği teşvik ederken aile bütünlüğünün korunması ve sağlıklı yürütülmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını emretmiştir.
******
Evliliklerde zulümden, yalandan, hileden, aldatmadan, haksızlıktan, zarar vermekten, kalp kırmaktan, incitmekten kaçınılmalı, güler yüz ve tatlı dil egemen kılınmalı, sevinçler ve üzüntüler paylaşılmalı, ihtiyaç anında fedakarlıkta bulunulmalıdır. Hayat arkadaşlığının karşılıklı güvene dayalı olduğu bilinmeli, iyi niyet hayatın esası olmalıdır.
******
Özellikle erkekler sinirli, hırçın ve kırıcı olmamalı, Kur'an'ın hanımlarla iyi geçinme emrine (4/Nisa, 19) uygun davranmalıdır. 'Kadınların erkekler üzerindeki hakları nelerdir?' sorusuna; Peygamberimizin; 'Yediğinden yedirmesi, giydiğinden giydirmesi (kadının kocası üzerindeki hakkıdır.) Sakın (eşinin) yüzüne vurmasın, ona kötü muamelede bulunmasın, evin dışında onu terk etmesin' şeklinde cevap vermesi, kadınlarla ilgili her uygulamanın sorumluk gerektirdiğine, güçlü olanın zayıfı ezme eğilimi bulunduğuna işaret etmektedir.
******
Bilgiye ulaşmanın kolay ve ucuz olduğu günümüzde eşler, bu imkanları kullanarak kişisel gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla bilgi ve kültür düzeylerini yükseltmeli; inanç, ibadet, ahlak ve sosyal hayatla ilgili konularda Kur'an ve sünnetin yaklaşımını öğrenme gayreti sarf etmelidir. Zira bilgisiz, boş dimağdan salih amel beklenemez. Bu sebeple dünyayı da ahreti de aydınlatan bilgi, insanın temel ihtiyacıdır. Aile büyüğü bilginin erdemiyle hane halkını dünya ve ahret sıkıntılarından, fitne ve fesattan korumalı, saygınlığının zedelenmesine izin vermemelidir. Kişinin ailesini koruma göreviyle yükümlü olduğunu hem Kur'an hem de hadisler haber vermektedir