Bu sözler geçtiğimiz günlerde Ziraat Mühendisleri Odası tarafından organize edilen ve ZMO Genel Başkanı Özden Güngör'ün yanı sıra Adana,Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Mersin ve Van Şube Başkanları ile Adıyaman, Mardin, Kilis, Batman, Bitlis, Bingöl, Hakkari, Tunceli, Osmaniye,Şırnak, Elazığ, Siirt illerinin ZMO temsilcilerinin de katıldığı toplantıda ZMO Gaziantep ZMO Başkanına ait.
ZMO Şanlıurfa Şube Başkanı Doç. Dr. Ali Rıza Öztürkmen'in konuşmasın sırasında ZMO Gaziantep Şube Başkanına şaka ile karışık " Fıstığı biz üretiyoruz ama adı Antep Fıstığı" demesi üzerine verilmiş bir cevap.
Toplantıya katılan herkesin gülerek onayladığı bu cümle aslında çok doğru ve komşumuz Gaziantep'in kalkınmasındaki temel felsefelerden bir tanesi. .Doğrudur biz üretiyoruz Bizim 2014 verilerine göre fıstık üretimimiz 30.600 ton Gaziantep'in 9.936 ton Bizim buğday üretimimiz 1.215.000 ton Gaziantep'in 138.000 ton pamuğu yazmaya gerek yok çünkü tüm Türkiye'nin üretimi kadar bu şehir pamuk üretiyor.
Üretimde sıkıntı yok. Yok ta nedense dünya kadar buğday üreten bu şehirde bir tane makarna fabrikası yok. Bir tane kumaş fabrikası yok Bir tane ulusal çapta salça fabrikası vardı oda şehri terk etti. Hayvancılık derseniz tarımsal üretimin bol olduğu yerde hayvancılığında çok gelişmiş olması lazımdır ama hayvancılıkta da ulusal bir fabrikamız yok.
Allah Şanlıurfa'ya üretim için her şeyi vermiş. Bereketli topraklar, güneş, su yani üretim için her şeyimiz var. Bunda bir sıkıntı yok. Ama iş bu ürettiklerimizi işlemeye yani mamul haline getirmeye gelince işte orada duruyoruz. Ben komşumuz Gaziantep'i kıskanmıyorum bilakis gıpta ediyorum. Çünkü fıkrada da anlatıldığı gibi gerçekten iki Gaziantepli bir araya gelince hangi işi kuralım diyorlar. Ve gerçekten de iş kurup çalışıyorlar, istihdam yaratıyorlar.
Bizdeki sıkıntı nerede derseniz; kısacası zihniyet derim. Adamların sanayicileri gerçekten iş yapmak için yer isterken bizim bazı göz açıklarımız sanayi bölgelerinden yer alıp dışarıdan gelecek yatırımcıya kaça satarım hesabı yaptıkça, destekleme ödemelerinden gelen para konuta akınca bu memlekette ne sanayi gelişir ne de sosyal yapı değişir.
Evet, itiraf edelim; biz yemeğin derdine düşmüşken adamlar çatır çatır çalışıyor, üretiyor. Üretim felsefesi şehrin bütün dinamikleri tarafından paylaşılıyor ve herkes bunun etrafında birleşiyor. Bu üretimden işçisinden öğrencisine, esnafından tüccarına kadar herkes nasibine düşeni alıyor.
Biz ne yapalım peki; yiyip yatalım. Üretmekle ne yapacağız ki. Desteklemeler ve emlakçılık hepimize yeter.
Ne yiyelim derseniz? Bizim adımıza yiyecek yemekte kalmayacak. Çünkü yiyeceklerimizi de Gaziantep " Dünya Gastronomi Şehri" unvanını alarak bir çoğunu kendi adına tescilledi bile.