Avrupa’nın cüssesi küçük ama ruhu büyük ülkesi İrlanda’dan yükselen “insanlık neredesin” diyen sesin sahibi Bay Gould. Daha düne kadar ismini cismini kimsenin bilmediği Thomas Gould. Çocuk katillerine cehennem ateşini gösteren aslan parçası İrlanda’lı parlementer. Konuşan sadece dili değil; vicdanı, kalbi ve tüm bedeni. İrlanda Meclisi’nde, yüreğinin taa en derinlerinden gelen, öfkeden titreyen ağlamaklı ses. Tüyler diken diken. Samimiyet, vicdan, yürek, ciğer ve insan. Yedi kıtada yankılanan infial ve çığlık. Konuşma, noktasına virgülüne şöyle:
"Gazze'den gelen fotoğraf ve videolara baktığımızda, İsrail rejimi tarafından diri diri yakılan kadınların, erkeklerin ve çocukların çığlıklarını duyuyoruz, dünya izliyor."
"15 bin çocuk katledildi; 35 bin erkek, kadın ve çocuk... bu inanılmaz. Bir soykırım yaşandı. Başları olmayan çocuklar. Başları olmayan çocuklar. İsrail hükümeti ise bunun yanlışlıkla olduğunu söylüyor! Sadece bir yanlışlık mı? O kadar basit mi? Yüce Tanrıdan dilerim ki; Netanyahu, O’nun generalleri ve İsrail’in aşırı sağ hükümeti cehennemde yansın. Çocukları ve ailelerini yakmanın cezasını tadsın. Çünkü şu anda yaşananlar sadece ırkçılık değil, sadece vahşet değil, sadece savaş suçu değil. Korkunç şeyler yapıyorlar.
Hükümetlerinin çocuklara bunu yapmasına izin veren İsrail halkının ruhu nerede? İnsanlığınız nerede?
Benjamin Netanyahu ve onun aşırı sağ hükümeti insan değil . Ama bugün İrlandalılar Filistin'i tanıyor, onların da hepimiz gibi insan olduğunu kabul ediyor. Yazıklar olsun İsrail'e! Yaptığın şey çok yazık! Asla unutmayacağız!”
Biz de seni unutmayacağız Bay Gould. Dünya seni unutmayacak. İnsan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, sevgi ve barış nutukları atan batı dünyasının kellifelli “devlet adamlarının” tepki vermek bir yana, sırtını sıvazladığı Netenyahu’yu hakettiği cehennem ateşine attın. Sesin, batı dünyasının kendilerine demokrat “demokrasi rejimlerinin” içinde barbarlığa karşı bugüne kadar duyduğumuz en yürekli isyandı. Sen insaniyetin ve vicdanların çığlığı oldun Gould. Tarihe geçtin. Yumruk kadar yüreğin dünya kadar büyüdü. Helal olsun seni doğuran anaya. Selam olsun aslan yürekli İrlanda Halkı’na.
Haydi getirin Bay Gould’u
Thomas Gould, Sosyalist Sinn Féin Partisinin bir milletvekili. Bu mangal yürekli adamı Türkiye’ye çağırmalı. Bu görev öncelikle sol partilere yakışır. İktidar Partisi’nin olumlu yaklaşacağına yüzdeyüz eminim. Şehit Ayşenur Ezgi Eygi’nin Didim’deki defin töreninde konuşmak isteyip de konuşamayan Sayın Özgür Özel. Haydi getirin Bay Gould’u meclise. Konuşsun. Konuşun. Verin mikrofonu. İrlanda Parlamentosu’nda yaptığı konuşmanın aynısı Gazi Meclis’in duvarlarında yankılansın. Bu cesur yürekli İrlandalı’nın bebek ve çocuk katilleri için yaktığı Cehennem Ateşi’nin alevleri Gazze’ye yürüme mesafesindeki Türkiye semalarında yükselsin.
***
Ey! Pusulayı şaşırmış ve insanlığını yitirmiş Netenyahu ve İsrail Hükümeti.
Size birşey hatırlatmak istiyorum. Ta ki gözünüz devlet adamı görsün ve kulağınız çağ kapayıp çağ açan çok kudretli bir liderin daha kan kokusu bile çıkmadan savaştan hemen sonra barışı nasıl tesis ettiğini duysun. Buyurun Sultan Fatih’e kulak verin. Şiddetli çarpışmalar ve binlerce şehitler verilerek İstanbul fethedilmiştir. Sultan Fatih, Osmanlı hakimiyeti altında ilk İstanbul (Fener) patriği olan Gennadios’a, Türk ve İslam Hukuku çerçevesinde, Ortodoks cemaatinin hukuki statüsünü yazılı olarak tespit eden, altında kendi imzasını taşıyan şu fermanı neşreder:
“Kimse Patrik’e tahakküm itmesün, kim olursa olsun hiçbir kimse kendisine ilişmesin, kendisi ve ma’iyyetinde bulunan papazlar her türlü umûmi hizmetlerden müebbeden muaf olsun. Kiliseleri, camie tahvil edilmeyecektir, izdivaç ve defin işleri, şâir adet işleri Rum kilisesi ve âdetlerine göre eskisi gibi yapılacaktır.”
İşte insanlık. İşte insanlık, bilginlik, sultanlık ve devlet adamlığı.
***
“Büyüyünce zaten terörist olacaklar” diye çocukları öldürmek 4 kitabın hangisine sığar.
***
Gazze’deki katliamı 7 Ekim ile “yapmasalardı, etmeselerdi” kabilinden irtibatlandırıp “müdafaa” olarak açıklayan Avrupa’lı “devlet adamları” tarih sizi yaptıklarınız kadar yapmadıklarınız ile de yargılayacak.
***
Yakın geçmişte Suriye’de ölümden kaçıp Türkiye’ye sığınan insanlara: “Niye kaçtınız? Vatanınız için niye savaşmadınız?” diyen merhametsizlerin bugün Gazze’de toprağını terketmeyen insanlara: “Niye kaçmıyorsunuz?” demeleri vicdansızlık ve samimiyetsizlikten başka bir şey değil.
***
Çocuğun Türk’ü, Arabı, Kürd’ü, Siyah’ı, Beyaz’ı İngiliz’i, Japon’u, Fransız’ı, Alman’ı, Müslüman’ı, Hristiyan’ı veya Yahudi’si olmaz; çocuk sadece çocuktur, kadının da, insanın da. Ölümün rengi olmaz!
***
Terörün dini olmaz. İslami’si, Hristiyan’ı, Yahudi’si, Irkı, ayrılıkçısı, rengi, dili ve kimliği olmaz. Bizden’i ya da sizden’i olmaz. Küçük çaplısı veya büyük çaplısı da olmaz. Ölümü sayılarla konuşmak insanlığın iflasıdır.
***
Dünya evinin bir odasında matem varken diğer odada hiçbirşey olmamış gibi yaşanabilir mi? Empati yok olmuşsa, mutluluk çoktan bedeni terketmiştir.
***
Milli futbolcu kardeşlerimize çağrı. Saha içinde eliniz kolunuz bağlı. Maalesef. Ama saha dışında duygularınızı ve tepkinizi ifade edebilirsiniz. Millî gururumuz Kerem Aktürkoğlu bunu en güzel şekilde yapıyor. Mesela hastanede yatan yaralı bir çocuğu ziyaret edin. Yarım asır önce her şeyi göze alarak Vietnam savaşına gitmeyi reddeden Muhammed Ali’yi hatırlayın.
***
Bir çift söz de hariçten İsrail’e atılan füzelerin çocuk, büyük sivil can kaybını arzulayan gözünü intikam ateşi bürümüş manevi körlük içindeki bazı merhametsiz vicdansızlara. Bizim dinimiz çocuğa, kadına ve sivile kıymaz ve onlara zarar verilmesine müsaade etmez. Hz. Muhammed ( S.A.V.)’in hayatına ve yaptıklarına bakın.
İNSANLIK BÜYÜK SINAVDA. DUYARSIZLIK OLMAZ, OLAMAZ VE OLMAMALI.