Vücudun herhangi bir organı SOS veriyorsa; sözgelimi zatürre akciğeri veya tifo barsakları yada eklem romatizması kalbi hastalandırmışsa.. başka bir organ duyarsız kalabilir, örneğin dil şarkı söyleyebilir veya parmak gitarın telini tınlatabilir mi? Gözler kör, kulaklar sağır olur da beyin pembe rüyalara dalabilir mi? Hayır!.

Dünyamız aslında bir vücut gibi. Değil sadece 8 milyar insan, tüm hayvanlar ve tüm yeşillikler enerjisini aynı güneşten alır. Aydınlanır, ısınır, aynı havayı solur; aynı zırhla (ozon) korunur. Karınları doyuran toprak, içilen su ve toprağı ıslatan yağmur birdir. Güneş tutulsa tüm gözler kör, denizler ve sular buz olur. Toprak çatlasa 8 milyar dudak  kurur. Doğulusu batılısı, kuzeylisi güneylisi bir hizada aynı düşmanı (mikroplar ve kanser gibi) yok etmek için çarpışır. Azgın bir virüs peydahlasa yedi kıtada kapılar pencereler kapanır. O halde rahatlıkla diyebiliriz ki dünya aslında birtek vücuttur. 

İnsanı insan yapan, akıl ve düşünme yeteneğinden öte sahip olduğu duygular ve hisleridir. Hayvanlarda da var olan ortak duygulardan değil; merhamet, acıma, üzülme, hüzünlenme, sevindirme, sevme ve neşeyi neşe katma gibilerinden söz ediyorum. Daha açık bir dille insanı insan yapan, başka canlıların duygularını anlayabilme, olayları onların gözüyle görebilme ve kendini onların yerinde hayal etme yeteneğidir ki buna empati diyoruz.

Yazar Harper Lee, 1961 Pulitzer ödüllü  “Bülbülü Öldürmek” isimli romanında; "Olayları O’nun bakış açısından değerlendirmedikçe ve derisinin içine girip vücudunda dolaşmadıkça başka birini gerçekten anlayamazsınız" der. 

Vücudun bir organı acı çekerken, başka bir organ keyif çatarsa; bütünlük biter, ruh darılır, uçar gider, ceset toprağa karışırarak göze görünmez olur. Komşu evde matem varken bizim evde düğün olmaz. Ülkemizin güney illerinin birçoğu Gazze’ye Ankara’dan daha yakın. Bu kadar yakınımızda çocuklar kırmızıya boyanıp melek olurken biz komşular kör ve sağır olamayız. Bir şeyler yapmalı, bir şeyler daha yapmalı, yeni birşeyler.

Çocuklar, çok aciz, çok güçsüz ve acılara tahammülsüzdür. Oysa O aciz hallerinde dünyanın şefkatini, vicdanını ve insanlığını harekete geçirecek bir güç saklıdır. Bu itibarla çocuklar ve bebekler ordulardan çok daha güçlü olabilir. 

Yirmibir yıl süren, 5 milyon insanın can verdiği Vietnam savaşını küçük bedeni Napalm bombasıyla yanan, direnen ve hayata tutunan 9 yaşındaki Kim Phuc’un durdurduğunu unutmayalım. 

I M G 8274

Kim bilir? Belki Filistin’li Mohammed Soykırımı bitiren çocuk olur. Ölüm korkusu yüzüne yansıyan Mohammed’i görüntüleyen Reuters muhabiri Mohammed Salem Kim Phuc’u görüntüleyen Nick Ut yerine geçer.

I M G 8262

Neler yapılabilir?

Futbol sahasına çıkan takımlarımız katliam bitene kadar pankartlar taşıyabilir. Futbol seyircisinin yaratıcı zekasını bilmeyen yoktur. Tribünlere savaş kurbanı Gazze Çocukları’nın dev resimleri asılabilir. Müzisyenler, Gazze Çocukları için etkileyici besteler yaparlar. Stadlar ve meydanlar bestelerle inler. 

Film yapımcılarımız elini çabuk tutar. Gazzeli çocukların acısını film yapar.

Şimdiler Hiroşima’yı en güzel anlatan “Kız Çocuğu/Nazım Hikmet Ran” dizelerinin tam zamanıdır. İnsanı başka bir aleme götüren bu nefis anlatım, şairin iç dünyasında kopan kıyametin ürünü olmalı. Şiir, müthiş bir empatik etkiye sahip:

Kız Çocuğu

Kapıları çalan benim, kapıları birer birer. 
Gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler. 

Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar. 
Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar. 

Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. 
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu. 

Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok,

Şeker bile yiyemez ki kâğıt gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver,

Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.

Çocukların iç dünyasını çok güzel yansıtan Necip Fazıl dizelerinden  iki alıntı ile sözlerimi bitirmek istiyorum.

Ağlayan Çocuklar

Ne vakit karanlık kaplasa yeri,
Başlar çocukların büyük kederi; 
Bakınır, korkuyla dolu gözleri:
Ya artık bir daha olmazsa gündüz? 

Çocuk

Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk;
Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk...

Evet, Rengarenk gözlükleri ile insanlar kendi penceresinden baksalar da ölümün rengi tek ve sadece kırmızı. Nefisler suçu başkasına  atarak “yapmasalardı, etmeselerdi” deyip gözlerini kapamaya çalışsa da şimdi kalplerin birleşme zamanı.

Gazze’li çocuk! İnan. İnanın Gazze’li çocuklar; güzel günler göreceğiz, güneşli günler…