Müslümanların, Kürtlerin ve dünyanın en büyük bir devlet adamı olan Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü fethettiği zaman İslam’ı emirlerini yerine getirdi.
Çünkü; İslam dini diğer dinlerin yok edilmesine müsaade etmiyordu. Yahudi ve Hristiyanların ve hatta diğer din mensuplarının mütecaviz olmamak şartı ile dinlerini yaşamakta serbest olduğunu bizlere kat'i emirlerle bildiriyordu.
İslam dini savaş hukukunu da önümüze koymuştur. Savaş esnasında kadınlar. Çocuklar, ihtiyarlar, dinlerini yaşayanlara hayat hakkı tanıyordu. Çevreye ve hayvanlara da zarar verilmesine müsaade etmemiştir. Her önüne geleni öldürmeyi yasaklanmış, sadece sizinle savaşanlarla, savaşın diye emretmiştir.
Günümüzde güya bu medeni dünya da şehirler bombalanmakta ve her kesimden insanlar katledilirken vahşi batının o mendebur ahlakı asla ve asla savaş hukukunu içermemektedir. Mesela Orta doğu da Amerika ve İngilizler iki milyona yakın silahsız insanı vahşice ve hunharca katletmekten geri kalmadılar. Bir çok namuslu kadını kirlettiler. Ve Orta doğunun zenginliklerine el koyarak hırsızlık yaptılar.
Hatta Avrupa'nın göbeğinde Bosna Hersek’te Sırplar tarafından üç yüz bin Müslümanın katledilmesine yardımcı olmuşlardır.
Bunu kısaca arz etmemin sebebi dünya tarihinde iftiharla rehber olarak kabul edeceğimiz Selahaddin’i Eyyubi ile bir kıyas yapmaktır.
Evet Selahadini Eyyubi Kudüsu fethederken, hiç kimsenin hürriyetine dokunmamış her kesin kendi dinini serbest bir şekilde yaşamakta serbest olduğunu bildirmiştir. Ne Yahudilerin havrasına ve nede Hristiyanların kiliselerine ilişmemiştir.
Selahaddin’i Eyyubi şayet bizimle yaşamak istemeyenler varsa rahatlıkla Kudüs’ü terk edeceğine dair emir çıkarmıştır. İmkanı olan bazıları Kudüs’ten ayrılmıştır. Bir kısmının imkanı olmadığını anlayan Selahaddin’i Eyyubi bunlara devlet desteği vererek Kudüs’ten rahat bir şekilde ayrılmalarına yardımcı olmuştur.
İşin enteresan bir tarafı gidenlerin büyük bir çoğunluğu tekrar Kudüs’e geri dönmüşlerdir. Selahaddin’i Eyyubi’nin adaletli olduğunu ve onun himayesinde yaşamak istediklerini bildirmişlerdir.
Selahaddin’i Eyyubi vefat ettiği anda arkasında hiç bir servet bırakmamıştır.
Bilhassa Ey Kürt kardeşlerim! senin geçmişinde dünya çapında adaletli ve muhteşem örnekler varken, bazılarının dinsiz imansız, ahlaksız ve ne düğü belirsizlerin peşinden gitmeleri ve sizi de sürüklemek istemeleri hayret vericidir.
Asrımızın allamesi Said Nursi’m (Kürdi) bu asırda Kürtlere muhteşem bir yol haritasını gösterdiği halde bunu adeta yok sayıp, sapkın yollara sapanlar , Kürtlere hem maddi ve hem manevi çok büyük zararlar vermişlerdir.
Bir hareket inancı, ahlakı ve adaleti esas almasa asla başarılı olamaz. Kötünün bile kötüsüne talip olanlar çıkmaz sokağa mutlaka girerler. Toplum bir gün gelir asla onları kabul etmez.
Kürtler için iki yol görünüyor, Ya Selahaddin’i Eyyubilerin yolu, veya dinsiz, imansız ve hiç bir kural tanımadan hareket edenlerin yolu. İkinci yol Kürtlerin mahvolmasına sebep olur. Zaman bunu en güzel şekilde önümüze koyacaktır.
Emperyalizmle iş tutanlar ve onlara hizmet edenler, asla kendi halklarına hizmet edemezler.
Haydi kılan sağlıcakla.