23 Ekim 2024 Çarşamba günü saat 15.26 da Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde uzay çalışmalarını yürüten ve hava savunması ile ilgili uçak, helikopter  ve daha bir çok hava aracını üreten TUSAS'a ait  devasa fabrikaya bir terör  saldırısı  yapıldı. Beş kişi inşallah şehit oldu ve yirmi bir kişide yaralandı.

Bu saldırıyı gerçekleştiren iki teröristte öldürüldü.

Bu teröristler Kahramankazan ilçesinde ekmek parası kazanmaya çalışan bir şoförün taksisini kiraladılar ve bu zavallı adamı da acımasızca öldürüp yollarına devam edip bu eylemi gerçekleştirdiler. 

Anarşi öyle bir beladır ki, hak hukuk tanımaz, bütün insani değerlerden yoksun, ellerinden gelse bir çok masum insanın canını bilerek yakmaktan asla geri kalmazlar. 

Bu ülkede birçok masum insanın hayatı mahvedildi ve çoluk çocukları yetim bırakıldı.  

Sayın Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan "Baldıran zehri bile olsa içeceğim"  diye bir açılım sürecini başlattı O tarihte Devlet Bahçeli bile sayın Erdoğan'a söylemediğini bırakmadı ve sayın Erdoğan yalnız kaldı. Başta Amerika, ve İngiltere olmak üzere İsrail ve bazı batılı ülkelerde perde arkasından devreye girerek terör örgütü olan PKK'yı adeta hendeklere gömmek için elinden gelen her türlü melanet'i yaptılar ve Diyarbakır Sur ilçesi  çok büyük zarar gördü.

Eğer batılı ülkeler o tarihte devreye girmeseydi emin olun bu ülke de insan hakları daha da gelişmiş olacak  ve Kürtlerin gasp  edilen hakları iade edilecekti.

Nitekim Sayın Recep Tayyip Erdoğan arkadan hançerlendi, kandil sözünde durmadı ve bu ihaneti gören   Sayın Erdoğan "Ben diğer kalan her şeyi buzdolabına koydum" diyerek o sayfayı kapatmak zorunda kaldı.

Son günlerde her şeye rağmen ve belki de yapmış oldukları yanlış siyasetin farkına varan Sayın Devlet Bahçeli Kürtlerle ilgili çok anlamlı cümleler kurdu ve bazı teklifler getirdi, Dem Partililerde Bahçelinin bu çıkışını olumlu  buldular ve bunların müzakere edilmesi için katkı sağlayacaklarını ifade ettiler. 

Amerika, İngiltere   ve İsrail bundan  çok rahatsız oldu, ,ancak  ve ancak  devlet istihbarat örgütlerinin yapabileceği  bir işi  PKK ye  yaptırdılar.

Zaten daha evvelde Amerika'nın bazı yetkilileri de Türkiye'nin silah sanayisini geliştirmesinden çok rahatsız olduklarını açıkça söylediler.

Tabii bu olayın daha birçok sebepleri vardır.
Türklerle Kürtleri, Alevilerle Sünnileri karşı karşıya getirmek için batılılar her yolu denediler. Alevilerde Sünnilerde aynı dine mensup olduklarından aklı başında olanlar bu mel'un oyunu görüp batılıların tuzağına düşmediler.

Türklerden belki kırk bin, Kürtlerden de belki yetmiş bin genç silahlı çatışması sebebiyle hayatlarını kaybedip kara toprağın bağrına düştü.

Bir taraftan Cumartesi anneleri, bir taraftan Diyarbakır anneleri aynı ağıtı yaktılar ve hepsinin yüreğine alev alev yanan ve adeta sönmeyen bir kor ateşi düştü. Yalnız anneler mi,  babalar kardeşler, bacılar, teyzeler amcalar, dayılar arkadaş ve dostlarda bu acıyı yüreklerinde hissettiler. Peki bu ateşi söndürmenin çaresi nedir diye sorarsanız elbette her musibetin bir çaresi olabilir. Aynı dinin mensupları aynı ülkenin çocukları bin yıl beraber yaşadılar Bir tarafta Anadolu, bir tarafta Kürdistan bir tarafta Arabistan ve daha başkaları da vardı. Ta ki Yahudiler bu devleti kuruncaya kadar.

Kürtler inkar edildi ne mutlu Türkün diyerek ırkçılığın daniskası yapıldı, Araplar da en büyük düşman ilan edildi., Kürtleri inkar edenler bu sefer Kürtlere şunu söylediler, ayağa kalk!  senin hakların gasp edilmiş diyerek sinsi bir şekilde telkinde bulundular.

Söyledikleri doğruydu amma, bunu yapanlar perde arkasında aynı düşmanlardı. Bazıları bu düşmanın farkına varamadı. Bütün bunlara rağmen bu düşmanlar yine de istedikleri şekilde başarılı olamadılar.

Batılılar ikinci cihan harbinde belki birbirlerinden altmış milyon insan öldürdü, kendi yanlışlarını anladılar ve barışı temin ettiler, şimdi ise kol kola geziyorlar.

Bütün bunlar geçmişte kaldı. Hz. Peygamber (a.s.m.) Mekke'nin fethinde Müslümanlara kılıç çekenleri bile affetti.

Hem Türkler ve hem de Kürtler Müslümandır, bu iki kardeş kendi aralarında geçmişte yapılan   hataları düzeltip, asıl harici düşmanlara karşı birlik olmaları gerekir,   emin olun o zaman onların sırtını kolay kolay  hiç kimse  yere getiremez

Düşmanlıkta felaket, barışta rahmet vardır. Zaten İslam aynı zamanda barış dinidir.

Haydi, kalın sağlıcakla.