Deprem olunca...
Zelzele derdik de yaramız depreşti, yeniden.
Sel olunca...
Başka nasıl olur, şehirlerin ölümü?
Bir köyde hane adedi 50 olsun, 60 olsun.
İki blok apartmana köyü sığdır.
Zeminde fırın, market(?), çayhane, ..
50-60 Âilenin besleyeceği küçük baş, büyük baş yok, kümeste ne kaz, ne hindi, ne tavuķ...
Tarlada, bahçede mahsûl yok.
Dut ağaçları yok...
Avlulu evler hayal...
Komşuluk meflûç...
Temiz hava kalmaz...
Ekmek, tandıra yabanc...
Şehirde, su şışeye aşina kılınmış.
Süt pakette, aylarca tazeliğini korurmuş.
Yumurta, perr ü pâk, bembeyaz, temiz...
Maydanoz demetle satılır.
Limon taneyle...
Altmış âile ne yapsın, şehirde?
Bahçeler tar û mar, tarlalar sahipsiz, ağıllar boş, avlular kimsesiz,...
Şehirde insanımız ne yapsın?
Her şeyin ucuzuna talìm...
İtilip kakılmalar...
Sonrasında işsizlik, ucuz iş gücü,...
Yeni çevreye uyumsuzluklar...
Gecekondu yapılaşmaları, kurallar ahlâksız tekliflerle yenik.
Dere yatağında apartman, üst geçid, kavşak...
Deprem...
Sel...
Yasa dediğin insan eseri, yasaya uymayan da insan....
Vicdan...
Merhamet...
Hakk...
Hukuk...
Adalet...
Bunlar sağlanmadıkça hwr depremde ve selde tabutlar dolup boşalır.
Toprağın, suyun, dağın, taşın, ağacın insana öfkesini kusması...
Bu olumsuzluklar insanın eseri.
Başkasında suç aranmaya!..
Ahlâksız kimileri, görmekteyiz ki kendince düşüncelerini dile getirip durur.
Rezidanslarda yaşayan, ayağı toprağa değmemiş, meyveyi dalından koparmamış, fırından ekmek almamış, pazara uğramamış kimileri, yoksulun ve köylünün sesi olduğunu iddia edip durur.
Karşı cephede olanlar yine aynı yaşam şartlarında...
Ortada kalanlar, tüm zılgıtları yer, buna muhatap olur.
Toprağından kopardığınız köylüyü yerden vuran vurana...
Şehre getirip köle misali çalıştıran çalıştırana...
Fabrika sahibi hırlı mı hırsız mı?
Beynamaz mı abdestli mi?
Sağda mı solda mı?
Orada mı şurada mı?
Şehirleri rant merkezi kılanlar, salya-sümük ağlamasın, bir yolunu bulup palazlanırlar.
Seçimler kapıda.
Vaadlerin sınırı yok.
Köylünün ocağına incir ağacı dikenler, şimdi köylere akin içinde.
Bunlar akıncı değil, yeniçeri değil.
Şehri hapishaneye çevirip içine ķöylüyü, kazalıyı tıkıştırıp, dağa ve taşlık-kayalık alanları işgal edecek olanlar yine aynı.
Şehirlerin elleri, kendi katillerinin yakasındadır, her zaman.
Şehirlerin dileği, bizim gibilerinin kaleminde.
Duaları ile eleri öpülesi yaşlıların dilinde...
Ne istediniz?
Bunca katliamda öksüz ve yetim ne yapacak?
Bunca katliam, bir savaşta verilen insan kaybını çok çok aşmıştır.
Şehre ihanet edenleri dualarımızda rahmetle anmak, biz yaşadıkça ve oldukça mümkün değildir.