Başka konu olsaydı, yazmazdım. Konu şehir kitaplığı kurma olduğu için, yazma ihtiyacı duydum. Son zamanlarda şehirlerle ilgili kitap yayıncılığında gözle görülür, canlılık yaşanıyor.
Özellikle kimi yerel yönetimler, kayda değer eserleri kurdukları anonim şirketler vasıtasıyla yayınevi konumunda şehrin kültür-sanat eserlerini tanıtım amaçlı sunuyor
Bu hususta önce bankalar, holding olmanın verdiği avantajla kimi seçtiği yazarların, şairlerin eserlerini, çoğu zarara katlanarak yayınladı. Amaç, bankanın reklamını yapabilmek, banka yönetiminin kültüre ve sanata duyarlılığını yazarlara ve şairlere telif hakkı sunarak gösterebilmek…
Valiliklerin, kaymakamlıkların giriştiği iş, öncelikle yıllıklarla başladı, sonradan turizm kaygısıyla devam etti, bu uğraş. İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri, az sayfalı kitapçıklarla, CD-DVD formatında bu işi üstlenirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayıncılık işine ara verse de devamlılığını sağladı
Üniversitelerin sempozyum bildirilerini kitaplaştırması, konuya ilgisiz kalmadıklarını gösterme açısından önemli oldu. Kimi ders kitapları ve bölüm dergileri, zaman içinde tezlerin kitaplaşmasını gündeme taşıdı.
İllerde ve ilçelerde mevcut halk kütüphaneleri kitaptan çok, öğrencilerin çalışma alanları konumuna düşünce, ilgili bakanlık, aylık dergilerle-süreli yayınları-, gazeteleri kütüphanelere taşıdı, ne kadar iktidarlar el değiştirse de. Her iktidar döneminde, iktidara yakın isimlerin kitapları çoğunlukta olmak üzere, kütüphanelerdeki kitap zenginliği sayıca söz konusu oldu.
Gözde kütüphaneler, daima büyükşehirlerle sınırlı olunca, araştırmacıların, akademisyenlerin işi, bu kaynakları yerinde görme, inceleme isteği, sanal ortamda kütüphanelerin vardığı ivme, istenilene ulaşma kolaylığını sağladı.
Hemen hemen her şeyi sanal ortamdan çekme alışkanlığı, bir dönem haftayı ancak bulan araştırma (?) ile kitapların sadece para kazanma amaçlı yayıncılığa dönüşmesini sağladı. Gazetelerle dergilerden, kimi haber sitelerinden devşirilen bilgilerden yola çıkanlar, araştırmacı-gazeteci olarak göründü. Bazen televizyon programlarında ele alınan konularda, konuklarla sohbetlerin kitaplaştırıldığı görüldü.
Gazetelerin şehirlerle ilgili kitapçıklarla kaynak eserler vermesinin önünü ansiklopedi savaşları kesti, birçok şehirle ilgili çalışma, bol reklam sayfalı şehir ansiklopedileriyle devam etti.
Şehirlere duyulan ilgili kimi seyahatnamelerin yayınlanmasına zemin hazırlarken, tarih konulu eserler, çok ciltli halde gazete okurunun dikkatine sunuldu.
Gazete fiyatına bazen eklemelerle verilen promosyonların kağıd kalitesi sorgulanmadı. Gazete sahiplerinin sponsor bulmaları halinde kitaplarda gözle görülür kalite söz konusu oldu. Bazen, kurumların desteğiyle ve alınan teşvikler, şehirlerle ilgili çalışmaların kalite kazanmasına zemin hazırladı.
Ülkemizde sadece şehirleri konu alan kütüphanelerin mevcudiyeti söz konusu değildir. Kimi özel kurumların yeni yeni başladığı ve Kent Araştırmaları adıyla kurduğu kütüphaneler sayılmazsa, üniversite bünyesinde kurulan şehir kitaplıkları, bu ihtiyacı karşılar gibidir.
Erzurum Atatürk Üniversitesi'nin yayını takip edebildiğimiz kadarıyla üniversite bölüm yayınlarıyla şehri anlatan kitaplarla 1150 üzerindedir, 2016 itibarıyla.
İstanbul, Ankara, Bursa Büyükşehir Belediyesi, en çok şehir kitapları yayınlayan belediyelerin başında gelir, alt kademe belediyeleriyle.
Valiliklerle kaymakamlıklar, son dönemde tanıtım ajansı ve üniversite işbirliğiyle, görselliği ağır basan kaynaklar yayınlamaya başladı.
Bir şehri kitaplık olarak ele alırken, sadece şehirle sınırlı çerçevede çalışmak lazımdır. Bir şehri konu alan kitaplıkta, şehrin ismini taşıyan kitaplık adı altında diğer şehirlerin kitaplarını bir araya getirmek, olsa olsa kitaplardan derleme kütüphaneciliktir
Yakın zamanda böylesi bir haber düştü, basına, ajanslara. Bir şehirde 5000-6000 civarı eserin Şehir Kitaplığı adı altında kısa sürede oluşturulduğunu haber alınca 'Şehir Araştırmacısı' olarak sevindik, gerçekten.
Otuz senedir A… Şehrine dair kaynak eserleri toplama çalışması içinde olan biri sıfatıyla A… Şehri hakkında 5000-6000 Kitap yazıldığını, bu kitapların bir araya getirildiğini okuyunca, yetkililerin açıklamalarına bakınca, bir şeyler yaptığımızı sandığımız için üzüldük. Otuz senede yapamadığımızı birkaç aya sığdırmanın başarı öyküsünü yerinde görmek istedik.
Kütüphaneden toplanan, şehirlerle alakalı-alakasız, gazete-dergi ağırlıklı bölümün olduğu, yer yer A Şehrine ait yazarlarla şairlerin eserlerine rastlanan kitaplıkta sempozyum bildiri eserlerinin ve zamanında çıkan kimi önemli kaynak eserlerin toplamda kast edilmiş olduğuna tanıklık ettik.
Yine de önemlidir, bir şehre dair yitiklere karışması muhtemel eserlerin bir çatı etrafında toparlanması. Bu sayıyı mübalağalı görme, eleştirme taraftarı değilim. İstanbul gibi şehir için günümüze kadar yayınlanan eser sayısı belki 5000'e yaklaşmamıştır, yabancı yazarların çalışmaları düşünülürse, Roma ve Osmanlı Başkenti sebebiyle 4000 civarındadır. Bu sayıya kaleme alınan roman, şiir, hikaye kitapları dahil edilmezse. İstanbul konulu yazma eserleri, rakama dahil edersek 5000 rakamının üstüne çok çıkılır. Yalnız her kaleme alınan kitabı da kaynak eser olarak görmek mümkün değildir. Belirtmek istediğimiz birbirini tekrar etmekten uzak kaynak eserlerdir. Yoksa Şehr-i Stanbul için yazılan eser sayısı 10.000'e çıkartılabilir. Bu husus ayrı konudur.
Bir şehre ait kitaplık kurulursa, kurulacaksa alt yapısı hazırlanmadan, o şehrin gazeteleri temin edilmeden, çıkan dergileri bir araya toplanmadan, hakkında yazılan yerli ve yabancı eserler tespit edilmeden, mevcudun bir araya getirilmesiyle, kimi şehirle ilgili olmayan kaynakların kitaplığa serpiştirilmesiyle 'Şehir Kitaplığı' kurulmaz. O şehre dair dünle bu günü bir araya getiren fotoğrafların arşivi önemlidir. O şehrin şairlerinin, yazarlarının eserleri kitaplık için elzemdir. O şehre dair kimi önemli isimlerin adına özel bölümler oluşturulması gerekir
'Ben yaptım, oldu!..' mantığıyla hareket edilirse, ortaya çıkanı eleştirme, kimseyi üzmemeli, alınan olmamalı.
A… Şehri Kitaplığı kurulduğunda kimi konularda bilgi sahibi olanlara başvurulabilirdi. Kütüphaneci mantığı ile hareket etmek ayrı, şehrin kitaplığını kültür-sanat merkezi olarak hayal etmek farklıdır.
Bir şehir araştırmacısı gözüyle A… Şehri Kitaplığı için düşüncelerim, B… Şehri için aynıdır, C… Şehri için farklı olamaz, D… Şehri için söylenenden geri adım atılamaz.
Bir dostumuzla sohbet esansında kötülerin hesap vereceği güne iman etmeyenlere bir okumuşun verdiği cevabı işittim:
-Ölelim, görelim!..
Bizim hiç şüphemiz olmadı, öbür dünyadan, yaşadığımız dünyaya dair amacımız giderken geride eser bırakmaktır.
Bize sorulsa, bizden sual edilse 'Elimizden geleni yapmaya çalıştık.' Deriz.
Şehirler hakkında en çok makale kaleme almış, bunu kendisine dert edinmiş birkaç kişiden biri sıfatıyla ortaya konulan, iddiasız-renksiz-oldu da bitti mantığının önem arz etmediği ortadadır.
Bizden sorulacaksa yaşarken, dostlara vereceğimiz cevap şu olur, 'Ölelim görelim' kaidesince:
-Bakalım ve görelim!..
Evet, aceminin yaptığı sandal, su üzerinde durur da kürekler unutulmuşsa suya yelken hayaldir. Sandalla denize açılmak isteniyorsa, fırtınaya sandalın dayanması üzerine mantık yürütenlere acımak lazım.
Ne unvanımız var para ede, ne sakalımız var sözümüz kıymet taşıya…
Şehirlerle ilgili çalışma güç iştir, ciddiyet ister, herkesin yapacağı ve başaracağı meşguliyet değildir.
Gazeteciye nasıl mesleği öğretilmezse, doktora hasta muayenesi nasıl öğretilmezse, ayakkabı tamircisine işi nasıl hatırlatılmazsa, şehir de aynı konudur.
Bu iş, kültür işidir, bilgi işidir, gönül meşgalesidir, kitap sevdalısı olmaktır, birden çok dil bilmeyi gerektirir, şehri A'dan Z'ye bilmenin anahtarını elinde bulundurmayı elzem kılar.
Şehir Kitaplığı açacaksanız, on beş- yirmi kitapçı dolaşın, beş-on yayınevi gezin, yirmi beş- otuz eş-dosttan kitap bağışı talep edin, bir kütüphane oluşturun, merak edeni-araştırmak isteyeni gelsin, istediği eseri, eserleri okusun, notlarını alsın, araştırmasını tamamlasın.
Şehir Kitaplığı, bir insanın ömrünü adamasıdır, kitaplara.
Ali Emirî Efendi olma misali gibi, kendisini emsal alma gibi…
Bunun başka dille izah tarzına gerek var mı? Pek sanmıyoruz, yazımız okunmazsa, meram anlaşılmazsa.
-Görelim, bakalım!..