HABER
Malûmunuz ki eskiden bir haber alındığı zaman gereği, haberin doğruluğunu tasdik etmek için çalışma esas alınırdı, yanlış ise şehirde bunu ilan edip halkın gereksiz telaşa kapılıp olabilecek olumsuzlukların önüne geçilmesiydi.
Haberleşme araçlarının sınırlılığına rağmen, olabilecek kimi şehre dair olumsuzlukların önüne geçmek için güvenilir haberciler yola çıkarılır, işin esası öğrenilirdi.
ŞEHİR
Şehrin hakimiyetini elinde bunduran aile, paşa, bey, emir olmak üzere yetkili olan kimse, sınırları içinde olan toprağı, topraklarında yerleşik olan insanı koruma sorumluluğu taşırdı.
Şehrin her an kuşatılabilirliği göz önünde bulundurarak her türlü savunma tedbiri esastı.
İçme suyundan gıdaya, beslenen hayvanın yemine varıncaya kadar, daima ihtiyaçlar gözetilirdi. Olası bir durumda uzaktan yakına doğru halkın merkeze kaydırılması, boşalan yerlerin stratejik noktalarına savunma amaçlı insan gücünün yerleştirilmesi esastı.
Şehirlerin kalesinin muhkem hale birkaç gün içinde getirilmesi için zamanla yarışılır, destek kuvvetler için dostlara, çevreye haberci gönderilirdi.
Şehrin güvenliği için halk sınıflara ayrılır, gereken çalışmalar yapılırdı.
Şehrin kalesi, sarp bir alanda olduğu için çocuklar, yaşlılar ve kadınlar koruma altına alınsa da yapabilecekleri görevlerden sorumlu kılınırdı.
Düşman kuvvetlerinin özellikle yağmalara girişmemesi için tarım ürünlerinin depolanması gerçekleştirilirdi.
Kuşatma söz konusu olma halinde kale içinde yeterince evcil hayvan alınır, yemleri sağlanırdı.
İçme suyunu temin eden güzergâhın korunması, şehri savunmak kadar önemli ilk derecede vazifeydi.
Savunma için aciliyet arz eden demirci, marangoz olmak üzere silah ve alet yapanların çalışma alanları oluşturulurdu.
Bu şehre dair olumsuz bir haber durumunda şehir insanının kenetlenmesi, şehrin yetkilisinin danıştığı akil meclisin rahatça hareket etmesini sağlardı.
Şehir kuşatması söz konusu olmadığı halde bazen şehir yetkilisi olabilecek olumsuzlukları yerinde görmek, kendisine karşı olup fırsat kollayanları tespit etmek için de olağanüstü durumlar oluşturabilirdi.
Halk, gündelik yaşamda sivil, savaş ve kuşatma durumunda asker olma durumuna göre yetiştirilir, aldığı eğitimle hazırlıklı olma mecburiyeti içindeydi.
Şehrin yetkilisi, adil ve vicdanlı değilse böyle durumları daha adil bir yönetim için halkın kendisi oluşturur, gereken desteği dışardan talep eder, yetkilinin istediğinin tersini yapar, direnir, kendi içinde belirlediği isimleri baş seçerdi.
Günümüzde şehir araştırmalarını yaparken, kaynaklarda bu hususta fazla bilgiye rastlayamıyoruz.
Adeta kaynaklarda bu bilgilere ihtiyaç yok imiş gibi durumlar söz konusudur.
Denilebilir ki haberleşme araçları yaygındır, şehirler kendi başına beylik ya da devlet değil, içinde oldukları devletin bir parçasıdır.
Savunma, halkın değil askerlerin görevidir.
Vatandaş, en son silah altına alınacak güçtür.
Şehrin direnç noktaları kaleler olmaktan çıkmış durumdadır.
Şehirler hakkında bu gün dahi bir haber söz konusu olduğunda yaygın iletişim araçlarıyla durum kolaylıkla öğrenilr.
Haber, şehri ilgilendirdiği oranda şehir insanını bağlamaktadır.
Kira yükselmeleri, hayat pahalılığı, trafik kazası gibi durumlar halkın gündeminde daima canlıdır.
Öncesine ba?ılırsa rakamlar, hangi alanda olursa oldun, abartılıdır; Şehrin işgali için nüfusundan on kattan fazla düşman askerinin yola çıkması gibi.
SONUÇ
Sonuç olarak ne olursa olsun halkın içindeki dayanışma ve beraberlik ruhu, eskisi gibi canlılık arz etmez.
Günümüzde kitle iletişim araçlarına yansıyan her şehir haberini olduğu gibi kabul edenler yanında araştıranlar yok değil.
Bir şehrin tarihî geçmişi bilinirse, araştırmalara maya olacak güce erişilmiştir, doğrusu.
Bu gün bundan da çok mahrumuz.
İÇE DÖNÜK BİRKAÇ KIRIK CÜMLE
Biz, yine şehre dair çaba içinde iken, gelen kimi haberleri doğru bilen dostların haline bakıyoruz.
Küs olanlar, kendilerine kıymet vermediğimizi sananlar,...
ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ, bir gönül işidir, para kazanma ve kazandırma ticarethanesi değil.
Ne futbol takımı tutmuşuz ne siyasî bir parti mensubiyeti...
Biz, bir lux otelin önünden geçmişsek, otel bizim değildir.
Bir lokantaya yolumuz düşmüşse bulunmuşluğumuz olmuştur, kırk-elli kimse davet etmemişiz.
Arka fonda stad varsa bu bizim futbol oynamışlığımız manası taşımaz.
Kimi fotoğraf karelerinde varsak, o karede olanlarla aynı fikirlere sahip olmadığımız gibi...
Dostun akılsızsa düşmanın akıllı olanına danış...
Hayat, şehirde devam ederken şehir de bizim kaza da köy de mezra da...
Bu ifadeler, gönül zenginliğimizi ifade eder, doğrusu.
Biz ne bahis oynarız ne piyango bileti alırız..
Birileri işletildiğinin farkında değil.
Hem size bir haber getiren varsa kaynağını sormadan, doğruluğunu tespit etmeden,..
Şehir için yola çıkarken bunları hesaba kattık, onlarca yıl.