İsmini telaffuz etmek yaman ürkütüyor
Ey tat ve lezzetleri silen hakiki gerçeklik!
Soğuk yüzüne karşın,
Sıkça anıldığın mekanlarda, ne korku var ne keder
Asûde baharların müjdecisi,
Ebediyete açılan rahmet kapısısın.
Nazarımızdaki konumun bu
Sana kem gözle bakanın,
Kara kabusu olursun.
Zannederiz ki gelmezsin
Uzaklarda hep arar seni gözler
Biz bizi sadece oyalarız.
Oysaki bize bizden daha yakın,
Kaşla göz arasında tetikte bekliyorsun.
Az gülüp çok ağlamak lazımken,
İbre aksine dönünce, ipin ucu da kaçtı.
Sudan sebepler birbirini izledi
Ve bağlandı basiretimiz.
Kök şeref iken fıtratın,
Şerefsizlik çukurunda debelenmeye başladık.
Hiç kusura bakılmasın, hedefi olmayan yelkenliyi
Hangi rüzgar menzile ulaştırabilir?
Bugün yaparım, yarın hallederim bahanesi
Otağ kurmuş zirvelere.
Koruyucu zırhlarla korunmak akıllılık işi,
Zira yolumuzu kara lökün
Ne zaman keseceği meçhul.
Daima teyakkuzda beklemek
Erdemlikten öte, kurtuluşu muştulayan
Fıtri duruştur.
Her an beklenen vakitsiz misafiri,
Tadınca nefisler
Fani ömür biter
Kapanır yavaş yavaş,
Tapılmak istenen dünyaya doyumsuz gözler.
Uzun bir güz dönemine girilir,
Hazan yeli ise çoktan başlamıştır.
İnsan yapıp ettikleriyle yüzleşince,
Derinden bir pişmanlık duyar.
Keşkeler dönemi, ayyuka çıkar
Ama;
Kapıya dek gelen imkanların
Hakkı verilmediğinden
Yerini boş kuruntu,
Varılması olmayan hayaller doldurur.
Eyvahlar çekilir lakin,
Bağlantılar kopmuş
Atı alan ilk saniyeden uçup gitmiştir.
Görülür ki paha biçilmez sermayeler,
Hep hiç uğruna heba edilmiş, gitmiş.
Ona nasihat ve ibret alma
Gözüyle bakılmalı
Kuş, çiçek, yaprak dağılmadan uyanmalı
Herkese ağa denmeli
Bilakis ağamızın yeri ve konumu ise ayrı olmalı
Fırsatı ganimet bilelim
Bugünlerin elimizde birer
Fırsat olduğunu kabullenelim.
Her çiçekten, bal toplanmaz doğru
Lakin bal saçan çiçekleri de görelim.
Müflis konumuna düşmemek için
İki dinleyip, bir söylemekle yetinelim.
Amiyane tabirle,
Masada kazanıp, sahada kaybetmeyelim.
Tavrımız;
Dilimizi malayani şeyleri konuşmaktan koruyup,
Susanlardan olalım.
Kimse tamamlamadı dokuduğunu,
Hep yarım kalır işler.
Titizdir görevinde o
Öne almaz, hiç ertelemez
Vakti zamanı gelince
Saniyeler geciktirmeksizin,
Ayırır
Ulu emaneti, narin bedenden
Çare olaydı
Güç sahipleri arar bulur,
Tatmazlardı acı ölümü.
Mademki Kafdağı'na ermek için
Yoktur Zümrüd-ü Ankamız
O halde takva libasıyla süslenip,
Beklemektir ölümü…