Dünkü yazımda genel merkezdeki değerlerimize değinmiştim.

Bugün ise yerelde yani taşradaki değerlerimizi anmak ve hakkını vermek gerekir diye düşünüyorum. Elbet teki 4688 sayılı kanun çıkmadan önce Rahmetli M.Akif İNAN ile birlikte cefakar dostlara öncelik vermek lazım.

Çünkü onlar ilkler ve temel taşlarıdır. Hemen belirteyim çıkarılan yasa yani 4688 yetersiz ve dar olduğundan dolayı beraberinde bazı sıkıntılar da getirmiş ve kimse kolay kolay sendikada görev almak ve yönetici olmak istemiyordu. Bu sıkıntılara rağmen bu değerli arkadaşlarımız işi omuzlamış ve tüm baskılara rağmen pes etmeyip davalarına sahip çıkarak memur sen'in bu günlere gelmesini sağlamışlardır.

Bu anlamda davalık olan çok arkadaşımız vardı. Belki bazı arkadaşların mahkemeleri hala devam ediyordur. Ali Ferhat TÜRKMEN ilk yıllarda ağır yükü omuzlamış gücü nispetinde katkı sağlamıştı, şu sıralar Ş.Urfa belediyedesindeki müdürlük görevine devam etmektedir. Mehmet SARMIŞ hocamız sıkıntılı zamanların dava adamı, hocamız da bazı sorunlardan dolayı baş ağrısı çekmişti, şimdi Milli eğitim müdürlüğünde müdür yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Ahmet KAYTAN'IN bir ara Bem bir sen genel merkezinde görev alması nedeni ile Ş.Urfa Bem Bir Sen şube başkanlık görevini yürüten Rahmetli Şeyhmus KARATAŞ'I da Rahmet ve şükranla anıyoruz.

Ayrıca Büro Memur Sen genel merkezinde yıllardır görev yapan ve bu sendikaya ciddi emekleri ve katkıları olan A.Kadir ÇİÇEK kardeşimizi de şükran ve teşekkürle anmak lazım. Yine Bayındır Memur Sen genel başkanlığını halen yürüten değerli hemşehrimiz A.Hadi KARASAPAN beyefendi'yi hatırlamak, hakkını vermek ve teşekkür etmek gerekir.

Aslında lokomotif olan yani yükü omuzlayan ve çeken, göğüs geren, sıkıntıları en fazla yaşayan taşra teşkilatıdır. Bunu en iyi bilenlerden biri de şahsımdır. Çünkü ben, bunu çok yaşadım. Değerli dostlarım Mustafa TEPE ve Mahmut ATÇI'NIN telkinleri ile Eğitim Bir Sen'e üye olduğum zamanlar Urfa'da 36 kişiydik. O, zamanlar ilk yıllar olması münasebeti ile sendikal anlamda çok ama çok sıkıntılı günlerimiz olmuştu. Sendikanın parası olmadığı için tüm harcamalar cepten yapılıyordu. O zamanki Eğitim Bir Sen Urfa başkanlığını Mehmet AYDOĞDU yapıyordu. Sonra seçim sürecinde yerini Necmettin ÇETİNTAŞ hocaya bıraktı. Her iki başkanızı da anıyoruz.

Necmettin hoca bir süre hizmet ettikten sonra bazı nedenlerden dolayı yerini çok değer verdiğim Suphi ÇİÇEK hocamıza bıraktı. Suphi hoca ile birlikte 1. dönem Vehbi UZUNDAĞ, Mahmut KAYA, Müslüm KARABULUT, Mehmet GÖBEK ve Meral hanım 2. Dönem ise Rahim IŞIK, Ali DUTLUOĞLU ile birlikte acı ve tatlı hatıralarımız olmuş ve büyük başarılar elde ederek üye sayımızı tabiri caiz ise sıfırdan başlayarak 2 bin beş yüz sınırına getirmiştik. Bu ekibe de minnet borçluyuz.

O, sıralar Memur Sen il temsilcisi Mustafa TEPE, Sayın TEPE'NİN Memur Sen'e katkıları çok büyüktür, Sayın Mahmut ATÇI ve Mahmut KAÇAR ile birlikte Sağlık Sen Urfa şubesini kurup çok büyük başarılara imza attılar. Bem Bir Sen şube Başkanı ise Sayın Ahmet KAYTAN yürütüyordu. Büro Memur Sen başkanlığını ise, şu sıralar sağlık müdür yardımcılığı görevinde bulunan Sayın Said KOYUNCU kardeşimiz yapıyordu. Sayın koyuncu genel seçim sonrası vekil danışmanı olunca, yerine o zamanlar Bozova da görev yapan şimdi ise, Adıyaman'ın TUT ilçesinde mal müdürü olarak görev yapan Vedat AKILLI, kardeşimiz, bu görevi devir alıp sendikasını olması gereken yere getirdikten sonra başkanlığı Fethi AKBULUT kardeşimize bıraktı.

Yine olmazsa olmazımız olan Diyanet Sen Urfa il başkanlığını değerli dava arkadaşları ile birlikte yürüten, değerli insan Şıhmüslüm AZİZOĞLU, Şube sekreteri Mehmet CENGİZ, yönetim kurulu üyeleri, Şeyhmüslüm ALTINSOY, Mehmet BOZKUŞ, Rahmetli Ali BAKAY, Hamit İREN üstün çalışmaları neticesinde Türkiye de ilk yetkili sendika'yı bu değerli kadro elde etti. Bu arada sendika çalışmalarından dolayı sekreter Mehmet CENGİZ, Erzincan'a sürgün edilmiş, üç ay sonra ancak tayını durdurulabilmiştir. Tayin durdurmada en büyük etken Sayın Mustafa Tepe olmuştu. Bu süre içerisinde tayın durdurma çalışmaları sürdürülürken, Diyanet Sen Genel Başkanı İsmail KARAKAYA'NIN ideolojik yaklaşımı ile ne olmuş yani, bir Kürt Sürgün edilmişse ne olur, lafı hafızalarda iz bırakmıştır. Öyle ki Memur Sen Diyanet sen'in yetkili olması münasebeti ile ancak toplu sözleşme toplantılara katılabiliyordu.

Bunlar az şey mi? Geçmişine bakmayan, geleceğine yön veremez, geçmişinin değerlerine değer vermeyen, miras yedi misali, hareket eden bir ekip, vefasızlıktan kalplerde mahkûm olur. Memur Sen'in temelinde temel kazan, temele taş getiren, kum getiren, binayı sağlam diken ile hazır dairede oturanları tefekkür etmeye davet ediyorum.

Bir oluşumun artı eksileri olabilir. Kim hayırlı bir davada emek vermişse, karşılığını mevladan alacaktır. Ancak vefa denilen olguda unutulmamalıdır. Geçmişini değerleri ile hatırlayan, miras yedi olmayan hakkın savunucusu, mazlumun nefesi olan, anlayışla, haydi Memur Sen ailesini daha yükseklere taşıyalım.

3. Yazıda görüşmek dileklerimle…