Allah'a sonsuz şükürler olsun ki tekrar yazmayı ve sizlerle beraber olmayı nasip etti. Yaklaşık olarak 4 aydır sağlık sorunlarım nedeniyle sizlerden ayrı kaldım. Birkaç operasyon neticesinde, dostların duası, Rabbimizin merhametiyle şimdi biraz daha iyiyim. Hastalık tam olarak geçmiş değil ama siz değerli İnsanların, dostların duası, doktorlarımın çabası ile Rabbimizin merhametiyle eski sağlığıma kavuşacağım inşaAllah. Bu vesileyle rahatsızlığımın başlamasından şimdiye kadar dua eden, ziyaretime gelen, maddi destekte bulunmak isteyen tüm akraba, dost ve arkadaşlardan Allah sonsuz razı olsun. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Allah dostların eksikliğini vermesin…
Adolf Hitler'in bir sözü ile başlamak istiyorum: "zaman gelecek, öldürmediğim her Yahudi için bana küfür edeceksiniz" o gün bu gündür diye düşünüyorum. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, duygularımızın kabardığı, yüreklerimizin yandığı bir zaman dilimindeyiz.
Vicdan, merhamet sahibi olan her insanın yüreğini yakan soykırıma şahit oluyoruz. Şehit edilen Filistin sayısı bu tarih itibarıyla 21 Bin deniliyor lakin enkaz altında kalanların sayısını da Allah bilir. Filistin katliamları bizleri derinden yaralıyor. Aslında bu katliamları yaptıran büyük Şeytan ABD küçük Şeytan İsrail'e yaptırıyor. Artık aleni bir şekilde karşılıksız para ve silah veriyor. Evler, okullar, hastaneler, dar sokaklarda oynayan çocuklar gece gündüz bombalanıyor… Bütün dünya yaşananlara seyirci kaldığı için değil… Güçlü olana kimsenin sesini çıkaramadığından da değil… Bütün bunların geçmişte o kadar "tekerrür etmişliği" var ki; sadece acının dışında kalanlar değil, yarası devamlı kanayanlar da "çaresizliğe alıştığı" için…
Elbette direniş hep var, var olacak. Evlerini boşaltmamak için mücadele edenler, sokak çatışmaları, farklı şehirlerde meydanları dolduranlar ve sonrasında "demir kubbe zannedileni" aşabilen birkaç rokete karşılık son teknoloji füzelerle ve ne oldukları tam olarak "açıklanmayan" korkunç silahlarla vurulan siviller… "Demir kubbe zannedileni" aşan roketler bile daha çok işgalcilere hizmet ediyor. Katliam ve vahşet bir anda "tarafların çatışması gibi servis ettiriliyor dünyaya" Elbette umut da hep var; batı basının tüm çarpıtmalarına, sosyal medya sansürlemelerine, algı oyunlarına, Birleşmiş Milletlerin ve devletlerin sessizline rağmen sivil tepkilere ve protestolara şahit oluyoruz. Bence asıl önemli soru şu: protesto etmekten başka ne yapılabilir? Gerçekten çaresiz miyiz, yoksa çaresizliğe mi inandırıldık? Yapılabilecek en güzel sivil hareketlerden biri olan, hatta caydırıcı etkiye sahip eylemlerin başında işgalci ülkelerin ürünlerini boykot etmek geliyor.
Bugüne kadar İsrail başta olmak üzere pek çok ülke için boykot kampanyaları başlatıldı ancak belli bir süre sonra unutuldu. Boykota devam etmeliyiz. Bu unutkanlığın bir sebebi de "çaresizliğe alışmak" kadar alışkanlıkların bizi çaresizce kuşatmış olması. Bugün hepimiz ölen çocuklar için ağlıyoruz ama yarın standartlarımızdan, damak zevkimizden bile feragat edemiyoruz.
Gündem hızla değişirken/değiştirilirken toplumun aynı duyarlılığı koruması mümkün olmasa da bugün, bir şey yapmak adına "alışkanlıklarımızı" masaya yatırıp, onları yeniden şekillendirebiliriz. Filistin'den, tüm mazlum coğrafyalardan gelen görüntülerin "dokunduğu vicdanlarda" alışkanlıkları değiştirmek için rehaveti ve ataleti yenilgiye uğratacak irade de kalmış olmalı.
Her birimiz "kurtulması mümkün alışkanlıklar listesi" hazırlayarak ve onların yerine uzun vadede alternatifler geliştirerek sözde demir kubbeleri roketlerden daha fazla aşacağız belki de. Bizim vazgeçilmez zannettiğimiz alışkanlıklarımızdan kurtulabildiğimiz nispette sadece ruhumuzu değil, Kudüs'ü ve işgal altındaki tüm şehirleri özgürleştireceğiz; "yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer" gibi. Hakikati rahatlıkla çarpıtanlar için "eylemlerin sürekliliği" ile baş edebilmek o kadar kolay olmayacak zira; işte bu sebeple nelere "alıştığımız" da önemli, bizi neye alıştıramadıkları da… Bu yüzden "bir tek benimle ne olur ki" düşüncesi yerine, "bir tek kendimle kaldığımda verilecek cevabım var mı" düşüncesi daha baskın olmalı hesap gününe inanan herkes için... Selamla Kalın Selamette Kalın.