Dün izlediğim bir video üzerine kendi içimde başlayan bir hesaplaşma var. Kendimi sorguladım hatta hiçte yumuşak davranmadım. Vardığım sonuç ise hüsran.
Videonun içeriğinden bahsetmek istiyorum önce. Şehit Piyade Astsubay Yusuf Ataş videoda arkadaşlarına; bir kız çocuğu hayali olduğunu söylüyor. Öncesinde şehit olursa lösemili bir kız çocuğunun tedavi masraflarını, hatta tüm hayatı boyunca eğitim masraflarını karşılamalarını vasiyet ediyor. Ayrıca bayramlarda anne-babasının ellerini öpmelerini istediğini anlatıyor. 'Vasiyetim budur ' diyor.
Ailesine ev, araba gibi şeyler istemiyor. Yada kendine dair bir beklentisi yok. Ne ailesi, ne canı? Hepsinin önüne koyulmuş bir vatan sevdası. Durdum ve dedim ki kendime; ne kadar hatırlıyoruz şehitlerimizi, ne kadar emanetlerine sahip çıkıyoruz?
Bir yakınımızı ziyaret eder gibi gittik mi hiç bayramlarda şehitliğe? Büyüklerimizin ellerini öperken hiç aklımıza geldi mi evlatlarını vatan için toprağın koynuna koyan anne-babalar? Evlatlarımızın başlarını okşarken, yetim-öksüz kalan şehit emaneti yavruları hatırlayıp titremedi mi hiç ellerimiz? Akşam haberlerinde geçen birkaç saniyelik görüntülere dayanamazken, nasıl unuturuz ateşin düştüğü yeri? Niye yetti bize, arkalarından sadece üç İhlas bir Fatiha okumak?
O kadar çok şey borçluyuz ki.. Mesela, kapatın gözlerinizi evinizde oturuyorsunuz. Pardon oturabileceğiniz bir eviniz yok. Sağınızda solunuzda bombalar patlıyor. Ne canınız ne malınız ne namusunuz güvende. Düşünmesi bile zor değil mi?
Evet, sıradanlaşan bir cümle olacak ama o şehadet şerbetini içen aslanlar olmasa, yaşayacağımız sahneler maalesef bunlar olacak. Tıpkı Irak, Suriye ve Ukrayna'da olduğu gibi.
Bazı akılsızların dediği gibi 'Bu onların mesleği, dünyanın parasını alıyorlar' deyip geçemeyiz. Biliyoruz ki kimse para için canından geçmez. Geçemez. En önemlisi Allah rızası, vatan sevdası için yaşayıp, ölmek de herkese nasip olmaz.
Ne yapabiliriz peki? Çok zor değil aslında. Hani şu manasız bir şekilde numaralandırılan caddelerimize, sokaklarımıza şehitlerimizin isimlerini verebiliriz. Öğretmenlerimiz; öğrencilerine vatanı, bayrağı, şehadeti anlatırken şehitliği ziyaret edebilir.
Yada yine şehit aileleri tespit edilip, gidip gönülleri alınabilir, çocuklarının başları okşanabilir. Biz anne-babalar yavrularımızla şehitlerimiz için dua ederek çocuklarımıza bu konuda hassasiyet kazandırabiliriz.
Yani anlayacağınız yapılabilecek çok şey var. Önemli olan sizin neyi seçtiğiniz, nerde durduğunuz, nereyi vatan saydığınız. Bizler üzerimize düşeni yapmalıyız. Şehitlerimizin emanetlerine, vasiyetlerine sahip çıkmalıyız.