Sürekliliğin vermiş olduğu kanıksamayla birlikte, koronavirüs kaynaklı ölümler gündemde geri plana düştü. Sağlık Bakanlığı'nın son açıkladığı verilere göre; (9 Ekim 2021) son 24 saatte 348 bin 856 Kovid-19 testi yapıldı, 28 bin 645 kişinin testi pozitif çıktı, 206 kişi yaşamını yitirdi, iyileşenlerin sayısı ise 24 bin 217 oldu.
**
Yine Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2 doz aşı olmuş 18 yaş ve üstü nüfus oranı yüzde 74.36'ya ulaştı. 1. doz aşı yapılma oranı ise yüzde 87.75. Bu hesaba göre 18 yaş ve üstü nüfus aranı baz alındığında aşı yaptırmayanların oranı yüzde 13,39.
**
Aşılama bu denli yaygınlaştığı halde, ölüm oranları neden sürekli artıyor? Televizyonlarda, haber, tartışma programlarında, gözümüzü çevirdiğimiz her yerde yapılan onca çağrının ardından millet aşı yaptırdı.
**
Önce aşı olan herkes kefeni yırtacaktı. Sonra doz olayları devreye girdi. Birinci doz şöyle koruyor ama garanti olsun diye ikinci dozu olmakta fayda var çağrılarıyla millet ikinci dozu vurdurdu. Şimdi üçüncü doz çağrıları yapılıyor. Dördüncü, beşinci, altıncı dozlardan bahsediliyor. Bunun adı 'Biyolojik Savaş' değil de nedir? Üretici firmalar tüm dünyaya ilaç pazarlıyor. Pazar sıkıntısı yok, virüs herkese bulaşıyor!
**
Son olarak 'Şu aşı, 3 ay koruyormuş, diğeri 6 ay koruyormuş' diye yayınlar yapılmaya başladı. Tüm bunları hayra alamet olarak görmüyorum. Çünkü ben ve aile fertlerim de 2 doz aşı vurdurmamıza rağmen koronavirüse yakalandık.
**
Oysa neredeyse 1 yıldır 'Çıktı çıkacak, çıkıyor, seri üretimde, vurulmaya başladı, dağıtılıyor' denen TÜRKOVAK'ı bekledik durduk. Beklenen bir türlü gelmeyince 'Sorumluluk imzalarımızı atarak' bu aşıları yaptırmak zorunda kaldık.
**
Soğuduk yani… Neyden soğuduk? Algılardan, bilgi kirliliğinden yorulduk artık. Çocuklarımız, yaşlılarımız için endişelenmekten yorulduk. Her önüne gelenin bir şey söylediği bir atmosferde vatandaş ne yapsın?
**
Selam ve dua ile kalın sağlıcakla..