Montesquieu'nun tarifine göre, dalkavukluk devlet adamlarının çevresinde bir çemberdir. Kişinin çevresinde yer aldığı devlet adamının her lafını tasdiklemesi… İkiyüzlü hokkabazlık gibisinden karakter düşüklüğü… Dalkavuklar ekseri devlet adamlarının muhitinde toplanmış olurlar. Buna karşılık, kavuk sallayan dalkavuklara fırsat tanınmasının yaygınlaşması üzerine, bakın şair ne diyor:

Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye, kavuk sallamayınca,
Liyakat görmesi ... olanındır.

Devteşti Mahallesi ismi ile müsemma, dev bir mahalle. Emsalleri gibi o da çok ihmal edilmiş, adeta unutulmuştur. Kalabalık nüfusu ile birçok ilçeyi geride bırakacak büyüklüktedir. Ucu bucağı görünmez, içinde en az 3-4 mahalleyi barındıran, devasa bir yerleşim alanıdır. Daha iyi bir hizmet görmesi adına, mahallenin bölünmesi gerektiğini yetkililer görmüyor mu? İlla birilerinin bunu dile getirmesi, zorlaması mı gerekiyor? Neden hak ettiği değeri layıkıyla almıyor? Bu yerleşim alanı 3-4 mahalleye ayrılmasa da acilen 2 mahalleye ayrılması elzemdir. 25 metrelik çevre yolunun batısı bir, doğusu bir olmak üzere, hizmetin gelebilmesi açısından 2 bölgeye bölünmesi şarttır. Birileri ayırır dedik ve bugüne dek sustuk. Artık tek bir mahalle olarak, bundan böyle hala devam ederse, ayırmayan veya ayırmak istemeyen yetkililer utansın, utanması varsa…

Devletin muhtarlık kurumunu, aşırı derece cazip hale getirmesi yüzünden, muhtar seçilebilmek için, şu an on civarında muhtar adayı görünüyor ve bu sayı daha da artabilir. Bu işi yapmak isteyen muhtar adayları, hizmet etme sevdasından ziyade, başka gözle yaklaşıyor. Maaşı, sigortası, itibarı, sekreteryalığı gibi dünyalık nimetlerinden yararlanmak amacındadırlar. Birinci defa seçilen, daha bu işin peşini bırakmak istemiyor, ikinci ve üçüncü sefer seçilmek istiyor.

Muhtar adaylığına soyunan kişi; girişken, yardımsever, liyakat sahibi, gözü tok, mahalleye zaman ayırabilecek nitelikte olmalı. Seçildikten sonra muhtar görevini, ek iş olarak değil de asli vazifesi olarak görmesi gerekir. Emlakçılık, oto alım satımı, manifaturacılık ya da başka bir ticaret yapma yolu buluyor. Artık bu tür hizmetleri engelleyici meşgalelerden, uzak durması lazımdır. Yoksa mahalle hizmet almama noktasında yerinde saymaya devam eder.

Duyduğum kadarıyla, Direkli Mahallesi Muhtarı Mehmet Kestop; yaptığı hizmetleriyle halk tarafından sevilen, tuttuğunu koparabilen, cesur, atılgan, gözüpek, işin ehli bir insandır. Allah böyle hizmet aşkıyla yanıp tutuşan muhtarların sayısını arttırsın. Tebrikler sana güzel insan…

Muhtarlık böyle de belediyecilik farklı mı? Hani seçim vaadleri, yüksekten atmalar, halkla birebir görüşme, sorunları yerinde çözme, iki ayda bir halk meclisleri oluşturma, kapıların herkese açık olması gibi söylemler? Külliyen yalan değilse de kısmi olarak da inandırıcılığı yok. Bir dönemin sonuna geldik, daha Haliliye Belediye Başkanını ve ekibini mahallede görmedik. Hani 'ahde vefa' diye bir söz vardır. Bu 'vefa' İstanbul'da bir semtin ismi olmamalıydı. Görevine yeni başlayacak olan Belediye Başkanı ve ekibi umarız sözlerinde dururlar, vaad ettikleri hizmetleri gerçekleştirirler. Tecrübeler gösteriyor ki memleket işi, gönül işiymiş. Gönül birlikteliği olursa, bu işin üstesinden gelinmesinin zor olmayacağını göreceğiz.

Daha önce de birkaç tespitte bulunmuştum. Lakin hiçbirisi kale alınmadı. Acaba diyorum, yazdıklarımız yetkili merciiler tarafından okunmuyor mu? Halkla İlişkiler Müdürlüğü, basın birimleri bünyesinde çalışanlar, yoksa kasıtlı olarak mı bu yazılanları gerektiği yerlere ulaştırmıyorlar? 'Güvenseniz de kontrol edin' diye yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz. Devteşti Mahallesi'nde bulunan Süleymaniye Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne bitişik, yüksek gerilimin altında, içler acısı haliyle bir park vardır. Çimlenme yapılmadığı için, her yağış sonrası toprağı kayıp gidiyor. Ekilen ağaçlar ise bakımsızlıktan, herhangi bir gelişme göstermeyip, bodur kalmışlar. Temennimiz en kısa sürede gerekli hizmetler yapılır, elli bini aşkın nüfusuyla mahalle hak ettiği değeri alır.