Kimi televizyon kanalında iktidara muhalif bazı eleştirilerde inanç değerlerinin hedef alınması dikkat çekici hale geldi.

İktidarla meseleniz, sizinle iktidar arasında.

Birbirinize söyleyeceğiniz ne varsa sandığa yansır?

Kur'an-ı Kerim'de depremi işaret eden süre mevcut.

Ne istenir, inançtan ve değerlerden?

Bu densizliklerinize son vermeme, sebebiniz malûm.

Sahada olmayan, yardıma koşmayan, elini taşın altına koymayan sımsıcak evinde inanç değerlerini eleştiriyor,, kinini kusuyorsa aynadaki suretine bakmalı.

Biz de okuduk, okuduğunuzu ima ettiğiniz okulları.

İnsanlıktan nasipsiz kimisi, "Bilim bilim" diye sayıklamaya başlarken, onların mezun ettikleri- haklı var sayalım- kaç depremzedeye yardımcı oldu?

Bu yapıları onaylayanlar kimdi, hangi okullardan mezun oldu?

Bu depremde enkaza dönüşen yapıları kim tescilledi?

Kim demirden, çimentodan çaldı?

Kim, bu zemin uyumsuzluğuna göz yumdu?

Kim ya da kimler?..

Bu durum, son yirmi yıla mı mahsus, kırk yıla mı?

Verin, bu soruların cevabını!..

Hem siz rahat olun hem de millet!..

" Vurun Abalıya!." diyerek, palazlandığınız noktalarda seslerinizi yükseltmeniz, araya inanç değerlerine saygısızlığınız neyin nesi?

Kimse sizden saygı beklemiyor, emin olunuz.

Varlığınız, yokluğunuzla birdir, nazarımızda.

"Başkası sevinsin." diye amuda kalkmalarınız, tahammül edilecek sınırı aştı.

Siz, bu kış ortasında çaresiz, kolu-kanadı kırık insanımıza hakareti, kelime oyunları arkasına sığınarak yaparken kimden, kimlerden alkış bekliyorsunuz?

İktidarla meselenizi sandıkta çözün.

Bu mazlum ve mağdur insanımızın yakasından elinizi çekin, bir kere.

Ahlâkî vasıflarını kaybetmiş kimileri, yaptıkları açıklamalara dikkat etmeli.

Olabilecek kimi istenmeyen hadiselere çanak tutanlar, yarın-öbür gün ellerini oğuşturanları sevindirecektir.

İktidara muhalif olabilirsiniz, olabiliriz, olmayabiliriz...

İnsanî vasıfların dışına çıkmanın, sadece her şeyi kendilerinin bildiğini iddia eden beyzadeleri, bir deprem çadırında bir hafta zorunlu ikamete tabiî tutma mecburiyeti olsaydı, keşke!..

Dilin kemiği yok!..

Konuşmak kolay!..

Bari, bir susun!..

Depreme bir kaz tüyü ağırlığınca insanî yardım sunmayanlar susuverse...

Zor günler beklenirken depreme alkış tutan eller öpülmeli mi kırılmalı mı?

Hiç bir şekilde siyasî tarafgirliği bulunmayan, sade vatandaş olarak düşüncemiz, budur.

Profluk, kişinin meslekî unvanıdır.

Bu unvan, depremle ilgili değilse ilgili olan konuşsun.

Gazeteci soru sorar, haberini yapar.

TV Program Sunucusu, Habercileri bir âlem.

İktidarı seven her şeyin mükemmel, iktidara muhalif olan her şeyin berbat olduğunu savunup durur.
Eksiklikler vardır, organizasyonlarda olumsuzluklar ilk gün yok değildi.

Bu bir şehir değil, on şehir ve iki yüze yakın ilçe, binleri aşan köy...

Bir devlet büyüklüğünde alan.

Seksen bir şehrin, sekizde biri.

Yapılanların olumlu yönleri yoksa, ortada olanlar nedir?
Kaş yaparken göz çıkarılmaya!..

Sevip sevmemeniz, iktidara alkış çalıp çalmamanız sizin bildiğiniz bir iştir.

İnanç değerlerini süflî emellerinize garnitör yapmanız affedilemez, durumdur.