Seddülbahir'den sonraki durağımız ise özellikle Urfa bölgesi askerlerinin yoğun olarak bulunduğu 72. Alay şehitlerinin de metfun bulunduğu 57. Alay şehitliği oldu. Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal'in komutasında 57. Alay ile birlikte savaşan 72. Ve 77. Alayların şehitleri de burada vatanın dört bir tarafından gelen ecdat ile birlikte yatıyor. Çanakkale Savaşlarında bilinen ve kayıtlara geçen 393 Urfalı şehidin ismi geçiyor. Urfa merkez, Suruç, Harran, Akçakale, Birecik isimleri bu vatanın Türk, Kürt, Arap demeden bütün İslam Ümmetinin ortak vatanı olduğunu bir kez daha göstermesi açısından tarihten gelen bir gerçekliğe şahitlik ediyor.
Günümüzde bizleri suni sınırlar ile bölen emperyalistlerin tezgahlarının nasıl devam ettiğini bir kez daha hatırlatıyor. Çanakkale'deki İslam coğrafyasından gelen şühedanın memleketlerine bakınca Prof. Dr. Mehmet Çelik'in " Özellikle İngilizler 1.Dünya savaşından sonra bu İslam coğrafyasını sömürmeye devam etmek için diğer batılı güçler ile birlikte suni sınırlar çizerek suni devletler oluşturup bu devletlerin başına da kukla yönetimler getirerek zulüm ve sömürülerine devam etmekle kalmayıp bu coğrafya üzerindeki Araplara, Türkler sizi 600 yıl köle olarak kullandı. Türklere, Araplar size arkadan hançerledi!" gibi fitne ile birbirine karşı çok adi bir propaganda ile sürekli kışkırtarak sürekli çatışma ortamları oluşturmuş ve bu çatışmalar neticesinde de bölgenin petrol ve maden kaynaklarını sömürmeye devam etmektedirler" sözleri aklıma geliyor.
Maalesef Ortadoğu coğrafyasına baktığımız zaman bu emperyalist propagandanın ne kadar tuttuğunu ve işe yaradığını görmemiz mümkün. İşte; Suriye Irak, Mısır, Filistin.. Ülkemize baktığımız zaman da ASALA, PKK, DAEŞ, FETÖ gibi örgütlere ve meydana getirdiği yıkım, gözyaşı ve enerji kaybına baktığımız zaman oyunun ne kadar büyük, hesaplı olduğunu görebiliyor.
Halbuki; Malazgirt'i, ve Alparslan'ın ordusundaki Kürt Süvarileri, Selahaddin-i Eyyübi'yi ordusundaki Türkmenleri, Kürtleri, Arapları, Libya savaşlarındaki aşiretleri Şeyh Sunusiyi, Ömer Muhtarı, Çanakkale'yi ve Osmanlı coğrafyasının dört bir tarafından gelen yiğitleri, Kut tül-Amere savaşında Osmanlıya yardım eden Arap aşiretlerini, Uceymi Sadun Paşayı, Medine'yi terk ederken Medinelilerin Fahrettin Paşaya, Filistin'i terk ederken Filistinlilerin " bizi kimlere terk edip nereye gidiyorsunuz" feryatlarını, Kurtuluş Savaşında Türk, Kürt, Arap demeden gavur Ege'ye döktüğümüzü bilebilseydi ve bu tarih şuurunda olsaydık ne suni sınırlar olurdu ne de bu coğrafya da kan ve göz yaşı olurdu.
İşte Çanakkale ve buraya düzenlenen gezi programları bu kardeşlik şuurunun öğrenilmesinde çok önemli bir mekan. Türkiye'de bir zihniyet değişiminin eseri olarak artık her etnik kimlikten mezhebe her siyasi görüşten yediden yetmişe vatandaş Çanakkale'ye koşuyor. İşte bu tardih şuur ki 15 Temmuzda sağcısını solcusunu, laikini dindarını, açığını kapalısını tanklara karşı sadece yüreği ile tankların karşısına çıkartıyor.
Gezi izlenimlerinin yanı sıra kişisel düşüncelerimi de arada aktarıyorum, çünkü Çanakkale gezisi ister istemez geçmişle günümüz arasında bir muhasebe ve akabinde bir muhakeme yürütmenize sebep oluyor. İnsan ister istemez neden şimdiye kadar Çanakkale, Kut tül Amare ve daha bir çok kardeşlik destanı bize anlatılmadı diye düşünüyor.
Yorumlarımızdan sonra gezi programımıza dönersek; 57. Alay Şehitliğinden sonra Çanakkale Panoramik Müzesi izlenimlerimizi aktarmak isterim. 11 Etaptan oluşan Çanakkale Panoramik … tam bir ses ve görsel ziyafet içersinde kendinizi tam olarak Çanakkale savaşının içersinde buluyorsunuz. Özellikle bir etap içersinde oluşturulan siperlerde inanın ben kendimi tam da birkaç saat içersinde hücuma kalkarak şahadet mertebesine ulaşacak olan o şehitlerin ruh hali içersinde kendimi buldum. Ya Rabbim bu ne ruh halidir! Siperdesiniz ve bir kaç saat hatta birkaç dakika içersinde öleceksiniz! Biz maket siperlerde iken bu ruh haline bürünürken ve değişik bir haleti ruhiyeyi bürünürken ya o anları yaşayan şühedanın haleti ruhiyesi nasıldı acaba? Allah mekanlarını cennet eylesin, o şehitler hücuma kalkmadan önceki 5-10 dakika içersinde neler düşünüyordu kim bilir? Aslında bu ruh halini "
Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur."
Ne kadar güzel özetliyor.
Panoramik Müze gezisinden sonra hemen oradaki Müzeyi gezdik. Bir metrekareye 6.000 merminin nasıl düştüğünü gözlerimiz ile gördük. Havada çarpışan mermilerin gerçek olduğunu ve savaşın ne kadar dehşetli olduğuna bir kez daha gördüklerimiz ile şahitlik ettik. Ama yüreğimi yakan bir şeyi de bir kez daha görme fırsatım oldu. O da şudur; Müze'de İngiliz, Fransız, Anzak gibi gavurlara ait bir çok maket ve eşya varken maalesef bize ait eşyaların azlığı beni bir kez daha üzdü. Vatan için canlarını veren ecdadın hatırasını maalesef yaşatamamışız. Bu ecdada ve şühedaya yapılmış büyük bir vefazlık diye düşünüyorum.
Ayrıca daha önce de bahsettiğim gibi doğu toplumlarında maalesef yazma geleneği yoktur. İngilizler, Fransızlar ve Anzaklar hatıralarını yazarken Çanakkale Savaşına dair bizdeki yazılmış hatıralar ve kitaplar çok çok azdır. Bu durumda bizim bir eksikliğimizdir kanaatimce.
Değerli okuyucular ! Gelibolu'daki gezi programımızın ardından akşam üstü tekrar Çanakkale'ye döndük burada Çanakkale Valiliği tarafından Çanakkale Deniz Polisevinde katılımcılara verilen yemeğe katıldık. Burada katılımcılara seslenen ve bir dönem de Çanakkale Valiliği yapan Şanlıurfa Valimiz sayın Güngör Azim Tuna'nın Çanakkale Ruhu üzerine yaptığı konuşma gerçekten takdire şayan bir konuşma oldu ve bol bol alkış aldı. Bir diğer bol alkışı ise bizlere ve Çanakkale'ye gitmiş ve gidecek olan Şanlıurfalı katılımcılara ev sahipliği yapan Çanakkale Valisi sayın Orhan Tavlı aldı. Çanakkale Deniz Polisevindeki programın ardında bizleri sabah havaalanından alan otobüsler eşliğinde yine Çanakkale Havaalanına götürüldük . Bir günlük yoğun bir gezi programı sonrasında insanların bedenlerinde bir yorgunluk ama yüzlerinde Çanakkale'ye gelip şühedaya bir Fatiha göndermenin mutluğu ve huzuru vardı. Uçak işlemlerini beklerken Geziye katılan herkes nasıl etkilendiklerini bir birine anlatıyordu.
"Peygamberler Diyarı Şanlıurfalı Gençler Ecdadının İzinde" adlı program sonrasında o kadar yorulmuşum ki 2 gün boyunca dinlenmeme rağmen kendime zor geldim ve bu yorgunluğu sadece ben yaşamamışım. Geziye katılan tanıdık arkadaşlarım da aynı şekilde yorulduklarını ifade ettiler. Demek ki o ruh hali ile hiç kimse ne kadar yorulduğunu anlamamış bile.
Yorgunluklar gelir geçer ama önemli olan o geziden aldığımız feyiz önemli. Âcizane yıllardır görmek istediğim Çanakkale gezisinden çok şeyler kaldı benim gönül ve maneviyat dünyamda. Çanakkale'de teneffüs ettiğimiz " Çanakkale Ruhu" Türk, Kürt, Arap, Çerkez, demeden birlik olduğumuz zaman neler başarabileceğimizi tekrar görememe vesile oldu. Çanakkale gezisi sırasında oradaki ağaçlar bana şühedanın siliüeti gibi göründü ve İslam, vatan, bayrak, ezan uğruna canlarını feda eden ceddimizin aslında ölmediğini ve aramızda dolaştığını ve bize baktığını hissetmeme vesile oldu.
Kıymetli okuyucular! Çanakkale gezisi benim gönül dünyamda başka bir mevsime ve ruh haline vesile oldu. Bu ruh halini ve izlenimlerimizi sizinle paylaşmak istedik. Sürçü lisan ettiysek af ola.
Teşekkürler..
Gençlerimize , bizim gibi artık olgunluğa adım atan yaş grubuna ve toplum her kesimine bizi biz yapan değerlerimizi tanıma ve hissetme fırsatı veren,
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır"
düsturunca tarih şuurunu "Peygamberler Diyarı Şanlıurfalı Gençler Ecdadının İzinde" adlı program vesilesi ile hatırlatma imkanı sağlayan Başta Şanlıurfa Valisi sayın Güngör Azim Tuna'ya bu programın gizli kahramanı Haliliye Kaymakamı sayın Yusuf Ziya Çelikkaya'ya, gazeteci meslektaşlarımız Valilik Basın Danışmanı Reşat Uzun ve Valilik Basın Müdürü İbrahim Madenli'ye Çanakkale'de bizlere ev sahipliği yapan Çanakkale Valisi sayın Orhan Tavlı'ya ve oradaki tüm görevlilere, bu geziye sponsor olan Büyükşehir, Eyyübiye, Haliliye, Karaköprü Belediyelerine ve geziye emeği geçen herkese ayrıca geziye katılıp ta " Çanakkale Ruhu" ndan nasiplenip bunu gelecek nesillere aktaracak gezi arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun. -SON-