15.07.2016 günü Türkiye'de yaşanan hareketlilik saat on civarında medyaya yansıdı. Ardında bir darbe girişiminin yaşandığı ortaya çıktığında ağzından çıkan ilk sözcük şu oldu: Bunu önlemenin tek bir yolu vardır; o da halkı meydanlara çağırmaktır.
Zira her zaman olduğu gibi darbe yapmaya teşebbüs edenlerin halk bazında tabanları olmadığından kesinlikle emindim. Zaten tabanları olsaydı siyasi faaliyet içinde olurlardı. Darbe yapmaya teşebbüs etmezlerdi. Halka verecek hiçbir şeyleri olmayanlar ne fikri ve ne de siyasi faaliyet yürütebilirler. Dış güdümlü silahlı çeteler ancak darbeyle amaçlarına ulaşabileceklerini iyi bilirler.
Ancak bu halk daha önceleri defalarca iradesine yapılan darbelere karşı sessiz kalarak boyun eğmiş olmanın vebalıyla daha fazla yaşayamazdı. Bunu telafi etmek için bir fırsat eline geçmişti. Bunu iyi değerlendirmeliydi. Nitekim öyle de yaptı. Canı pahasına bu menfur darbeyi önledi. İradesine ve ülkesine sahip çıkarak onurunu ve şerefini korudu. Halk göğsünü siper etti ve hayasızca akını durdurdu. Bundan böyle bu halka kimse dışarıdan bir şey dayatamaz. Dayatamayacaktır. Gerçek şu ki bu bir öze dönüş hamlesidir.
Ne ki; bugün iradesine sahip çıkma adına meydanlara inen halk,farklı kulvarlara yönlendirilmek istenmektedir. Meydanlarda halkın amentüsüne aykırı bir hayat felsefesinin telallığı yapılmaktadır. Güya halk demokrasiyi korumak için meydanlara koşmuş! Hayır bu asla doğru değilidir. Halk doksan yıldır kendisine yapılan dayatmalara hayır demeyi başarmıştır. Çağıranlar demokrasi nöbeti diye yaftalasa da halk bu ecnebi kavramdan beridir. Bu müslüman halk otoritenin kendine ait olduğunu ve bu otoriteyi darbecilere kaptırmayacağını göstermiştir. Ancak halk egemenliğin Allah'a ait olması gerektiğini bilecek kadar dininden haberdardır. Haşa iradesini iman ettiği Allah'ın iradesinin yerine ikame etmeyecek kadar İslami bilinç ve ihlasa sahiptir.
Nitekim Allah (c.c.) iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle ayaklarını sağlamlaştırmıştır.
Bu aziz halk tabiî ki darbelere karşıdır. Ancak bu halk doksan küsür yıldır başına her ne bela geldiyse demokrasiden geldiğini de iyi bilmektedir.
Bu aziz halk darbe ile demokrasi arasında tercihe zorlanamaz. Bu aziz halkın şanla şerefle dolu tarihi, onun bu iki seçeneğe mahkum olmadığını haykırmaktadır. Bu aziz millet ecnebi rejim olan demokrasi ile tanıştıktan bu yana gün yüzü görmedi. Yine demokrasi sayesinde darbelerle tanıştı. Kimse darbeleri bu çürümüş rejimi tahkim etmenin aracı olarak kullanamaz.
Darbeye darbe yapan, bu aziz halkın önünde amentüsüne dönerek hilafet nizamını keşfetmesine bir engel kalmamıştır.
Evet; Bu halk uğrunda feda olmaya değer bir halktır.