"Aşk derken memleket aşkından ve sevdasından bahsediyorum.
Karacadağ zirvesinden esen zemheri soğukların Fırat Nehri'nde melteme dönüşmesinden söz ediyorum.
Siverek Kalesi'nde iftar saatinde patlatılan topun Nigar düzünde yankılanmasından bahsediyorum.
Siverek sokaklarında "Kıymaye niska meğdenos" diye bağıran yaşlı amcayı anlatmak istiyorum.
Sulu Camii'nin yanında genç kızların tas içerisinde sattığı yoğurtun enfes kaymağından bahsediyorum.
Zafer taksi önünde Tatlıcı Mustafa'nın sattığı tatlılara olan özlemimi anlatmak istiyorum.
Delal'ın "Helalêno Delalêno! Mangêda sur biya vinî. Ke dîya wa bîyaro wayrarê" (Kırmızı bir inek kaybolmuş kim görmüşse sahiplerine getirsin) narasına olan sevdamdan bahsediyorum.
Siverek'in dar sokaklarında duman arabasının arkasından koşan çocukları anlatmak istiyorum.
Piknik yapmak için Ayvanat'a ve Hacıhıdır'a giden piknikçilerden bahsediyorum.
Adanalı Hüseyin'in her sabah kamyonundan inen taze sebzeleri anlatmak istiyorum.
Siverekli kadın sanatçıya sormuşlar bize Siverek'i anlat.
Kadın demiş ki:
-Siverek'in kara taşı ve toprağından başka neyini anlatayım!
İşte o kara taş ve toprağa olan sevdamdan bahsetmek istiyorum."
Yaklaşık 5 senedir Urfa'da yaşıyorum.
Hemen hemen her gün Siverek ile ilgili haberler yapıyorum. Siverek'te yaşanan en küçük bir olaydan sitemizin gönüllü muhabirleri sayesinde bazen birkaç dakika içinde haberim oluyor.
Siverek'in hemen hemen tüm mahalle ve köylerinden istediğim bilgileri alarak gelen bilgileri teyit edebiliyorum.
Sosyal medya ve whatsapp'ta paylaştığım Siverek ile ilgili haberlere bazen en yakınımda bulunan dostlarım bile anlam veremiyor. (Tabi de bende onlara anlam veremiyorum)
Neden hep Siverek haberi yapıyorsun? Diyorlar.
Bende onlara diyorum ki
"Bizimkisi bir aşk hikâyesi"
Bu hikâyeyi bilmeden beni anlayamazsınız.