Dünyayı yerinden oynatan, kendilerini süper güç olarak tanımlayan balon ülkeleri dize getiren Coronavirüs salgını gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Allah'ın izniyle bu sıkıntının da üstesinden geleceğiz. Ama öyle sorunlarımız var ki, bırakın dünyayı, evren bir araya gelse çözüme ulaştıramaz. Yazmayım dedikçe içimde ki ses; ' Susma! Gerekeni yaz halkı bilinçlendirmek için üzerine düşeni yerine getir' diyor.
O sıkıntının adı: bir siyasi parti. Son aylarda adını bile duysam içimi daraltan bir oluşum, ülke geleceğimiz için kara noktadır. Çünkü bu parti geçmişte de bu gün de İslam düşmanlığına devam etmiş, ediyor. Bu siyasi parti camilerimizi ahıra çevirmiş, medreseleri kapatmış başörtüsüne şiddetle karşı çıkmış ülkemizde çok din adamını idam ettirmiş, dinsiz imansız bazı odakların maşası olduğu için adını duysam midem bulanıyor. Bu konuya tekrar döneceğim.
Buradan ifade edeyim ki: İnsanları sosyal medyaya tutsak ederek tembelleştirdiler. Herkes oturduğu yerden hiçbir çaba göstermeksizin kendisini allame ya da bulunmaz Hint kumaşı mesabesinde görmeye başladı. Geri planda başrolü kim oynuyor, aklı kim veriyor? İplerimizi elinde tutmak için her türlü algı sistemini devreye sokan IMF, DSÖ, BMGK gibi örgütlerin temelinde aslında daralan ülkelere ekonomik destek sağlamak ya da sağlık sorunu yaşayan dünyanın sıkıntılarını çözmek için gayret gösteren teşkilatlar olduğu masalı aklınıza gelmesin.
Dünyada böyle bir sistem yok. Hiç te olmadı. Sadece birkaçını örnek olarak verdiğim örgütlenmelerin, dünyanın kanını emen vampirlerin maşası olduğunu biliyoruz. En başta ülkeleri çaresizliğe sürükleyip, sözde insani, ekonomik ya da sağlık destekleri sağlayan (!) bu oluşumlar işin başından bu yana hiç samimi olmamışlardır. Zorda, darda kalan ülkelere yardım safsatasıyla tavizler kopararak emperyalist odaklara peşkeş çeken bu yapılanmaların sülük gibi dünyanın kanını emen organizasyonlar olduğunu bize cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın özverili çalışmaları ve çabaları gösterdi.
Malum, tüm dünyada olduğu gibi Venezuela'da Coronavirüsle yoğun mücadele etmeye çalışılıyor. Halihazırda son yıllarda ciddi ekonomik sıkıntılar çeken ülkede bugün itibarıyla 36 Coronavirüs vakası tespit edilmiş. Para sıkıntısı çekilen ülkede İngiliz basınının aktardığına göre sağlık çalışanları bile maske ve eldiven bulmakta zorlanıyor. İşte bu ortamda Nicolas Maduro liderliğindeki Venezuela hükümeti Uluslararası Para Fonu'nun kapısını çalmak zorunda kaldı. IMF, daha önce Coronavirüs salgını sebebiyle 1 trilyon dolarlık kredi kapasitesini aktif hale getirmek için hazır olduğunu açıklamıştı.
Ancak Venezuela'nın başvurusuyla bu 1 trilyon dolarlık kaynağın herkese açık olmadığı görüldü. IMF, Maduro yönetiminin uluslararası camia tarafından tanınmamasını bahane ederek Venezuela'nın kredi talebini geri çevirdi. Daha doğrusu talebi değerlendirmeye bile alamayacağını açıkladı.
Niçin? Amerika'nın dayattığı kuklaya koltuğu bırakmadılar diye… Bosna Hersek'in kredi talebine de hemen olumlu dönüş yaptılar. Demek ki oradan kendilerine bir taviz yakaladılar. Sayın Erdoğan'ın yıllardır bu işi çözüp sıfırladıktan sonra üzerine bu denli gelmelerinin temelinde ülke olarak sistemlerine gebe kalmamamız hadisesi var. Çünkü borç alan, emir alır. Sizi parayla kuklalaştırmak isterler. Eğer dik durursanız sizi ya ekonomiyle, ya çirkef siyasetle yahut ta içinizde ki maşalarla yıkmaya çalışırlar. Bir kaç sene evvel ekonomi gardlarını açmışlardı. Ama her şeye rağmen milletçe dik durmasını bildiğimiz için muvaffak olup bize yine de el açtıramadılar. Biraz sarsıldık, zorlandık ama yıkılmadık. Tavizkar olmadık, olmayacağız…
Gelelim şu siyasi parti konusuna!
Dik duruşlu siyasetin üstesinden gelemeyeceklerini anlayan emperyalist odaklar her zaman ki sinsi oyunlarına başvurdular. Bizi içimimizden yıkma yoluna… Bunda ise oy oranıyla diğerlerinden yüksek olan bu siyasi parti bulunmaz Hint kumaşıydı onlar için. Siyasi partinin, ortalığın virüsten kırıldığı bu dönemde; acımasız, haksız hatta çoğunlukla iftira ve yalana dayalı siyaset gütmesi temelinde birilerine yönelik verdikleri sözlerin karşılığında da geçmişten alışageldikleri demokrasi dışı ya da demokrasi adı altında hileyle seçim kazandırılarak koltuğa oturma gayretinin olduğunu varsayabiliriz.
Özellikle bu siyasi parti belediyelerin olduğu illerde Coronavirüs tedbirlerine ilişkin önlemlerin yetersiz hatta sosyal mesafe kural ihlallerine sebebiyet veren icraatlarının kökenine inilerek tehdidin bertaraf edilmesi hayati önem taşıyor.
Bu siyasi parti Covid-19 virüsünün yayılarak tüm ülkeyi içinden çıkılmaz bir hale dönüştürmek gibi bir amaca hizmet ettiğine dair şüphelerim var. Söz konusu siyasi partinin, tüm önlem paketlerine rağmen ne kadar sosyal mecra varsa hep bir ağızdan hükümeti kötüleme ve kendilerine pay çıkarma çabası olduğuna şahit oluyoruz.
Selamla Kalın Selamette Kalın.