Farklılıkları, gönül coğrafyamızda kardeşliğe çevirenlere selam olsun.
Asırlardır bir medeniyetin çocuklarını farklılıklar üzerinden parçalama gayreti içinde olanlar, Osmanlı'yı bu fitneyle nasıl parçaladılar ise, Anadolu coğrafyasında da bu milletin evlatlarını Kürt-Türk, Alevi-Sünni vb çatışmalarla birbirine düşürerek parçalamak istediler. Bu kirli işin taşerenloğunu sözde devlet için olan, devletin gayrı meşru çocuğu JİTEM ve uzantıları üstlenmişti. Maksadı ve mecrası gri olan bu yapı, sözde milliyetçilik, sözde vatanseverlik adı altında, bu coğrafyanın çocukları arasında ötekileştirmelerle, kırılmalar ve düşmanlıklar oluşturmuştu.
Bu travmanın doğurduğu ve büyüttüğü PKK terör örgütü, uluslararası küresel karanlık lobilerle işbirliği yaparak, vatanı ve milleti parçalama heyulasıyla, alçakça nice masum insanın kanına girmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da can emniyeti, mal emniyeti, namus emniyeti ve fikir emniyetini sürekli tehdit etmiştir. Ekonomik ve sosyolojik hasar tespiti mümkün olmayacak kadar büyük olan bu karanlık tünelden, hükümetimizin göstermiş olduğu terörle mücadele azmi ve kucaklayıcı özverili politikalarla çıkmayı başardık. Yakaladığımız bu huzur ve kardeşlik ortamının ne kadar kıymetli olduğunu hepimiz daha iyi anladık. Bu huzur ortamını muhafaza etmek ve cumhurbaşkanımızın bu gayretine destek vermek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşları olarak hepimizin asli görevidir. Bu bağlamda herkesin üzerine düşeni yapması, bu süreçte daha sorumlu davranması, ırkçı yaklaşımlardan, ötekileştirici söylem ve sloganlardan uzak durması oldukça elzemdir.
Bu bağlamda Tunceli'ye hizmetleriyle kendisini keyifle ve takdirle izlediğimiz, çalışkanlığına, millet ve memleket sevdasına şahit olduğumuz Tunceli valimiz Tuncay Sonel'in son günlerde ki bir paylaşımına dikkat çekmek istiyorum. Sayın Tunceli valimizin özel harekatın dağda devasa yazılarla yazdığı 'Ne Mutlu Türk'üm Diyene' yazısını tweeterdan paylaşması, eski Türkiye'yi bir anda aklıma getirdi. Acaba bu paylaşım, bazı kesimlerde eski alışkanlıklara davetiye çıkarabilir mi? diye endişe ettim. Zira son günlerde sosyal medya üzerinde bu yarayı kaşıyarak yeniden kanatmaya yönelik paylaşımların ve söylemlerin arttığını görüyorum. En büyük endişem AK Parti iktidarı dönemimde ki bu kazanımlarımızın tekrar bu gibi paylaşımlarla kaybedilmesi endişesidir. Nitekim bu paylaşımın altındaki yorumlar endişemin haklılığını da ortaya koymuştur.
Bu konuda sayın valilerimizin ve kaymakamlarımızın çok daha dikkatli olmaları gerekir. Çünkü halkın nezdinde vali ve kaymakam devlettir bilinci var. Halk devletin şefkat, adalet ve eşitlik elini bırakmak istemiyor. Ayrıca o paylaşımda, istiklalimizin ve istikbalimizin sembolü olan al bayrağımız var. Bu ay ve yıldız büyük Türkiye'nin resmini anlatmaya yetiyor zaten. Ayrıca 'Ne mutlu Türk'üm diyene' cümlesiyle meseleyi farklı mecralara taşımak isteyenlere, bu fırsat verilmemelidir.
Bizler istiklalimizin sembolü olan bayrağımızın altında, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'in Hücürat suresinde ki; 'Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.' şiarıyla ve 'Ben İslam oğlu Ömerim' diyen Hz Ömer'in şuuruyla meseleye bakmamız gerektiğini asla unutmamalıyız.
Bu çizgiden taviz vermemek de inancımızın ve insanlığımızın gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları bizim milli sınarlarımızdır. Unutmamak gerekir ki; bununla beraber birde gönül coğrafyamızın sınırları vardır. Bu coğrafyada bizimle aynı manaya sahip herkes kardeşimizdir.
Saygılarımla...