Ne zaman bir sendika haberi okusam ya da televizyonlarda sendikacıların taleplerinin sıralandığı bir haberi duysam içimde yıllar önceki sendikal mücadele kıpırdar. İnsan bir mücadelenin içine girmediği zaman kendini tanımadığı gibi çevresini de tanıyamaz.
İnsanca bir yaşam için çalışma koşullarının iyileştirilmesi, her çalışanın kavuşmak istediği ve işçi olarak söz hakkının elde edilmesi için verilen mücadeleye saygı duyarım.
İşte ilk sendikal mücadelem üniversite okuduğum yıllarda Urfa Noterinde sendikalaşmak için verdiğim uğraştır. Bu sendikalaşma mücadelesi bana iş akdimin feshedilmesine neden oldu. Sorunun çözümüne varılmadığı için kendime yeni bir yol çizdim.
Çünkü beraber sendikalaştığımız diğer beş kişi sendikadan istifa edince iş yeri temsilciliğim iptal edildi. Benim gibi emekçilerin darbesiyle sırtımdan vurulmuştum. Onlar hala benim yanımdan geçerken yere bakar geçerler. Oysa nicelerini affın erdemiyle ödüllendirdim.
Ben çalıştığım bu ikinci iş yerinde boş durmadım, ikinci sendikal mücadelem yine üniversite yıllarımda çalıştığım, kısa adıyla YSE (yol su elektrik) diye bilinen daha sonra ismi Köy hizmetleri olarak değişen bu kamu kuruluşunda yaptım. İşyerinde solcuların tabiriyle bir Sarı sendika ve solcu geçinen bir sendika vardı.
Biz Sarı sendikadan ziyade solcu geçinen bir sendikanın hedefinde olduk. Devrimci diye başlayan bu sendikayı kurduğumuzda İktidarda sol bir hükümet vardı. Biz de ona güvenmiştik. Sol iktidar sendikalaşmaya sahip çıkarken bizim sendikayı tanımadığı gibi resmi gayri resmi saldırılara maruz bıraktı. Demek ki işin gerçeğinde samimiyetten yoksun olmalarıdır.
Sendikayı dağıtmak için bir arkadaşımızı sürgün edildi. Sağ mı ölümü bilmiyorum Elazığlı yiğit bir delikanlıydı. Urfalı İki kişiyi de birer kadro karşılığında satın aldılar. Biri kardeşini diğeri yeğenini işe koydu. Tabi ben geçici işçi olmam nedeniyle iş akdim çok kolay feshedildi. Orta yerde kaldım.
Böylece sendikal mücadelem hüsranla bitti. Bunların yanında birde devrimci kelimesi o zamanlar marjinal grupların nefret ettiği bir söylemdi. Zaman zaman onların saldırılarına da maruz kaldık.
Bu iki sendika çalışmamda mevcut bürokrasinin baskısı ve arkadaş diye yola çıktıklarımızın ihanetiyle sonuçlandı.
İkinci bir düşünce ya iktidardan olacaksın yoksa sana yaşıma hakkı yok! İşte o günden sonra ne işçilerin samimiyetine ne bürokrasinin ciddiyetine inandım. Belki 'o günkü işçiler bilinçsizdi' diyen olabilir.
Bugünküler onlardan geri kalan yanı yoktur sanırım. Sanırım bu düşünce bugün bile hakim. Ne diyalog kuran ne insan haklarına saygılı ne de özgürlüklere saygı gösteren idareciler daima vardır. Bunların kurduğu sistem ne hak bilmekteler ne de hukuka saygı göstermektedirler.
O günden sonra kalemden ve kitaplardan başka duygularımı, mücadelemi kimse ile paylaşmadım. Gerçi siyasal mücadelede olduğum yıllarda da çoğu kimselerden sadık dostluğun ciddiyetini bulmadığım gibi onların çıkarları için neler yaptıklarını gördüm. İnsanoğlu çıkarları için insanı bir pula sattıklarına tanık oldum.
Uzun yıllardır sendikal mücadeleyi izliyorum. Hayat şartlarının ağırlığı ve memurların bu şartlar altında ezildiğinin bilinmesine rağmen hala memurlar insanca yaşamın ağırlığı altında ezildiğini görmek acıtıyor insanı.
Sosyal demokrat iktidarın gelmesiyle sorunlar üzerindeki sislerin dağılacağını beklerken düşünce özgürlüğüne eskisinden geri kalmayın bir baskı yaygındı o gün bu gündür siyasi partilerin samimiyetine inanmam. Onun için düşüncelerimi partilerin üstünde görürüm.
Dünden bu güne değişen bir şey olmadı. Gönül hoş tutan aldatmaca laflar, bir gün bakıyorsun sonu hüsran. Tarihin her döneminde siyasetçiler temellerini yalanla yükselttiklerine tanığı olduk. Adaletin beklenen, aranan aydınlık yüzü hep kara çarşaflarla örtüldü.
Ben sendikal mücadeleyi hep destekledim. Bu gün hangi alanda olursa olsun çalışanın alın terinin karşılığı verilsin diye hayatımın her alanında onları elimden geldiğince desteklerim.
Ancak siz bir de sendika ağalarını tanısaydınız, bana fazlasıyla hak verirdiniz. Bir günde bu sendika ağalarını sizlere tanıtamam da fayda var.
Bunlar ibretlik yaşam anılarıdır. Belki bu yolda mücadele verenlerin ufkuna bir huzme düşürür.