Taciz; canını sıkma, tedirgin etme, rahatsızlık verme. (Türk Dil Kurumu)
Taciz birçok kötü davranışı kapsamaktadır. Kelime hukuki bir anlamda kullanıldığı zaman tehdit edici, rahatsızlık veren ve toplum tarafından tasvip edilmeyen davranışları kasteder. İfade özgürlüğünü destekleyen toplumlar da, sadece ısrarla tekrarlanan ve doğru olmayan ifadeler hukuki anlamda taciz sayılır. Cinsel taciz ısrarcı ve istek dışı cinsel yaklaşımlar için kullanılan terimdir. ( Türkçe Bilgi) Tacizin internet ortamından aldığımız kelime anlamı ve hukuki karşılığı budur.
Nereden çıktı bu taciz meselesi derseniz, arz edeyim; Hafta başında bir düğün vesilesi ile Yurt dışından ve Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden misafirlerimiz vardı. Kimisi düğüne katılmak için günü birlik kimisi de bu vesile ile çok merak ettikleri Urfa'yı gezmek, ve tanımak adına 2-3 günlüğüne gelmişlerdi.
Gelen misafirlerimizi ağırlamak ve Urfa'yı tanıtmak adına Urfa'nın tarihi ve turistik mekanlarını gezdirmek, Urfa mutfağının lezzetlerini tattırmak için 3 gün boyunca onlara eşlik ettik. Gittiğimiz bazı mekanlarda gerçekten de Urfa'ya yakışır bir şekilde misafirlerimizi ağırlama imkanı bulurken maalesef 2-3 mekanda da 'Urfa'ya neden turist gelmiyor?' sorusunun cevabını alacak muameleler ile karşılaştık.
Bunlardan birine Balıklıgöl içerisinde bulunan bir mekanda şahitlik ettik. Biraz soluklanmak, Anzılha Gölüne nazır bir çay içmek, istedik. Rızkını gelen misafirlere hizmet etmekten kazanan garsonlar işlerine öyle lakayttı ki zaten Urfa turizmi adına ilk golü orada yedik. Su için ayrı, çay için ayrı, bardak için ayrı seslenmeler sonrasında iki demlik çayımız geldi. Daha sonra garsonların kendi ısrarları üzerine iki tepsi kadayıfımız..
Daha sonra misafirlerimize Urfa'nın 'mırra' sından ikram etmek istedik ve ' Bahşiş tacizi' de tam burada başladı. Hizmeti veren garson efendi önce hanımların oturduğu masadan tek tek bardağı yere koyma cezasını tahsil etti sonra da normal bahşişini. Bütün kaş işaretime rağmen bahşişlerini toplayıp Sıra erkeklerin olduğu masaya gelince de verilen bahşişleri az bulup ' Bu masa cimri. Bayanlar daha cömert' deyip bir güzel fırçasını da kaydı.
Gecenin sonunda İşletme sahibini sorup orada olmadığını, neden böylesi bahşiş tacizinde bulunduğunu ve karşılığında da ' Abi Urfa'nın usulü budur. Bilmimisiz!' cevabının ardından 2 demlik çay 2 tepsi kadayıf için 300 TL ve hesap kadar zoraki bahşiş ödeyerek kalktık.
Ertesi fiyat ve denetim konusunda Büyükşehir Belediyesi, Eyyübiye belediyesi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile telefon trafiğimiz oldu. Nedense hiçbir kurum denetim konusunda kendisinin yetkili olmadığını dile getirerek acizane bizi pin pon topu gibi bir birine attılar. ( Bu da ayrı bir yazı konusu. Yetkilerinden haberi olmayan, vatandaşın karşısına alakasız lakayt görevlileri çıkartanlar ayrı bir hikaye zaten)
Sonuç olarak değerli okuyucular yıllardır Şanlıurfa Turizm Platformu çatısı altında ilimizin turizminin gelişimi için bir avuç fedakar sektör temsilcisi ile mücadele ediyoruz, çırpınıyoruz. Ama gördüğüm şu ki; bütün bu çabalar hem yetersiz hem de boşmuş. Çünkü iş gidip gelip insan faktörüne dayanıyor ve bütün çabalar iki üç tane aç gözlünün tacizine kurban gidiyor.
Son lafım da 2-3 tane aç gözlüye; biliyorum ki siz namusu, efendiliği ile bu sektör içerisinde rızkını kazanan insanları temsil etmiyorsunuz. Bahşiş müşterinin kendi gönlünden kopan bir ikramdır. Ama siz hizmet etmeden insanların bulunduğu durumdan faydalanmaya, onları zor durumda bırakarak cebinize 3-5 kuruş atmaya çalışıyorsunuz. Ama bütün mesleklerde olduğu gibi mesleğinizin adını kirletiyorsunuz. Ama bilin ki maalesef Urfa turizmi gibi dev bir meyve ağacının köküne kibrit suyu döküyorsunuz.
Yazık…