Francis Fukuyama'nın "Tarihin Sonu ve Son Adam" adlı kitabında ortaya attığı "İnsanlık aradığı düzenini liberalizmde bulmuş, bu yüzden tarihin sonuna gelinmiştir. Bundan böyle yalnızca kapitalizm vardır. " tezinin bayraktarlığını bu gün ABD yapmaktadır. Bu nedenle ABD, iktisadi alanda liberalizmi, siyasi alanda demokrasiyi ve kültürel alanda da bireysel özgürlüğü dünya milletlerine dayatmaktadır. Bu ideolojik değişimi uluslararası kuruluşlar ve çok uluslu şirketler aracılığıyla özellikle üçüncü dünya ülkelerine hızlı bir şekilde yaymakta, buna direnen halkları şiddete maruz bırakarak terörize edip cezalandırmaktadır.
ABD, bu saplantı üzerine kurulu olduğundan bu mücadelenin O'nun için yaşamsal bir boyut arz ettiğinin farkındadır. Bu sömürü ideolojisini ya bütün dünyaya egemen kılmak için savaşmayı sürdürecek veya yıkılıp gideceğini iyi hesap etmiştir. İngilizler tarafından Müslümanların bağrına bir paslı hançer gibi saplanan İsrail oluşumunu kayıtsız şartsız bir şekilde desteklemesi de bundandır.
Bu yüzden ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, 17 Temmuz 2014'te başlattığı ve 51 gün boyunca sürdürdüğü saldırılarında 490 Filistinli çocuğu öldüren İsrail terör oluşumuna, "İsrail'in sivillere yönelik hassasiyeti takdire değer" diyerek övgüler dizmektedir. Bu yüzden dünyanın en sivil hareketlerinden biri olan İhvan'a ve Mursi'ye bile tahammül etmeyerek, Mısır ordusunun gerçekleştirdiği kanlı darbeye destek vermeye devam etmektedir. Dördüncü yılını doldurmak üzere olan Suriye kıyamında, İran ve Rusya destekli rejimin gerçekleştirdiği katliamlara göz yuman ABD'nin Aynel Arap / Kobani'de hiçbir katliam yaşanmamışken dünyayı velveleye vermesindeki sebep hep aynı. Bütün derdi liberal demokrasiyi alt ederek Fukuyama'yı mahcup edecek İslami düşüncenin yeşermeye yüz tuttuğu coğrafyaya gün yüzü göstermemek.
Zira Fukuyama'nın hesaba katmadığı bile bile görmemezlikten geldiği bir gerçek vardı; İslam! İslam'dan söz etmeyerek güya O'nu insanlığın dikkatinden kaçırmayı amaçlamıştı. Oysa İslam amentüsü bir hayat nizamı olarak bütün unsurlarıyla çoktan insanlığa mal olmuştu. Bir gün muhakkak bir hayat nizamı olarak yeniden insanların ufkuna doğacaktı. Şimdi insanlık yüzünü soğuk Batıdan Doğuya çevirmiş dört gözle ufkun ağarmasını İslam güneşinin doğmasını beklemektedir.
Evet; güçlünün zayıfı ezdiği, büyük balığın küçük balığı yuttuğu, sermayenin iktidar olduğu ve emeğin sömürüldüğü, orman kanununa eşdeğer zalim, gaddar eli kanlı Kapitalizmin söyleyeceği yalanlar tükenmiştir. Nitekim Amerika rüyasının aslında bir kabus olduğu ortaya çıkmıştır. Bir tepki olarak doğan Sosyalizm ve komünizmin de insanlığa söyleyeceği sözü kalmamıştır. Kuşku yoktur ki söz sırası bundan böyle ebediyen İslam'ın olacaktır. Ne ABD'nin ceberut gücü ve ne de yerli işbirlikçilerin yalan ve ihanetleri İslam'ın egemenliğine engel olamayacaktır. Öncelikle İslam akidesiyle tarihi geçmişi olan halklar bu ezeli amentüye yeniden sahip çıkmaya başlamışlardır. Amerikan ve Batı sömürgesi karşısında kaybettikleri izzet, şeref ve onurlarını İslam ile yeniden elde etmeye başlamışlardır.
Bediüzzaman Saidi Nursi'nin dediği gibi; Tahsile giden İslam'ın öz be öz evlatları Araplar, Türkler ve Kürtleri bir bir yuvalarına dönme telaşı sarmıştır. Bu günden sonra İslam'ın ve dolayısıyla Müslüman'ın sırtı asla yere gelmeyecektir. Kapitalizmin dünyayı kasıp kavuran bu vahşiyane saldırılarına direnen bu İslami uyanışın önünü kimse kesemeyecektir.
Bu gün İslam; ilk indiği gün gibi dünya gündeminin ilk sırasında yer almaktadır. Onlarca milletten meydana gelen bir milyarı aşkın bir insan kitlesi Batının algı operasyonlarına rağmen İslam ile yönetilmeyi istemektedir. Ne kapitalizmin faiz ve fuhuş üzerine yürüyen düzeninden ve ne de sosyalizmin komün hayatından bir beklentileri kalmamıştır. Onlar İslam'ın hak ve adaletine sığınmak istemektedirler. Ona gönül verenler Ashabı Uhtut misali kendilerini ateş hendeklerine vuruyorlar. Sahabe vari İslam adına kendilerini feda etmektedirler.
"Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir." (Nasr Suresi)
Evet! Fukuyama'nın beyaz yalanlarını ortaya çıkaracak ve katil ABD'ye dur! Diyecek yegane fikir İslam düşüncesinden başkası değildir. Dünyanın "beş artı bir" den çok daha büyük olduğunu İslam'ın bir yönetim nizamı olarak siyaseten dünyaya hakim olduğu gün bil fiil ortaya çıkacaktır.