'Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar.' (Prof. Dr. Necmeddin Erbakan)
İslam dünyasında akıtılan kanlar inanıyoruz ki doğum öncesi sancılardır. Güneşin doğması yakındır yeter ki bizler imanımızı kavi tutalım ve Müslümanlığımızın gerekliliği olan Cihad için; malımızı ve canımızı her zaman feda etmeye hazır olalım.
Bedelsiz çağ aşmayı düşünmek hayalden ötesine geçmez. Zira Tarihimiz bu bedelleri ödeyip nice imkansız denilen şeyleri zaferler ile taçlandırmıştır. Dünde, bugünde ve yarında da böyle devam edecektir.
Müslümanların bugün rehavete kapılması, bir kayanın üzerindeki toz misali gibidir. İlk rüzgarda savrulacağından eminiz. Ve uyanış yeniden vuku bulacaktır. Hatta ilk kıvılcım çakıldı. Sessiz bir devrim gerçekleşti. Yüzyıllardır verilen bir mücadelenin meyvesi olan Bangsamoro'dan bahsediyorum. (Daha önceki yazılarımda kaleme aldığım bu başarı hikayesini teferruatına girmeyeceğim. Ama muhakkak okumanızı tavsiye ediyorum.)
Bangsamoro özerk bölgesinin kurulması bizler için geleceğin ışık kaynağıdır. Özlemini çektiğimiz heyecan dalgasıdır.
Geçtiğimiz günlerde iki önemli şehirde yapılan referandum özerkliğin kaderini belirledi. Bunlardan bir tanesi olan Cotabato 'Bangsamoro Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'ne' dahil oldu ama diğeri yani Isabela maalesef özerkliğin dışında kaldı.
Cotabato' da başarıyı getiren en büyük etken, Müslümanların maddi yardımı sonucu yürütülen hummalı seçim çalışmalarının bereketiydi. Ayrıca kurulacak özerk bölgenin başkenti Cotabato olacaktır. Misyonerlerin tüm çabalarına rağmen zafer inananların oldu.
Peki Isabela neden kaybedildi? Bangsamoro'nun tam ortasında ki bu şehir nasıl oldu da özerkliğin dışında kaldı? Sebep yine bizleriz ey Müslümanlar! Nasıl ki Cotabato'yı yardımlarımızla kazandırmaya muvaffak olduk ise Isabela'ya da gereken ihtimatı göstermeyerek kaybettirdik. Ne acı bir şey değil mi? Telafisi olmayan hatalar işliyoruz bazen. Yıllarca verilen mücadele maddi yetersizlikten dolayı heba olması kabul edilemez. Velev ki para gücü olarak iyi olmamıza rağmen. Ah Isabela ah…
Karamsarlığa kapılmayıp ilerde yanacak olan kandillere gazyağı olmamız icap edecektir. Bu uğurda küçük hesapları bir kenara bırakıp, Batıl'a karşı verilen mücadelede Hakkın divanesi haline bürünmeliyiz. Şehit Hasan El Benna'ın şu sözünü her zaman hatırımızda bulundurmalıyız; 'Yarınlar yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacaktır.'
Selam ve Dua ile.