Ayağa kalkmamız, mekânı terk bilinmemeli. Kalkıp gitme niyetimiz olmadı, doğup büyüdüğümüz topraklarda.

Filistinli doğsaydım, gelen bombadan ve kurşundan korkmazdım.

Kızılderili olsaydım, vasiyetine uyardım, ceddimin.

Afrikalı kalsaydım,  paslı prangaları unutmazdım.

 Gelin görün ki dünyanın ?ört bir yanında zulmün çiçekleri açıyor, kan kokulu. 

Çay gibi kanımız aksın ki hiçbir vakit, zulümden yana olmadık, olmamız zalime destektir, söz ya da imayla olsa.
Aborjinleri, Bengalleri de unutmadık, Sabra ve Şatilla'yı geride bırakan bu günü de.

Hama'yı da Halepçe'yi de unutmak, unutturmak zulmü tasdiktir.

Cezayir'i de Mısır'ı da Libya'yı ve Kafkasya'yı,..

Özetle Afrika, Asya, Amerika, Avrupa...

Dünyanın neresinde mazluma uzanan zulmün ahtapot kolları varsa kesilmedikçe, beslendiği kaynaklar yok edilmedikçe,  zulmün kaynakları kuvvetlenecektir, kök salacaktır.

Yeryüzünü cennet iken cehenneme çevirenlerj affetmek  tarihin sayfalarında lanetle anılma belgesidir.

Hangi zalimin zulmü alkışlandı da devamlılığı söz konusu oldu?

Hangi zulmün sahibi, rahmetle anıldı?

Biz, coğrafyamızın topraklarının kirli çizmelerle kirletilmesine rıza gösterirsek, yürek yangınlarından sitem etmemeli, çocuğumuzun ve kadınımızın katledilmesine itirazımız olmamalı, yüreğimizin ve kalemimizin suskunluğunu korku imparatorluğu sebebiyle bozmamalıyız.

Yeryüzünde hakimiyet tesis ettiğini ilan eden ve kendisini diğer milletlerin üstünde tutan beş devletin, yeryüzünde her türlü bozgunculuğun mimarı ve üst aklın kuklası olduğu bilinmedikçe, insanlık  toprağa düşen bedenleri görmezden, akan kanı kirli görmekten vaz geçmeyecektir.

Hiçbir inançta yeri olmayan bu zulmü, hangi millet kabul ederse ellerine bulaşan kanı temizleyemez. Hangi dilden konuşuyor ve hangi milletten olursa olsun , dünyanın neresinde zulüm varsa, ona karşı çıkan kimse, kendilerini " kardeş " bildiğimizi  ifade ediyoruz...