Ne ölüyüm ne sağım,
Üzerinde düven geçmiş
Hayatının baharında iken
Başı gövdesinden kopmuş yılanın,
Hal-i pür melanine ortağım.
Koşun koşun ham hayallerim
Ola ki derya tutuşa,
Hazırken
Pişme fırsatı bulursunuz, belki…
Kaypak zeminler,
Titrek kalpleri mühürledi.
Öyle ki;
Sele giden en yakınlarını bile,
Hatırlamaz yaptı.
Nurlu ışıkları ile
Her tarafı aydınlatan Güneş,
Şu taştan adamlara
Bir nazar eyle.
Eski eritme gücün kalmışsa,
Durma hemen erit.
Yoksa kıyıya vuran
Biçare Aylan bebekler
Daha çook
Ağlatmaya devam eder.
Hainlerin biçtiği kaftan,
Bol geldi insanımıza.
Eleştirel düşünme hakkı da verilmedi
Âdemoğlu suratında,
Köle ruhlu
Robotlar zuhur etti.
Payimal edilen,
Değerler manzumesini sardı.
Kalın bir tabaka-i zillet
Daha da vahimi!
Ulaşılamaz bir gaye hülyasına,
Unutuldu ebedî meskenet.
Eşyanın tabiatına aykırı
Tutumlarla,
Şikayet edip durduk.
Oysaki,
Sanık sandalyesine
Oturması gereken biri varsa,
O da benim diye,
Kendimizi hiç sorgulamadık.
Neme lazımcı tavırlar takınarak,
Risk almaktan hep kaçındık.
Başımızı kuma gömmekle,
Her şeyin düzelebileceğini zannettik.
Yazık!
Bir hiç uğruna hep'leşemedik.