Vakt-i zamanında Urfa'da Ermeniler vardı, Yahudiler vardı; Ermeniler sanatkar ve zanaatkar idiler, Yahudiler de tüccar ve esnaf... Ermeniler taş işçiliğinden tutun da bilumum zanaatlara kadar usta ve maharetli, Yahudiler de ticarette duayen ve becerikli idiler... 

Ermeni'si, Yahudi'si, Kürdü, Arap'ı, Türkü hep beraber ve birlikte, kardeşçe ve sakince yan yana, aynı mahallede, aynı şehirde yaşarlardı; ne bir kavga ne bir sıkıntı... Derken savaşlar çıktı ve onu mütakiben ölümler, öldürmeler, fitne, fesat, tehcir, göç vs... 

Artık gayr-ı Müslimler için bu şehir yaşanılmaz ve durulmaz bir yerdi ve ya onlar kaçtı ve göçtü veyahut da bizimkiler kovdu ve kovaladı. Netice mi? Direkt cevaplayayım: Urfa'da ne işi bilen sanatkar ve zanaatkar kalmıştı ne de ticaret ahlakına sahip Yahudiler! 

Bizimkilerin / Müslümanların o dönemde aklı başındaki kahir ekseriyeti ise ya askerlikle ya da memuriyetle iştigal ediyorlardı, hatta sanatla ve bir meslekle iştigali ayıp ve aşağı bir şey sayanlar çoğunluktaydı. 

Evet, Ermeniler usta zanaatkar Yahudiler de iyi tüccar idiler ama ve lakin bu gayr-ı Müslimlerin menfi bir ortak özellik ve huyları vardı ki: İşlerini kesinlikle Müslümanlara / Müslüman evlatlarına öğretmezlerdi; bu hususta çok ketum, bencil ve hassas idiler. İşlerinin püf noktasını anlatmazlar, kendilerinden gayrı kimseye de söylemezlerdi... 

Evet, öyle veya böyle, bir şekilde bu şehirdeki gayr-ı Müslimler gittiler veya gitmek zorunda kaldılar ve meydan bizimkilere kaldı, iş başa düştü...

Aradan yüz sene geçti... Sizce Urfalılar zanaatkarlığı, esnaflığı, ticareti bu zaman zarfında öğrenebildi ve geliştirebildiler mi?