Bölgemizde yaşayan halklardan Türkler vesaire halklar özellikle Kürtler ve Araplar, arasında, emmioğlu/amcakızı/dayıkızı/teyzekızı/halakızı gibi akrabalıklar arasında evlilikler öteden beri vardır. Bu evlilikler özellikler kırsal alanda olmasına rağmen, şehre göçlerin başlamasından töre adı altında örf, adet ve gelenekler şehre taşınmıştır.
Arap kızı 'ani mari du veldel ammi/ ani ridi veldel nas' (ben amim oğlunu istemem ben el oğlunu isterim) derken, Kürt kızı 'lo lo pismamo veya 'ez ne xeribim pismamê teme' (hey hey amca oğlu) diye amca oğluna seslenir veya (ben yabancı değilem amcanoğluyum) gibi türkülerde amcaoğluna olan sevgisini belirtir.
Bu akrabalıklar arasında yaşa bakılmaksızın 'değişik' denildiği gibi Kürtçede 'berdel' olarak isimlendirilir. Bazen de akrabalar arasında zorunlu olarak yaşına bakılmaksızın bir mecburiyetmiş gibi hala kıyıda köşede bu tür evlilikleri sürdürenler vardır.
Gayemiz bilimsel ve tıbbi bir araştırma değil; sadece sosyolojik yaşam içinde yaşanmışlıkları paylaşmaktır. Bunların türkülere konu olduğunu görünce de ayrıca ilginçliği düşüncesiyle toplumsal yaşama katkı olsun istedim.
Derler ki 'senin çirkinini kimse almaz sen almak zorundasın. Güzelini de yabancıya vereme!' Şeklinde yaygın meseleler anlatılır. Ben bu tür evliklere tanık olduğum gibi geçimsizliklerin yaşandığının da tanığı olmuşum. Çoğu akraba evliliklerinde çocukların özürlü, geri zekalı, boy kısalığı el ve ayak parmaklarının bozukluklarını, tüm çocuklarında olmasa da bir/ikisinde mutlaka çıktığına rastlamışım. Dört kardeş amca kızları ile evliydiler. Dördünün çocuklarının az çok özürleri vardı.
Her ne kadar bazı hikayeler anlatılırsa da bu tür evliliklerde ekonomik, sosyal kültürel ve töreler etkili olsa da en etkili durum eğitimdir. Genel de bu tür evlilikler gelir düzeyi düşük aileler arasında olduğu gibi bazen, özellikle gayrimenkulleri /arazileri olanların servetlerinin yabancıya gitmemesi de akraba evliliklerinde büyük bir etkendir.
Tanıdığım bir aile vardı. İki kardeş idiler. Küçüğü Almanya'ya gitmişti. Büyüğü burada esnaflık yaparak geçiniyorlardı. Almanya'daki kardeş gelip Urfa'da yaşayan abisinin kızını oğluna istemişti. Düğünlü dernekli bir evlilikle yapmışlar. Kızı alıp Almanya'ya götürmüşlerdi. Aradan birkaç yıl geçmişti. Urfa'da ki Abisi de onun kızını oğluna istemişti. Almanya'da ki aldığı genel bilgi ve kültür sayesinde akraba evliliklerinin doğru olmadığını onun için kızını ona vermeyeceğini söylemişti.
Eğer kızını ona verirsi o Urfa'da esnaflık yapanın oğlunu da Almanya'ya götürmek zorundaydı. Bunu da abisi kabul etmiyordu. Üstelik kızı eğitimli idi… Almanya'da ki bunu kabul etmemiş ve akraba evliliklerinde çocukların sakat doğacağını öğrenmişti. Abisini tatlılıkla vazgeçirmek istemişti. Abisi 'ben sana kızımı verdim sakat çocukları olmadı, neden oğlumun ki sakat olacak' dese de Almancı 'bunların ki olmadı ama onlar olabilir' düşüncesiyle bu tür evliliğe karşı geliyordu. Urfa'da bir doktora gidip fikir danışırlar. Doktor 'benimle eşim arasında hiçbir akrabalık bağı yoktur. Neslimiz, ırkımız birbirinden çok uzak. Bir çocuğum oldu o da sakat. Tıp bu tür evlilikleri kabul etmiyor. Yine de her şey Allah'tan' deyip onları gönderir. Almanya'daki kızını vermeyince Urfa'da ki mutlaka kızını boşamasını istedi ama kızın mutlu bir evliliği vardı ve kız geri gelmedi.
Karşılıklı değişik yapanlar, 'berdel' usulü evlenenlerden biri mutsuz olunca diğeri de boşanmak zorunda kalır. Bunu yapmayanlar da vardır. Ancak 'bu zamanda böylesi de var mı?' diyenlere 2015 yılında benimle aynı bina da kiracı oturan üstelik devlet dairesinde görevli birisinde gördüm. Cahil/eğitimsiz insanlar olduğu sürece bu iş uzar gider.
İşte Urfa doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel mirası, kutsal mekanları ile anılırken kimi zaman bu tür olaylara da rastlanmaktadır. Urfa'da yıllar önce türküye konu olmuş böyle bir olay yaşanmış. Kadınlar bu türküyü söylediklerinde emimoğlu der. Türkücü erkek olunca emimkızı deyip nağmeleştirirler.
El eyvana yatak serdim yumuşak /
Emmim oğlu koynuma girdi bir uşak
Öpmesi yok sevmesi yok konuşak
Ana beni bir çocuğa verdiler
Verdiler de vebalime girdiler
El eyvana yatak serdim buz gibi
Emmim oğlu koynuma girdi kız gibi
Öpmesi yok sevmesi yok buz gibi
Ana beni bir çocuğa verdiler
Verdiler de vebalime girdiler...
Bu olay binlerce olaydan biridir. Bu türküye konu olmuşsa da türkü olmayan hikayesi duyulmayan üstü örtülen, ölümle sonuçlanan, büyük düşmanlıklara neden olan olaylar vardır.
Bir genç kışkırtılır' ben emim kızını kimseye yar etmem, ya evde oturur saçlarını ağartır ya toprağın olur' gibi tehditler, güç gösterisinde bulunanlar olduğu söylense de kavgalıları gördüm nedense mutlu olana rastlamadım.