Siyasetin gündemini ileri demokrasilerde halk belirler. Gelişmemiş, çağdaşlaşmadan yoksun ülkelerde ise iktidarlar belirler. Devlet zirvesinin ve iktidarın söylemlerine hepimiz tanığız. Erken seçim mesajı ile halkın arasında konuşulanlara bir nebze kulak kabartınca neler neler duyuyor insan… Acaba bu kasıtlı yapılan anti propagandalar mı yoksa gerçek mi?
Gazeteleri okuduğumuz da, tv haberlerini izlediğimizde satır aralarında işsizlik, zam furyası, ekonomide ki tutarsızlık söylemleri sessiz bir tepki ve hayli bir kararsızlık ordusu ortaya çıkarmış bulunmaktadır. 'Elim kırılaydı' diyenler, 'daha iyisini bana göster' söylemleri uzayıp gidiyor...
Özellikle şehirler de yüzde onla ifade edilebilecek bir bölüm ki bunlar şehirli kesimi... Bunlar parlamentonun eski işleyişe dönmesi, bakanlar kurulunun meclisten seçilmesi, demokrasi söylemlerini yüksek perdeden seslendirmektedirler. Olağan üstü halde seçime gitme... Hele bu eğitim ve öğretim meselesi kocaman bir soru işareti, çözümsüzlükler, yanlışlıklar, yapılanlar ve eksik kalanlar dağ gibi…
Halkın tespitleri önemlidir. Kulak vermek gerekir. İktidara yamananların kendi kendilerini kurtarma çabasında oldukları, iktidar partisinin de kendine koltuk değneği olarak kullandığı söylemler arasında… Aslında bu söylenenler karşısında bir söylenti değil; dediğini yaptırma anlamında halkın hayli dikkatini çekmektedir.
Konuşulanlara kulak kabartıyoruz, demokrasiye güç kazandıracak, hak ve özgürlükleri savunacak, Kürt meselesini öncelikli sıraya koyup ülkenin huzur ve mutluluğu barışla taçlandırılmalı… Ülkede farklı milliyet, farklı din ve mezheplerin varlığından haberdar olan, eşitlikçi ve çağdaşlaşmayı önceliğine alınmalı…Dahası halkın dilende pelesenk olan ekonomi çöktü, sözcüğü yerine refah seviyesini yükseltecek, kişi başına düşen milli gelirden payı yükselte bilmeli… İnsanlığın erdemi yönünden ayrıştırıcı değil birleştirici olmalı…
Bileşik cephede halı hazırdaki cumhurbaşkanı bundan böyle seçilirse başkan sıfatını Devlet Başkanı alacak… Ona destek olanlar da başkan yardımcılıklarını alacağı şimdiden fotoğrafta görülmektedir. Fotoğrafa bakarken samimi parti taraftarlarını görüyorum. Bunun yanında ülkenin geleceğine sahiplenme adına hesap yapanlar... Diğer yanda savaştan medet umanlar, buna karşı menfaat için yamananlar… Ayrıca gelecekten ziyade bugünü düşünenler… Doların, altının yükselmesinden sinsi hesap yapanlar… Karma karışık bir tablo ve biz bu tablonun içindeyiz… Yine de umutsuz değiliz. Her halükarda yeni bir Türkiye…
Daha önceleri cehapenin gösterdiği adayı, mehapeye kaptırdı ya da bizim işimize gelmez deyip çizdi. İttifak yapanların birbirinden bu kadar çabuk uzaklaşması yeni düşünceler kemiriyor insan beynini, yarın ne olacak diye!
Aceleye gelen, kiminin panik seçim, kiminin baskın seçim dediği bu seçim aslında darboğazdan kurtulmak değil, muhalefetin şaşkınlığından yararlanarak iktidarı garanti etme baskısıdır. 'Bu seçim kararını 2023 hedeflerine emin adımlarla yürümesini kolaylaştıracak' diyenlerin de kendi açılarından savunacak tezleridir. 'Cumhur ittifakı anayasa'nın en temel hükümlerinden biri olan, ona ruhunu veren 'eşitlik ilkesine ters düşüyor - Sedat Ergin'in bu sözü bakalım maya tutacak mı?
Daha muhalefet şaşkınlığı yaşarken bir yanda aday belli iken, diğer aday arayışı kararsızlık ve seçilmesi muamma... Bazı isimlerin hemen kendi kendilerini ortaya koymaları onların kendi iç dünyaları ile alakalı. Hani 'her gönülde bir aslan yatar' derler ya!
Mevcut partiler için bir düşüncemizi açıkladığımız da hemen söylenen söz 'algı operasyonu' bu algı ne meret şeymiş! İyi parti seçime girmeyecek denildi. Demekle sanki bir yerden talimat almışçasına bir göz kırpma ile on beş milletvekili iyi partinin kapısından içeri daldılar. Kimisi demokrasi adına kimisi siyasetin ayibi olarak yorumlamaktadırlar. Önemli etken Kürt oyları… Hedepenin kendi blok oyları dışında Kürt oylarını alıp almaması zaman değerlendirecek. Kim Kürt meselesine sahip çıkarsa Hedepe ona yöneleceği bir gerçek… Yönelmemesinin tek nedeni yine oylarının sayısını tespit etmektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasında destek çıkanlara elbette Kürt oyları gitmeyeceği söylenir. Belki de onların istemeye yüzü tutmaz. Yine de siyasettir, zaman her derdin ilacı…
Muhalefetin birleşmesi tartışılır. Bazı partiler kendilerine göre yeniden ses getirme gayesinde 'atı alan Üsküdar'ı geçti' sözünü iyi okumalıdırlar. Çünkü bu kez hava hem pusulu hem kurt pusulu günü beklemektedir.
Belki hepinizin bildiği şeyler ama yine de paylaşayım dedim…