Gittikçe artan insan yalnızlığında kalabalıklar, kimsesizliğini can-hıraş hale getirir.
Şehirlerde istiflenen kalabalıklar, günü birlik yaşamı sürdürebilme telaşında ruhun med-cezîr hali içinde gel-gitler yaşarken, savrulmalar kaçınılmaz olur, toplum nezdinde ayrılıklar artar, dengeler bozulur.
Köylerden, ilçelerden zorunlu ya da iş bulma arayışı endeksli gelenlerin şehrin yapısında oluşturduğu dengeleri sarsıcı nüfus yoğunlaşması öncelikle şehrin nazım planını tanınmayacak hale getirir, mevcut alt ve üst yapı ihtiyaçlara cevap vermez, gecekondulaşmayı artırır, istihdam ihtiyaçları karşılamadığı için ekonomik çıkmazlar ahlakî değerleri erozyona uğratır, ortaya çıkan korozyonlar değişemez denilen değerleri, pasın demiri bitirmesi gibi olumsuzlukların ortaya çıkmasını sağlar.
Son kırk yılda görünen tabloda çizilen manzaradaki olumsuzluklar, kültürel bunalımlara zemin oluşturur, gerekli donanıma sahip olmayan vatandaşın politik manada kaygan zeminde taraf seçmesi, kitlelerin istismarına yol açmıştır.
Demokratik bir hak olan seçme ve seçilme hakkı, bazen meclisteki dengeleri sarsacak şekilde aritmetik değişimlere yol açmış, mevcut statükoda partilerin vaatleriyle şehirde yoğunlaşan ve meselelerine hal yolunu arayanlar, geldikleri ortamın değerleriyle karşılaştıkları yeni hayatın özellikleri arasında bocalamış, ıdeolojik kamplaşmaların ortasında kendisini bulmuştur.
Ekonomik manada işsizliğe çare bulunmadıkça, üretimin düşmesi fiyat dengelerini değiştirmiş, artan pahalılık ve enflasyon, bu kaosu derinleştirmiştir.
Şehirde oluşan bu kamplaşmalar, ilçe ayrımından köylerin ayrımına, sanayileşmiş şehirlerde şehircilik kavgasına da varmıştır.
İdeolojik çıkmazlarda güç ve denge arayışı, dıştan müdahalelerle ülkeyi her on yılda bir, balans ayarlarıyla demokratik hak ve hürriyeti sınırlandırmış, olağanüstü yönetimlerle sıkıyönetimi hayata kazandırmıştır.
Her seferinde kapatılan partiler, başka isimlerle açılmıştır.
CHP'nin ilk döneminde açılan deneme amaçlı çok partili hayat, CHP içinden çıkan DP'ye on sene tahammül etmiş, Kuzey Atlantik Paktı ilkelerinden sapma gösteren DP'yi Rusya yakınlaşmasıyla bitirmiştir.
AP ile devam eden, şehirden çok köylüyü bir araya getiren anlayış, CHP'yi şehirli konuma getirmişken milliyetçi anlayışla şekillenen siyasî oluşumlar, 14'lerle yeni arayışa girmiştir. 1960'ı 1971 ve 1980 izlemişse de sonrasında ekonomik kuşatmalar, artan ideolojik ayrışmalar, siyaset arenasında post-modern darbeleri ortaya çıkarmıştır. 1000 Yıl devam edeceği söylenen 28 Şubat, miadını doğduktan sonra tamamlamıştır. Bazen sağ siyaset bazen sol siyaset incitilmişse de 70 Yıllık sağ ideoloji siyasetinde ve yönetiminde her kalkışmada ve ihtilalde İslamî duyarlılık gösteren MNP- MSP-RP- FP- SP çevresi, olumsuzlukların adresi bilinmiştir.
Batı Çalışma Grubu, özellikle bunun için kurulmuş intibaını vermiştir.
İslamî Siyasete vurulan darbeler, birçok parti kapatmasıyla son bulmuşsa da bu MSP ile başlayan partileşme aşağıdaki partilerin de doğuşunu bölünmelerle hızlandırmıştır: ANAP, AK PARTİ, HAS PARTİ, YENIDEN REFAH PARTİSİ
CHP, DP Sonrası 1967'de Cumhuriyetçi Güven Partisi'nin oluşumuyla karşı karşıyadır. 1980 Sonrası Halkçı Parti, SODEP, SHP olarak farklılık göstermişse de en son 'CHP' adıyla ortadadır.Demokratik Sol Parti, Ecevit'in İnönü'yü saf dışı ettikten sonra partisinden kopuşunun adresidir.
CHP, içinden çıkan DP, kapatılmasıyla AP ve DYP olarak devam etmişse de ömrünü tamamlamıştır. Son dönemde daha çok bir kesimce DP, tekrar siyaset arenasına çıkmıştır.
Millet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi sonrası Milliyetçi Hareket Partisi'ne dönüştürülmüş, MÇP ile devam etmiş, MHP İle biçimlenmişse de BBP, İYİ Parti, ZAFER Partisi gibi oluşumların içinden çıkmasına engel olamamıştır.
Elbette diğer parti oluşumları da aynı sancılı dönemleri geçirmiştir. HDP, bunun bir örneğidir: DEP, ÖZDEP, HADEP,..
Millî Mücadele Grubu'nun IDP'den Millet Partisi'ne dönüşümü de zikredilebilir.
Diğer partiler daha çok Sosyalist oluşumlar ile ortaya çıkmış ve uzun süreli olmamıştır.
Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Mihri Belli, Hikmet Kıvılcımlı olmak üzere bir çok sol kökenli oluşumlar, farklı isimlerle ortaya çıkarken Türkiye İşçi Partisi ile meclise girmiştir.
Kendisini Rusya Modelinden çok Çin Modeli anlayışı ile biçimlendiren Aydınlık Grubu 'İşçi Partisi' sonrası 'Vatan Partisi' adını almıştır.
Siyaset tarihimizde partiler, daha çok kurucuları ile var olmuştur.
Kurucuların ölümüyle partiler de kapanmıştır. Özal ve Demirel bunun belirgin sembolüdür. Yalnız, bu fikir partilerinde tam tersidir, Erbakan ile Türkeş gibi.
Şehir Medeniyet İnsan Üçgeni'nde şehirli mevcut statükonun korunmasından yana tavır takınmış, köylüyü dışlamıştır.
Sadece şehirlerde tutunmayı esas alan CHP, uzun yıllar Doğu Anadolu'da partileşememiştir.
Bu boşluğu Ezan ve İnanç Hürriyeti ile dolduran DP, on yıl içinde tasfiye ile karşılaşmıştır.
Son yüz yıllık dönemde siyasette kazanmak isteyen, daima köylü üzerinden siyaseti icra etme ya da dinî motifleri gündeme almayı esas tutmuştur.
Şehirde medeniyet ve kültür alanında bir kaygı taşımayanlar, mimarî ve tarihî eserler için de duyarlı davranmaktan uzak bir görünüş içindedir, adeta.
Kültürün ve Turizmin yanyana gelmekten uzak, asla birbirini tamamlamadığı ortada iken, aynı bakanlıkta birleştirilmiştir.
Biraz savruk bir yazı olsa da meram anlaşılmıştır, kanaatimizce. Bu husus, aslında bir kitap konusudur, ciltlerce sürecek. Sadece Şehir Medeniyet İnsan Üçgeni'nde yaşamın siyaset ile devamlılığında kimi farklılıkları hatırlatmak istedik, kimi anlatımlar eksik kalmışsa da. Çünkü bizde siyaset, kendimize özgüdür. Bir başka ülkeye benzemez.