2006 yılında Ağrıya gittim bu gidişin sebebi. Doğu Beyazıt'ta ilçemizde yapılan adliye binasının açılışı olacaktı. O dönemin Yargıtay Başkanı Sayın Osman Aslan benimde gelmemi istemişti. Sayın Osman Aslanla 1970li yıllarında Urfa adliyesinde birlikte görev yapmıştım.
O zaman Ağrı Milletvekili olan Sayın Halil Öz yolcuda ayrıca gelmemi istemişti
Ağrıya gittiğimde, o zaman Ağrı valisi Sayın Osman Aslan'ın damadı olan Halil İbrahim Akpınar'dı.
Valilikte Sayın Osman Aslan, sayın vali ve Halil Özyolcu ile bir araya geldik. Biraz sohbet ettik. Akşam yemeğin de bir yerde buluşacaktık. Bu aradaki zamanı değerlendirmem gerekiyordu. Daha evvel taştığım ehli hizmet, eğitimci yazar Maşallah Afşin beyefendiyle de bir araya gelerek hasret giderdik.
Akşam yemeğinde tarif edilen mekana gittim. Misafirler bir masanın etrafında toplanmıştı. Sayın Osman Aslan beni görünce hemen ayağa kalktı ve Abdulkadir beni yazı İşlerim müdürümdü diyerek iltifatta bulundu, yer gösterdi. Masa da o zamanın Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek de hazır bunuyordu.
Yemekten sonra sohbet başladı. Bir ara ben Sayın Cemil Çiçek ve Osman Aslan'a hitaben Sayın Başkanım siz Urfa'yı bilirsiniz, yeni yapılacak adliye binası Urfa'nın tabiriyle Bamya suyu mevkiinde yapılacakmış. Bu bölgede dere akıyor, Böyle bir yer de Adliye binasının yapılması sakıncalı değil mi? diye sordum..
Sayın Osman Aslan bu söylediklerimi dikkatlice dinledi ve bir görevliye (Herhalde bir genel Müdür olsa gerek) hitap ederek, Abdulkadir beyin dediklerini duydun siz bu konuda ne diyeceksiniz diye sorunca o görevli 'efendim Abdulkadir bey doğru söylüyor, endişelerinde haklı olabilir, ancak bu proje bizden daha evvel tasdik edilmiş, yapacağımız bir şey yok' diye cevap verdi.
Doğu Beyazıt adliyesinin açılışından sonra hep birlikte Büyük İslam alimi Ahmede Xani'nin mezarını ziyaret ettik ve harika bir mimari sanatıyla günümüze kadar uzanan İshakpaşa Sarayını da gezdik.
Urfa adliyesi bundan belki on beş yıl evvel Bamya suyunda yapıldı. Yapıldığı günden, günümüze kadar bu binanın altından sürekli olarak su kaynıyor, zaman zaman vidanjörlerle su çekiliyor. Yukarda arz ettim ya Bamya suyu mahallesinde bu bina yapılmıştı. Böyle bir sonucu görmek için mühendis olmaya gerek yoktu. Maalesef bu Binanın yeri yanlış seçilmişti. Aynı zamanda birinci sınıf arazileri de heba ederek bu arazilerin üzerinde mahalleler yapmaya devam ettik.
Felaket bunun la da kalmadı, bu binanın yetersizliğinden adliye beşe bölündü ve merkez binanın dışında dört yerde ek binalar hizmete girdi.
Bir projeyi yüz veya en az elli yıl hesap edemezseniz devlet ve halk ekonomik olarak zarar görür, hem de vatandaşa gerekli olan hizmeti sağlıklı veremezsiniz.
Yıkılan Kızılay binasının yerinde iki katlı taştan yapılmış adliye binamız vardı. 1966 yılında ilk olarak orada göreve başlamıştım. Cezaevi de hemen adliyenin bitişiğinde yapılmıştı Cezaevinden mahkum veya sanıkları adliyeye açılan bir kapıdan mahkemeye getiriyorlardı.
O adliye binası ile birlikte cezaevini de yıktılar, sonra da 1972 yılında hizmete giren bir adliye binasını yaptılar, orayı da yıktılar. Cezaevini Eyyubiye mahallesinde yaptıktan sonra o da yetmedi, şimdi ise Urfa'dan 35 Km. uzaklıktaki Hilvan ilçemize yakın yeni bir cezaevini daha yapıldı.
Bence bu yapılanları fazla anlatmaya gerek yok. Her şey son derece açık. Ecdadımız ne kadar harika projeler yapmış. Bizde almışız kazmayı elimize durmadan yapmaya ve yıkmaya devam ediyoruz.
Bununla da iftihar ediyoruz. Bu kazma hiç mi hiç elimizden düşmüyor bu gidişle de asla hiç düşmeyecek. Hem bir anıyı hem de bir gerçeği dile getirmek istedim.
Haydi, kalın sağlıcakla.