Yer bal, gök şal, Urfa'm rengarenk. 1946 yılında Şanlıurfa Camikebir Mahallesi Timur Tetırbesinde kunduracı Bekir Usta'nın ilk oğlu Nihat Kürkçüoğlu dünyaya geldi.
Nihat bu evde güzel bir yaşam sürerken Su Meydanı'ndaki evine taşındı, ortaokul sıralarında yeteneklerini resim öğretmeni fark etti. Kürkçüoğlu Ortaçağ'dan günümüze dek izlerini devam ettiren fresk tekniği ile yapılan duvar boyamaları tavan boyamaları devamı olan sanatı hacı olan vatandaşların kapılarıyla sürdürdü.
Birkaç çağdaşıyla; Mahmut Sabuncu, Ali Korkmaz, Abdurrahman Polat, Abdurrahman Birden gibi kişilerle Urfa sokaklarında Urfa'dan Hac vazifesini yerine getiren ve hacdan dönmeden önce hacı ziyaretçilerin hazırlık yapan evlerin dış kapı cephesine ziyaretçiler rahat evi bilsin ya da o kişinin hacda geldiğine dair bir simgedir. Hacı kapısı boyamaları dış kapının etrafına çekilen beyaz astar üzerinde sarmaşıklar Selvi ağaçları evin tam üst tarafından Kabe ya da balıklı göl cami resimleri aynı kompozisyon içinde sağlı sollu Allah Muhammed, Bismillah kök ya da yağlı boyayla süslenirdi.
Urfa sokaklarındaki Hacı evleri kapısı Nihat Kürkçüoğlu uzun yıllar hem Hacı kapılarını yaptığı hem de okuluna devam etti, okulunda ilgi alanı resim, spor, müzik oldu ve bu derslerde başarılı olurken diğer dersleri çok da umursamadı. Bunun içindir de kendisini tavrıyla her okuduğu sınıfı ikişerli okudum diyor. Kürkçüoğlu liseden sınıfta kalınca otostopla Ankara'ya giden Ankara'dan da İstanbul'a giden ressam Kürkçüoğlu İstanbul'da tanıştığı tabelacıdan dolayı iyi bir meslek edindi, ancak Urfa'ya dönerek yine fark derslerini verip öğretmenlik yaptı.
10 yıl öğretmenlik yaparken okul duvarlarına yaptığı resimlerle dikkatleri üzerine çekti, önce Milli Eğitim Müdürlüğü daha sonraları Urfa valiliğinin dikkatini çekti ve desteklerini aldı. Gençlik yıllarından beri Nihat Kürkçüoğlunu tanırım, birçok çalışmalarda beraber yer aldık ortak sergilerimiz oldu muhabbet ortamımız olduğu yolculuklar oldu hatta Afyonkarahisar'da beraber açtığımız sergi esnasında aynı odayı paylaştık ama uzun vadeli sanat sohbeti yapmadım kendisiyle açıkçası onun hayatının çok da kurcalamadı ta ki GAP Gündemi YouTube kanalında başlatılmış olduğum Urfa'da kültür sanat programı nedeniyle ilk konuğu kendisine yer verip bunun içinde ön hazırlık yapmam amacıyla evini, atölyesini ziyaret ederek saatlerce sohbet etme imkanı bulduk.
Sevgili kızım Dilara ile birlikte Kürkçüoğlu onun evine gittiğimizde öncelikle merdivendeki boşluklarda aslan tablolar sizi karşılar yeşil peyzajlar değişik manzaralar ortasından evinin kapısından içeriye adım atıyorsunuz evine adım atar atmaz da duvardaki koleksiyon resimleri adım adım evin içinde ilerliyorum ve gözümün açtığım her yerde. Kürkçüoğlu'nun tabloları dinlenme odasında, mutfakta, büyük misafir salonunda ve hemen hemen aklınıza gelebilecek her yerde onlarca tablo asılı sarı çerçeveler içerisinde yeşil manzaralar Urfa mimarisi Urfa konulu resimler ve şerbetçi tablosu ile Ayrancı şike, Kahveci Saho evinin içinde sanat yolculuğu yaşarken, ruhumuzda bir güzellik hissederek Urfa'nın gelenek görenekleri tarihi mimarisi sosyolojik hayat giyim kuşam yemek kültürünü gözler önünde sergileniyor adeta.
Atölyesinde ise yüzlerce esere üst üste yığılmış bir taraftan onunla ilgili yazılmış yazılar öte yandan plaketleri hatıraları bir arada atölyeyi abartmaksızın mevcut odalarının tamamı ağza kadar tablolarla doldurulmuş. Büyük küçük farklı tablolar en önemlisi de torununa ait olan üç tablosu dikkatimi çekti Nihat Bey'in torunu onun yolundan ilerlemeyi düşünmüş ancak devam ettirmemiş. 16 Eylül'de GAP Gündemi YouTube kanalında Şanlıurfa'da kültür sanat programımda kendisiyle hayatı ve sanatıyla ilgili keyifli bir sohbet yaptım.
Nihat Kürkçüoğlu geçmişte Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer'e de tabloları verilmiş dönemin başbakanı Bülent Ecevit'e de tablolar vermiştir. Resim heykel müzesinde, koleksiyonlarda eserleri yer almış Anadolu'nun birçok ilinde sergiler açmış ödüller almış Urfa'da yılın sanatçısı olmuş mütevazi, konuşmayan Nihat Kürkçüoğlu bakışlarıyla çok şey anlatıyor. Geçmişten günümüze Urfa'nın sıcağına sarı rengini taşımış tablolarına özellikle rıdvanya bahçesi adlı tabloyu izlediğimde hayran kaldım. Farklı yaşlı amcaların resimlerini çekerek o avluda toplanması hepsinin de Allah'a teslimiyet boynu bükük son yolculuklarına hazırlık manzarası içinde adeta Kur'an okuyanlar zikredenler giyim kuşamıyla camideki atmosferi yaşayanlar hepsi bu tabloda görünüyor.
Kürkçüoğlu ya sordum fotoğrafları çekerek mi yapıyorsunuz, nasıl bu tabloları oluşturdunuz? Klasik ve realist bir yaklaşımla resimler yapan ressamlar Kürkçüoğlu ilginçtir hiç resim eğitimi de almamıştır herhangi bir hocadan veya üniversitelerden. Çağdaş'larından etkilenmiş onların fikirlerinden yola çıkmış rahmetli ressam Burhan Vural'ın üzerinde büyük emekleri olduğunu söylüyor ve tabela sanatından sokak boyamalarından büyük tuvallere taşınmış. Kendisine sordum neden Hacı kapılardan oluşan tuvallere taşınmış bir serginiz Yok ya da böyle bir diziniz yok diye.
Çok güzel bir fikir dedi aslında olabilirdi ama Nihat Kürkçüoğlu Şanlıurfa'mızdan geleneksel okulu okumayan kendini yetiştiren Urfalılara ait bir müzenin olmasını çok istiyor en büyük hayali Urfa'da ressamlara ait bir müzenin olması ben de ilave ediyorum müzeyle beraber sanat meydanı ve sanat pasajı ya da hanı olarak bütün Urfalı ressamlar el sanatı sanatçılar bir yerde toplanmalı bunlara imkanlar verilmeli hepsinin elinden tutulmalı Urfa'nın dünyaya tanıtılmasından medeniyetimizin ve kültürümüzün zenginliğine gelecek kuşaklara aktarmaktan sizin gibi ve bütün sanatçılarımızın önemli ve özel bir yeri vardır diyorum.
Evet diyor aynı fikirdeyiz diyor programı muhabbet tadından güzel bir şekilde noktaladık onunla program sonrasında GAP gündemi imtiyaz sahibi Veysel Polat'la sanat sohbetini odasına devam ettik Nihat Kürkçüoğlu ve Mahmut Karakaş ile çay eşliğinden bir saatte orada muhabbet devam etti ondan sonra yapılacaklar yapılması gerekenleri tek tek konuştuk planladık o anda başka bir programda başka bir sanatçıyla ve yeteneklerle görüşmek dileğiyle..
Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.