17 Kasım 2014 tarihinde " Mevsimlik Tarım İşçileri ve Ailelerinin Sağlığını Geliştirme Programı" Medya tanıtım toplantısına diğer basın mensupları arkadaşlarımıza katıldık. Harran Üniversitesi Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yaklaşık 3 yıl önce uygulamaya konulan ve ulusal bir proje olma yolunda hızla ilerleyen program hakkında Merkez Müdürü ve H.Ü. Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zeynep Şimşek ve program yürütücülerinin sunumlarını dinledik.
Program kapsamında mevsimlik tarım işçilerinin sağlığı ile ilgili atılan adımlar ciddi ve önemli olmasına karşın iki mevsimlik tarım işçisinin dile getirdikleri sorunlar aslında mevsimlik tarım işçilerinin problemlerinin ne kadar büyük ve dramatik olduğunu gözler önüne serdi.
İki tarım işçisinin dile getirdiği sıkıntılar hayli fazla idi. Karınlarını doyurmak için başka şehre gidecekleri zaman ekonomik olsun diye minibüslere haddinden fazla bindirilen işçiler trafik polisleri yakalamasın diye nasıl gece yolculuk yaptıklarını, gittikleri yerlerde karşılaştıkları barınma, su, tuvalet gibi problemleri bizlere anlattılar.
Halil Bilbay adlı tarım işçisinin yaşadıkları problemleri anlatırken özellikle iş bulmak için göç ettikleri için gittikleri yerde oy kullanamadıklarını dile getirerek; biz vatandaş değimliyiz? Mevsimlik tarım işçisiyiz diye oy kullanamıyoruz. Tarla sahibi çiftçiye pamuk, mısır, alet destek hibesi veren devlet neden bize sigorta fonu oluşturmuyor. Ben 50 yaşından sonra çalışamayacağı bana kim bakacak? Demesi ise vatandaşlık bilinci açısından takdire değerdi.
" Mevsimlik Tarım İşçileri ve Ailelerinin Sağlığını Geliştirme Programı" diye diğer konuşturulmayan ve araya girip dertlerini anlattığı için bir anda "provokatör" damgası vurmaya hazır gözlerin yöneldiği konuşmacı ise eşinin karnında ölü bebeği ile 1.5 ay boyunca nasıl çalıştığını en yakın sağlık kuruluşunun 65 km ötede olduğunu, devletin sosyal devlet olmasının gereğini yapmadığını bizzat yetkililerin yüzüne söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde mevsimlik tarım işçilerinin eğitim, barıma ve sağlık koşulları ile ilgili yayınlanmış bir Başbakanlık genelgesi var. Bu genelge çerçevesinde Valilikler, kaymakamlıklar ve Halk Sağlığı Müdürlükleri tarafından atılmış adımlar var. Geçmişe göre şartlarında iyileşmeler olsa da mevsimlik tarım işçilerinin problemleri hala dağ gibi.
Bu insanlar iş için başka şehirlere gittikleri zaman hala eğitim gören çocukları onlarla beraber gidince eğitimleri yarıda kalıyor. Gittikleri yerlerde tarla başlarında, su kenarlarında, çöplük kenarlarında sağlıksız koşullarda 3-5 m2 lik çadırlarda yaşamak zorunda kalıyorlar. Dönem dönem hak ettikleri ücretlerini alamıyorlar, bazı yerlerde ayrımcılığa uğruyorlar. Suriyeli muhacirlerin gelmesi ve yaşama tutunmak için ucuza çalışmaları , tarımda makineleşmenin artması sonucu insan gücüne olan ihtiyacın azalması bu emekçilerin en büyük problemleri.
Toplantıda Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, GAP İdaresi gibi kurum temsilcilerinin olmamasını büyük bir eksiklik olarak gördüğümü ifade ederken GAP Projesi ile tarımın başkenti olan Urfa'nın 350 Bin mevsimlik tarım işçisi sayısı ile Türkiye'nin en çok mevsimlik tarım işçisine ev sahiplik yaptığı ironisine de değinmeden geçemeyeceğim.
5 Yıldızlı otellerde seminer düzenleyen yetkililerin, bu insanların sırtından gelecek devşiren STK temsilcilerinin ve atınca mangalda kül bırakmayan siyasilerin bu insanların halini görmesi, çare üretmesi, kendisine gazeteci diyen vekil, müdür dalkavuklarının da medya organlarında bu insanların problemlerine daha çok yer vermesi lazım.