Ülkemizde aşırı fiyat artışlarına karşı gereken tepki başarılı değil, tüketiciler yasal yollardan tepki göstermek ve ürünleri/hizmetleri gecikmeli olarak satın almak yerine, aşırı yüklenmiş ürün fiyatlarını kabullenmekle kalmayıp, stoklamaya giderek daha fazla fiyat artışlarına sebep olmaktadır.
Bu gün küresel bir ekonomik ahlak krizi ile karşı karşıya kalmış durumdayız.
Aç gözlülük, kötü rekabet, aşırı kar isteği, hırs, ölçüsüz fiyat artışları toplumun vicdanında yeri olmadığı gibi dinlerin kurallarında da yeri olmaz.
Ölçüsüz fiyat artışları toplumsal bir suç olarak değerlendirilmelidir.
Bu noktadan hareketle bu ülkede yaşayan her birey toplumun vicdanını rahatsız eden fiyat artışlarına sebep olan üretici ve satıcılara karşı "satın almamak hakkını kullanarak" tepki göstermelidir.
Ayrıca, kamu kurumları 2023 yılı başında acil olarak tavan fiyatlara müdahale etmelidir.
2023 yılında fiyat artışlarına karşı tüketicilerin sessiz kalması ayrıca kamu kurumların esnek davranması fiyatları serbest piyasa koşullarına bırakmaları, 2022 yılında yaşanan ekonomik sorunlara ek olarak yeni ekonomik ve sosyal sorunlar getirebilir.
2023 yılında bu ölçüde devam edecek bir fahiş fiyat artışı karşısında aile kavramı zarar görebilir. Kira fatura mutfak giderleri karşısında çaresiz bırakılacak ailelerde refah düzeyi bozulabilir. Sosyal yaralar açılabilir.
Enflasyon ve işsizlikle mücadelede kamu kurumları tek başına sorumlu tutulmamalıdır.
Tüketicilerin de kendi olanakları dahilinde aşırı fiyat artışlarına karşı duyarlı olmaları gerekiyor.
Gelişmiş ülkelerde aşırı fiyat artışlarına karşı tüketicilerin tepkisi hem yasal yollardan hem de ürün ve hizmeti gecikmeli satın almak veya almamak şeklinde olmaktadır.
Ülkemizde aynı şekilde olması gereken tepki başarılı değil, tüketiciler yasal yollardan tepki göstermek ve ürünleri/hizmetleri gecikmeli olarak satın almak yerine, aşırı yüklenmiş ürün fiyatlarını kabullenmekle kalmayıp stoklamaya giderek daha fazla fiyat artışlarına sebep olmaktadır.
Salgın sürecinde toplum olarak serbest piyasa koşullarında oluşan fiyatları kabul etmekle üretici ve satıcıların kendilerine özgü bir tekel piyasa oluşturmalarının kapısını açtık.
Doğru mu yaptık, yanlış mı yaptık?
Bu teslimiyet tartışılır mı yoksa ilk aşırı fiyat artışında piyasada etkisiz kalan rekabeti harekete geçirmek mi gerekiyordu?
Tüketicilerin tek başına aşırı fiyat artışlarına karşı direnmesi fiyatları düşürebilir mi?
2021 yılında bunu yapmadık, 2022 yılında denemedik, 2023 yılı ilk günlerinde yine aşırı fiyat artışları olacaktır.
Serbest piyasa ekonomisinde fiyatları piyasa mekanizması belirleyecek, tüketiciler olarak serbest piyasada fiyatların oluşumuna yani fiyatların artışına başta perakendeciler daha sonra toptancılar, sonrasında ilk adım üreticiler, hizmet üretenler artış yönünden müdahale edeceklerdir.
Bu duruma geçmiş yıllarda olduğu gibi kabullenici bir yaklaşımla değil, yasal olarak hak arayarak ayrıca satın almada gecikmeli yaklaşarak aşırı fiyat artışına engel olmak bir vatandaşlık görevidir.
Vatandaşlar tüketimden gelen gücünü kullanmalıdır.
Tüketicilerin fiyat artışlarından kaynaklanan haksız kazançlara karşı şikâyetlerinin hızla çözülmesi için yerel kamu kurumları harekete geçmelidir.
Serbest piyasa ekonomisi tüketici yararına ayrıca toplum yararına denetlenmeye kapalı bir piyasa değildir.