Kültürün ne manaya geldiği ve hangi anlamlarda kullanıldığı sorulsa, verilecek cevaplar değerlendirilse saç- baş yolunacak durumlarla karşılaşılmasa, " Herkes yağmur suyu içmiş ve mesele yok." demektir.
****
Verilen cevaplarda sağlıkçının boğaz kültüründen, ziraatla ilgilenenin mantar kültüründen bahsedebilirdik ihtimali ağır basarsa mesele kalmamıştır.
Lokantacı kebap kültüründen, fırıncı ekmek kültüründen bahsederse taşlar yerli yerinde oturmuştur, özetle.
Kültürün yabancı dilden gelmiş olması bilinmezse de karşılığının ne olduğunu kestirmek zor değildir: Futbol Kültürü-müz, Mutfak Kültürü-müz, Kahve Kültürü-müz, Siyaset Kültürü-müz,..
****
Ondandır ki kültür meselelerimiz turizmin kuyruğuna takılmış, adam muamelesi görmekten uzak, birkaç arkeolojik kazı ve birkaç köprü hamamla tarihî yapının restorasyonundan öte faaliyet alanı bulmuş değil.
" Kültürlü " denirken okumuş, bilgili, olgun, ağırbaşlı manası akla gelirken, şimdi her şeyden anlayan ya da her şeyi bildiğini ifade eden kimseler türedi, elindeki metanın alım gücü yüksek olanlar arasında.
Şarkıcı da türkücü de tiyatrocu da sinemacı da kültürlü hem de aydın kategorisinde yer almaktadır.
Biz, ne aydın ne münevver ifadesinden yanayız, entelektüeller ortada cirit atarken.
Her şeyi bildiğini ifade etmekle kalmayıp, amuda kalkmayı spordan anladığını ispat için hazır olanlardan ders alınmadığı bir zaman içindeyiz.
****
Hayatın manasını anlamaktan uzak, idrakten yoksun, anlayıştan dur olan için kültür, süte çalınan maya olmasın?
- Yoğurt Kültürü
Bakarsınız peynir için " Peynir kültürü " de gündeme gelir.
Ne derseniz beyhude uğraş!..
****
Medeniyetin mührü olan değerler, bir bir erozyona uğruyor...
Bunun sancısını duymaktayız, ruhumuzun derinliklerinden.
****
Ne yapmalı?
Şu son elli yıl, medeniyetin değerleri erozyona uğratılırken, her şey dünyada ekonomik zenginliğe yöneltiliyor, insanlık tüketim çılgınlığına teşvik ediliyor.
Bize ait değerlerden iz ve işaret, emareler bir bir yok olurken, varlığımız nerede?
Medeniyet değerleri mi?
Turizme sadece garnitür hükmünde...
Gel de gençlere medeniyetin değerlerini anlatınız!..
Giyimi ve kuşamı farklı, dilini konuşamayan, okumayan, tarihini bilmeyen, hangi inanca mensup ise ruhunda eser taşımayan bir kuşak yetişiyor, son otuz yılda.
Mesele bu, özetle...
Eleştirirsiniz, biliyoruz.
Yıllara göre kuşaklar tanımlanıyor.
Şimdi de özenle itina ile hesaplı ve plânlı ortaya çıkartılan gibi bir kuşak: Z Kuşağı.
****
Daha önce Sokak Çocukları, Köprü altı Çocukları denirdi, şehirlerde yokluk ve yoksunluk içinde, hayattan kopartılanlara.
Şimdi bu acıyı varlık, teknolojik yenilgiye esir düşmüş, kendisinin olamayan bir kuşak için ruhumuzda duyuyoruz.
Biz, ana- baba suçluyuz!..
Anlatabiliyor ve anlaşılıyor muyuz?
Biliyoruz, kültür- süz savunma adı altında bizi eleştirenler çıkacak.
Esasında bu eleştirilerde bulunanlar, batıya ve global dünya anlayışına teslim bayrağı çekmiş olanların tarafıdır.
ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ, bu anlayışa kendi topraklarını, coğrafyasını kendi medeniyet değerleriyle ön plâna çıkarmanın karşı duruşudur.
Bunu anlatabiliyor muyuz?
****
Bu itirafları muhakkak bilirsiniz:
- Ben kitap okurken başım ağrıyor!..
- Beni uyku basıyor, Allah şahidimdir.
- Doğrusunu söyleyeyim, yirmi yıldır herhangi bir kitabın kapağını dahi açmadım.
****
Siz, kültür-süz savunmaya geçerseniz...
Üzerinizde adamların ürettiği tişörtler olur, kendi dilleriyle yazılı.
Üstünüzde gömlekleri yer alır, kendi markalarıyla.
Onların diktiği ve aldığınız pantolonlar olur, isimleri farklı.
Ayağınıza ancak ayakkabıları yakışır.
Ayakkabı kiminse ayaklar ona esir olur.
Elbiseleri kim üretmişse, giyen üretenlerdendir.
Masanızda yabancı isimlerle adlandırılan yemeklerin sosu onlardan, malzemesi sizden de olsa, onların adabına göre yemeği yemek zorundasınız.
Hatta Ramazan Ayı'nda yemek tariflerinde ne varsa misafirlerinize aynen o tarife göre yapmak zorundasınız.
Kime ait yemeği yerseniz, ona teşekkür borçlusunuz.
İçeceğinize bile karışanlar, başarıya ulaşmıştır.
Onlar, ürettiği içeceği içmezken siz alışırsınız.
Hastalanırsınız, içecekleri ve gıda ürünleri ile.
Onlar, ürettiği ilaçlarla sizi iyileştirmeyecek, hastalığınızı ortadan kaldırmayacak, yaşayacak şekilde ayakta tutmayı ilaçlarıyla sağlayacak.
Sağlıklı iken içeceği ve gıda ürünleri paraya tahvil edilecek, hastalandığınızda ilaçlarını paranızla alırken, minnet duyguları içinde olacaksınız.
Bunun bilimde bir ilerleme olduğuna inanacak, kıblenizi değiştireceksiniz.
İnsanlığı ortadan kaldıran toplu kıyımların teknolojik versiyonları olan uçakları, füzeleri, bombaları görmezden gelip, onları üretip dünyayı kan gölüne çevirenleri medeniyet ve çağdaş ilerleme sanacaksınız.
****
Kızılderililer, Zenciler size bir şey hatırlatmıyor mu?
****
Sahi siz, hangi medeniyetin çocuğu ve mensubusunuz?
Tüm mesele bu, aslında.