Doğanın nasıl güneşe, havaya, suya, ihtiyacı varsa, şehirler de yaşayan insanlarında güneşe, havaya, suya olduğu kadar en az onlar kadar canın yongası kadar önemli elektriğe ihtiyaçları vardır. Düzen böyle kurulmuş, sistem böyle devam etmekte...
Elbette elektrikler kesilince yaşadığımız çok şeyi kaybeder, yazacağımız çok şey olur. Ya unuttuklarımız cabası... Ama yazdığımız yazılar kaç kişiye ulaşıyor. Kaç kişi yazılanları okuyor. Dahası okuma alışkanlığının neresindeyiz. Bu da ayrı bir konu. Onun için diyorum olanak sağlansa şu kaçak elektriği kullananların, kaçak kullanmayan vatandaşın cebinden nasıl alındığını bir anlatabilsek. Bizi bir dinleyebilseler samimi ve dürüstçe.
Bana göre eğitimde olduğu gibi bu kuruma da sahip çıkmak ve verilen elektrik paralarının yarısının bizim cebimizden usulsüz çıktığını anlatmak gerek ki kaçak kullanılanları uyarma ve bilgilendirme olsun ki sıradan vatandaşlar fazlasıyla elektrik bedeli ödemesinler. Bir zamanlar televizyonlarda enerji tasarrufu ile ilgili reklamlar, uyarılar vardı. Şimdi yok artık yok. Aslında o tür yayınların şimdi tam zamanı, tasarruf dönemi , kayıp ve kaçaklara sahip çıkma dönemi… Çünkü sahip çıktığımız her kaçak bize hem elektrik hem indirim olarak geri gelecektir.
Geleceğimizin sahibi çocuklarımız. Gerekirse bildirilerle, el ilanlarıyla ulaşabileceğimiz herkese ulaşalım. O yetmez biliyorum. Okullardan başlamak lazım. Çünkü çocuklar kimin evinde veya kendi evinde kaçak elektrik kullanılıp kullanılmadığını çok iyi bilirler. 'hani derler ya çocuktan al haberi '. O kadar trafo dağıtılıyor , kablo çekiliyor her eve kadar, bir bildiri mi gitmez.?
Kaçak elektriğin polis, jandarma gücüyle önlenemeyeceğini de kabul edilmelidir. Üstelik baskının insanların daha başka yollara itmesine neden olur. Çeşitli konularda olduğu gibi elektrik konusunda da kendi aramızda bir ittifak yok, devlete sahip çıkma düşüncesini de yavaş yavaş kaybediyoruz. Artık eğitimsiz hiçbir şeyin yürümeyeceğini de kabul etmeliyiz.
Sağlık, trafik, konusunda olduğu gibi kaçak elektrik kullanma konusunda da bir eğitim seferberliği düzenlenmelidir. O zaman polis ve jandarma kuvvetlerine gerek kalmadığını onların hal edemediği birçok konuyu eğitimle hal edildiğini göreceğiz. Bunun içinde ulusal eğitim kampanyasının başlatanlar ve devam edenler gibi gönüllü, fedakar insanlar gerekli.
Konu elektrik olunca mutlaka herkesin kendine göre anlatacağı bir eyler vardır. Bir zamanlar elektrik belediyeye bağlıydı. Yani belediye elektrik işlerini yürütürdü. BESO (belediye elektrik su otobüs ) işletmesi şeklinde yazılırdı. O zamanlar elektrik direklerini, tellerini belediye çeker bakımını yapardı. Belediyelerin çalışmaları yetersiz gelince TEK ( Türkiye Elektrik Kurumu ) diye bir daire kuruldu. Belediyelerin yükü hafiflediği gibi, yeni kurulan dairenin elektrikle daha çok ilgileneceği ve artık elektrik kesintisi yaşamayacağımız kanısı bizde yaygındı. Tabi ki yanıldık. Bu daire siyasilerin elinde oyuncak oldu.
TEK ten sonra TEDAŞ derken siyasi partide görev alan kişi kendi taraftarlarına trafo aldı, dağ başında bir köye elektrik istedi. Bir başkası geldi başkasına istedi. İhtiyacı olana elbet verilmelidir. Çağımızda artık bu bir ihtiyaçtır. Ancak bunu gerekli ve itinalı kullanmak gerek. İnsanların hizmetine sunulan her şeyin tanıtımı, kullanımı, fayda ve zararları anlatılmadan sunuldu. İnsanların yaşaması için can damarı olan elektrik oy uğruna peşkeş çekildi. Gerekli gereksiz hat çekildi. Elektrik kazaları ile nice insanlar can verdi. Hatır, gönül işi ile olur olmaz işler yapıldı. Kurum yıpratıldı, iş görmez oldu.
Daha sonra bu gün yaşadığımız elektrik kesintilerinin nedeni DEDAŞ olarak özelleştirilmesinden kaynaklandı ve sorunlar gittikçe çoğaldı. Kesintilerle vatandaşa verdiği zararı umursamayan, verdiği cezalarla milletin evine köz düşürenler vicdan muhasebesi yapmak zorundadırlar,
Demek ki bir eksiklik var ve bu eksikliği devletin o kaçak elektrik kullananların durumunu inceleyerek sahip çıkması gerektiğine inanıyorum. Devletin vatandaşları kucaklaması işte burada yatar. Yoksa kaçak elektrik kullananları savunulacak bir yanı yok.
Her şeyden önce bu elektrik kurumunu politikacıların arenası olmaktan kurtarmak lazım. Hatır gönül işi ile eleman atamak değil, kalifiye elemanların çalıştırılmalı... İnsanlar siyasi kimlikleri ile bir yerlere geldi mi işte halimiz böyle olur.
Burada elektrik kurumunda çalışan insanlarında ak pak sütten çıktığını söylemek her halde doğru olmaz. Onlar için söylenen ve yaşanılan bir çok olayı duymuşuz. Elektrik kurumu kendi içinden bir revizyondan geçtikten sonra diğer işlere bakmalıdır. Kesintisiz ışık dolu günlere…