Geçtiğimiz hafta sonu alkol ve uyuşturucu madde konusunda dünyada yapılan çalışmaları bilmek ve öğrenmek adına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Uluslararası Katılımlı Alkol ve Madde Bağımlılığı Kongresi'ne katıldık.
Kongrede 'Liseli Öğrencilerin Akıllı Telefon Bağımlılığı Düzeylerinin Sosyal Kaygı ve Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi' konulu bildiriyi sundum. Kongrede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan Vekili, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı, Çevre Bakanı, Pembe Köşk Ruh Sağlığı Hastanesi Başhekimi ve Kongre Organizatörü Prof.Dr. Mehmet ÇAKMAK, Bağımlılık Psikyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Nesrin DİLBAZ, Prof. Dr. Kültegin ÖGEL, Yeşilay eğitimcileri ve yüzlerce bilim insanı ile bir araya gelip dünyayı saran hızla yayılan bağımlılık konusunu konuşma imkanı bulabildik.
Ayrıca Kıbrıs'ta gözüme ilk çarpan her ortamda alkolün su gibi tüketilmesi ve kumarhanelerin çok işlek olmasıydı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi Uyuşturucu Komisyonu'nun verdiği bilgiye göre ülkenin uyuşturucu kullanımı son yıllarda iki kat artmış. Alkolün ve özel hayatın rahat olduğu, 3 tarafı denizlerle çevrili bu coğrafya yeşil ve temiz yönü ile dikkatimizi çekti.
Öte yandan Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs arasındaki problemler sürekli konuşulan ikili konular arasındaydı. Ayrıca Kıbrıs Cumhurbaşkanı'nın Barış Pınarı Operasyonu'ndaki çıkışları da ikili konuşmalarda eleştiri alan konular arasındaydı. Kongre sürecinde 36 panel, 80 bildiri,5 kurs düzenlendi.
Elimizden geldiği kadar bunlara katılmaya özen gösterdik. Fırsat buldukça da Girne ve Lefkoşa illerini de gezme imkanı elde ettik. Özellikle Lefkoşa'da Doktor Nihat İlhan'ın evi olan Barbarlık Müzesi'ni gezerken katledilen çocukların kanlı elbiseleri karşısında tüylerimiz diken diken oldu. Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs arasındaki sınır hattı, Kumarcılar Hanı, 2.Selimiye Camisi, Tarihi çarşılar ve tarihi sivil konutlar dikkatimizi celp etti.1974 yılında Kıbrıs Harekatı'nın sıcaklığını koruduğu bir coğrafyadayız.
Tank Müzesi ve Şehitliğini gezerken adeta o günler gözümüzde canlandı. Bülent Ecevit'in ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın Kıbrıslılar tarafından çok sevildiğini onlara ayrı bir değer verildiğini de gördük. Kıbrıs'ta eğitim düzeyinin yüksek olduğunu üniversitelerin sayısının fazlalığını da yerinde görme imkanımız oldu.Akdeniz ikliminin hakim olduğu her tarafının mis gibi koktuğu bu coğrafyada özellikle Beş Parmak Dağları oldukça dikkat çeken yerler arasındaydı.
III. Makarios'un avukatı olan Pablo Pavlides'in inşa ettiği Mavi Köşk'ü gezerken de Kıbrıs'ta Kıbrıs halkına hainlik besleyenlerin nasıl planlar kurduğunu nasıl çalışmalar yürüttüğünü köşkteki ortamda görmüş olduk. Özellikle III. Makarios'un Girne'de orman içindeki evi bütün Kıbrısı nasıl kontrol altına aldığını gösterir gibiydi.Evet Kıbrıs'ta hafta sonunu dolu dolu geçirdik. Fırsat buldukça çarşı ve tarihi mekanları gezerken bir yandan da kongrede bildirilerin, panellerin son tespitle yaklaşım bulgularına odaklandık.
Aldığımız bilgiler edindiğimiz tecrübeler ile ülkemize, ilimize hizmet etmek için geri döndük.